Sevgili günlük,
Yine ben,yani Lara.Her neyse saçmaladım.Sabahın 5'inde günlük yazmak pek hayra alamet değil.(Aslında benim bu saatte uyanmam da pek iyiye işaret değil de neyse)Bugün okulun ilk günü.Ömer ile karşılaşağım.Aslında heyecanlı olmam gereken başka şeyler var ancak Ömer ile pek iyi ayrılmadık.Kalbimi kırdı,ben de kalbini kırdım ve özür diledim(Vİcdanlı olmanın kötü yönleri).Neyse sanırım bu kadar yazacağım.Elim yoruldu ve uykum var.Akşam görüşürüz minik defter.
Şu günlük yazma işi her zaman hoşuma gitmişti.Hiçbir şeyi unutmuyor gibi hissediyordum(İşin gerçeği,aşırı unutkan bir insanım).Bunları düşünürken giyindim ve çantamı hazırladım.Hmm... belki bir atkuyruğu ile hoş durabilirdi giydiklerimle.Ne de olsa 11.sınıfa geçiyordum giydiklerime ve kendime dikkat etmem gerekiyordu.Toka arayamayacak kadar uykulu olduğum için zaten kolay şekil alan saçlarıma sprey sıkıp ellerimle kıvırdım ve taradım.Baktığımda saat 7.30'du.Anneme ve babama haber verme gereği duymadan çıktım.Okula gittiğim çok belliydi ve endişelenmezlerdi(Benim için en son ne zaman endişelendiklerini bilmediğim için pek de umrumda değildi).Bahçedeki salıncağa oturup servisi beklemeye başladım.
Ensemde sıcak bir nefes hissedene kadar Ömer'i ve beni düşünüyordum.Aniden arkama döndüm ve kimse yoktu.Kahkaha attım.Paranoyam yine devreye girmişti.Dün akşam o filmi izlememem gerekiyordu.Korna sesiyle kendime geldim.Koşarak otobüse bindim ve neredeyse herkese selam verdim.Güzel veya popüler değildim ancak utangaçta değildim buna rağmen en arkaya geçip kulaklığımı çıkardım ve müzik dinlemeye başladım.
Nihayet okula vardığımızda otobüsten indim ve biri aniden kolumu çekti.Ömer.Onu ittim.
-''Merhaba Ömer,görüşürüz Ömer.''
Arkamı dönüp yürümeye başladım.Arkamdan gülme sesleri geliyordu.Sinirle,yere bakarak,hızlı adımlarla yürüyordum.Birden sert bir şeye çarptığımı hissettim.Kafamı kaldırıp baktım.Bir çocuğun kaslarına çarpmıştım anlaşılan.Oldukça yakışıklı bir çocuğun.Gözlerine bakıyordum.Sırıttı.Gülüşü o kadar güzeldi ki...Beni birinin çekmesiyle kendime geldim.
-''Kimin hatununa çarptığına dikkat et.'' Ömer'in sesiydi.Ancak hala kendime gelememiştim.
-''Hatun mu?'' Yakışıklı çocuk gözlerime bakarak kahkaha attı.Ömer ona ateş saçan gözlerle bakıyordu.
-''Bence o seni erkek arkadaşı olarak görmüyor.Erkek arkadaşını itmesi biraz tuhaf değil mi?''dedi yakışıklı çocuk.
-''Eğer bir daha-'' çocuk Ömer'in cümlesini kesti ve onu boynundan tutarak çimlere yapıştırdı.
-''Asla ama asla beni tehdit etme anladın mı?'' dedi.Ürküp birkaç adım geri çekildim.Ömer'in burnundan kan geliyordu.Kafasını evet der gibi salladı.Çocuk onu bıraktı ve arabasına binip gitti.Daha önce kimsenin Ömer'e karşı çıktığını görmediğim için şoktaydım ve bu çocuğu da daha önce görsem tanırdım.Bu gerçekten tuhaftı.
Ceren'in seslenişini duysam da haraket edemedim ve çocuğun uzaklaşmasını izledim.Arkamdan gelip omuzlarımı tuttu ve beni kendine çevirdi.Yanaklarımı öptü.Birden Ömer'in yerde yattığını ve burnunun kanadığını gördü.Beni servisin yanına götürüp ;
-''Prenses,iyi misin ?'' dedi.
-''Sanırım iyiyim.'' dedim sırıtarak.
Koluma vurup
-''Seni aptal,beni korkuttun.''dedi ve gülüştük.
Bana sınıfa giderken,yazın neler yaşadığını teker teker anlattı ancak benim aklım o çocuktaydı.O kadar yakışıklıydı ki; dağınık saçları ve gece kadar karanlık o gözleri...Ceren beni dürtüp ''Bak şu da yeni gelen çocuk'' dedi.Baktım.Bu o idi.Dağınık saçları,kusursuz yüz hatları ve gece kadar karanlık o gözleri ile tamamen o idi.Kişiliğine indiğimizde şuan egoistin teki olduğunu düşünüyordum.Yani konuşması öyleydi.Neden bilmiyorum ancak bu egoist çocuğa kızgındım.Gözlerine baktığımda sırıttığı için olabilirdi.Benimle açıkça dalga geçmişti.Ya da tekrar paranoyam benimle oyun oynuyordu.
Düşüncelerimin ortasında zil çaldı ve sıçradım.Çocuk bana bakıp güldü.Ben de Ceren'i kolundan tutarak sınıfa sürükledim.10 dakika boyunca çocuğun bizim sınıfta olup olmadığını öğrenmek için gözümü kapıdan ayırmadım.(Sonuç : Bizim sınıfta değil.)Aslında sevinmem gerekirdi.Rezil olmuştum.Bir çocuğa çarpıp gözlerinde dalmak ne demekti.İş iyice Türk filmine dönmüştü.Güldüm.
Bütün gün çocuğu düşünüp nihayet okuldan çıktım.Servise atlayıp tekrar en arkaya oturdum ve kulaklığımı takıp düşüncelere daldım.Bütün gün düşündüğüm o siyah gözlerde kendimi tekrar ve tekrar kaybettim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♥ Kaçınılmaz ♥
Teen FictionBazı aşklar vardır ; tutkulu,tehlikeli,kendini ateşin içinde gibi hissettiren... Bazı Aşklar vardır ; durgun ama güvenli,su gibi berrak... Bir de bizim aşkımız var ; anlaşılmaz,ne ateşe ne suya benzeyen ve KAÇINILMAZ. -Mert ÖZCAN