Altın Üçlü üstlerini değiştirip ortak salonda oturmaya başlayalı yarım saat olmuştu, hiç bitmeyen sohbetleri kendisine nasıl geldi Harry'nin bir fikri yoktu ama sorulan sorulara cevap verdi.
"Harry, iyi misin?" Hermione endişeyle sordu. "İyiyim, Herm. Neden bunu soruyorsun?" "O anlamda sormadım, kendini Draco'ya tekrardan kaptırmış gibi görünüyorsun. Dışarıdan çok belli oluyor. Lütfen dikkat et üzülmeni istemem. Draco'nun bu tavırlarının altında başka bir şey yatıyor olabilir." Harry'nin kafası karışmıştı. Hermione doğru söylüyordu, Draco Malfoy durup dururken size iltifat edip konuşmaya çalışmazdı, üstüne üstlük beş yıllık düşmanıysanız. Harry, Draco'nun bir şeyler karıştırdığını daha önce de düşünmüştü ama sonrasında akışına bırakmaya karar vermişti, ön yargılı da olmamak gerekiyordu.
Ardından Ron da kendi fikrini söyledi ve bu konu üzerine de biraz daha konuştular. Saat 12:00'ı gösterdiğinde hepsi yataklarına dönmek için ayaklandı.
∘∘∘
Nihayetinde cumartesi gelmişti. Harry ruhen o kadar yorgun hissediyordu ki bunu biraz daha uyuyarak geçirebileceğini zannediyordu. Kahvaltıya da inmesi gerekiyordu. Çok karışık düşünceler içindeydi. Güzelim rüyasına Ron'un kendisini dürtmesiyle elveda etti Harry.
Ortak salonda buluştuktan sonra kahvaltıya indi Altın Üçlü. Harry elinde olmadan sürekli Draco'yu kesiyordu, üstelik Draco ona bakmıyordu bile. Kahvaltı böyle sürdü, Harry son lokmasını ağzına atarken Draco'nun ona baktığını fark etti ve boğazını yırtarcasına onu yutmaya çalıştı. Draco bu haline güldü, zavallıya gülermiş gibi güldü. Harry, zümrütlerini grilerden çekemiyorken Ron ve Hermione'nin ayaklandığını gördü ve orta salona gitmek için o da ayağa kalktı.
Tam tablonun arasında duran küçük delikten girerken sordu Harry. "Çocuklar, bugün için bir planınız yok mu?" Ron kısa bir cevap sundu. "Aslında var..." "Ron'a ders çalıştıracağım, Harry" Hermione kızlar yatakhanesine giderken cevapladı ve ekledi "Aslında sana da alıştırırdım ama derslerin Ron'nun derslerinden daha iyi." Harry sırıtırken anladığını belli eder şekilde kafasını salladı ve karşısındaki koltuğa yerleşen Ron'a başka bir soru yöneltti. "Ne çalıştıracak?"
"Sence, Harry?" Gülerken ekledi Ron. "Başarılı olduğum herhangi bir ders olmadığına göre ne çalıştırabilir?" Harry de güldü.
Hermione elinde kitaplar, parşömenler ve tüy kalemlerle dönünce Ron ölü taklidi yaptı.
Hermione masaya yerleştikten sonra Ron'a seslendi. "Ron, gözünde büyütme ve yanıma gel."
Daha beş dakika bile olmamıştı ama Hermione bir şeyin eksik olduğunu fark etti. Simya ile ilgiliydi ve önemliydi. "Harry, benim için kütüphaneden bir kitabı alıp gelir misin?"
"Hemen mi?"
"Çok acil değil ama gerekli."
"Birazdan giderim"
"Tamam, teşekkür ederim." Dedikten sonra Ron'a anlattığı şeye kaldığı yerden devam etti.
Oturduğu yerden kalkmaya bile üşenen Harry'e kütüphaneye gitmek ölüm gibi geldi. Okuduğu kitapta kaldığı yeri işaretledikten sonra yanındaki küçük sehpaya bıraktı ve zor da olsa ayağa kalktı.
Haftasonu olduğundan koridorlar pek de kalabalık değildi, Harry rahatça şarkı mırıldanarak kütüphaneye doğru ilerliyordu.
Aradığı kitabı bulduğunda derin bir iç çekti ve elindeki diğer kitapları yerlerine koydu ve kütüphanenin çıkışına ilerlemeye başladı. Daha geçeli üç kitaplık olmuştu ama gördüğü şeyle duraksadı. Draco oturduğu koltukta sırtını kütüphanenin iç kısmına dönmüş -kimseyi görmeyecek şekilde- kitap okuyordu. Harry anlık gelen kararla arkasından ona yavaşça yaklaştı ve ne okuduğunu anlamaya çalıştı. Harry'nin geldiğini kokusundan fark eden Draco mırıldandı. "Sana da selam, Potter." Harry bir anlığına afalladı. Durduğu yerden biraz daha yaklaşarak platin sarısı saçları karıştırdı ve Draco'nun yanına oturdu. Tatlı bir kıkırdama sunarken konuştu Harry. "Selam"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No One Knows|Drarry
FanficHarry Potter'ın 4. sınıfta terk ettiğini zannettiği hisleri geri canlanıyor.