Çocukluğumdan beri kesme yapıştırma işlerinden nefret ederdim. Yaklaşık yirmi senede ise bu konuyla ilgili hiçbir şey değişmemişti.
Eğer Venüs olmasaydı büyük ihtimalle tüm gece ağlamış ve teslim edemediğim maket yüzünden daha ilk seneden sınıfta kalmıştım.
Küçük parçalardan bir bütün oluşturmaya, onları kombine etmeye bayılıyordum fakat Venüs olmasaydı bu haftasonu kesinlikle çekilmezdi.
Ortaya çıkan makete beğeniyle bakarak merdivenleri inerken gözlerim uykusuzlukla yanıyordu. Merdivenlerin sonunda bana yaklaşan Mila'yı görmemle kocaman gülümsemiştim.
O sırada omzuma aldığım darbeyle yana doğru sendeleyip dengemi kaybettim. Kucağımda taşıdığım koca maket yüzünden önümü göremediğim için bir sonraki basamağa basmaya çalışırken ayağım boşluğa denk gelmişti.
Kolumu sıkıca kavrayan el olmasaydı ben ve benim güzel maketim şu an çoktan yerle bir olmuş olurduk.
Mila kolumu bırakıp az önce omzuma çarpıp arkasına bile dönmeden merdivenleri hızla çıkmaya devam eden kızın arkasından bağırmaya başladığında onu durdurdum.
"Önemli değil. Önümü görmüyordum."
"Neyi görmüyordun ya resmen bilerek çarptı."
Beraber sınıfıma doğru ilerlerken Mila, kıza daha önce hiç duymadığım şekilde sövüyordu.
Onun aşırı yaratıcı sıfatlandırmalarına gülerken neden bu kadar sinirlendiğini sormuştum.
"Tanımıyor musun sen bu kızı?"
"Yoo nerden tanıyacağım?" sınıfa girdikten sonra maketimi hazırlanan masada diğerlerinin yanına bırakıp Mila'ya döndüm.
"Ee bizimkinin eski kırıklarından bu. Hem de var ya bu ne bela açmıştı Venüs'ün başına. Bizimki zor kurtuldu bun-"
Kaşlarımı çatıp yüzüne baktığımda bir anda susup gözlerini kaçırmıştı. Parmaklarını saçlarından geçirip yalancı bir gülümsemeyle yüzüme bakmaya başladı.
"Ne bela açmış Venüs'ün başına?"
"Ne belası açacak ya. O itin başına birinin bela açmasına gerek mi var. Bela mıknatısı mübar-"
"Mila! " dilini tutamamasının üstünü laf kalabalığı yaparak örtmeye çalışıyordu.
O sırada çalan zille bu sefer gerçekten kocaman gülümsedi. Uzaktan öpücük atıp sınıftan neredeyse koşarak çıkmıştı.
~~
Yemekten sonra Venüs gelip yanıma oturduğunda ana sayfama düşen kedi videosuna gülüyordum. Küçük bir kedi kollarına aldığı büyüğünü yalayıp duruyordu.
Güldüğüm şey büyük olanın neredeyse videonun sonuna kadar gösterdiği sabrı Venüs'ünkine benzetmemdi.
Kafasını uzatıp önce izlediğim şeye sonra yüzüme bakmıştı. Uzattığı kafasını göğsüme dayayıp dudaklarında sebebini henüz anlamadığım bir sırıtmayla konuşmaya başlamıştı.
"Neye gülüyorsun?" konuşurken nefesi boynuma çarptığında yutkundum. Bir anda fazla sıcak olmaya başlamıştı.
"Çok şirinler çünkü." dikkatimi toplamaya çalışırken tane tane söylediğim şey yüzünden dudaklarındaki gülümseme daha da artmıştı.
"Utandın mı sen?"
Kolları üzerinde kalkarak göğsüme dayandığı kafasını çekince gelen rahatlama hissi, yüzünün her saniye benimkine daha da yaklaştığını farkettiğimde geldiği gibi hızla kaybolmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVİNİA GirlxGirl
RomanceBir tarafım içeriye koş, kaldığı odayı bul ve senelerin özlemini gider, git, sarıl ona, ilerisini gerisini boşver, ne tepki vereceğini boşver diyordu. Özlemi kalbinde nasırlaşan kadın burada. Gecelerce düşündüğün, rüyalarında gördüğün, ilk aşkın, se...