BU HİKAYEYİ SONUNDA BİTİRDİĞİM İÇİN ÇOK MUTLUYUM. CROSS SERİSİNE SİZLERLE VEDA EDİYORUM... MADAM VE MÖSYÖ CROSSLARIN HİKAYELERİNİ OKUDUNUZ... UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR. BEN SONUNU YAZARKEN ÇOK AĞLADIM. İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... EPİLOG SİZLERİN YORUM VE BEĞENİNE GÖRE GELECEKTİR. BOL KEYİFLER...
Kulağında düzenli bipleme sesi, bileğinde tuhaf bir ağrı vardı. İki yanında da tuhaf bir ağırlık hissediyordu ve bir şey elini o kadar sıkı tutmuştu ki neredeyse canını yakıyordu. Gözlerini kırpıştırarak açtı ve nerede olduğunu anlamaya çalıştı.
Burası Cross malikanesindeki odasıydı. Kulağındaki bipleme sesi nabzını ölçen aletten geliyordu. Hafifçe başını sağa sola çevirdi. Bir yanında Alexandra ve diğer yanında da Favian başlarını bacağına dayamış uyuyorlardı. Üzerindeki ağırlık onlardı. Favian elini o kadar sıkı tutuyordu ki rüyasında her ne görüyorsa biraz canı yanıyordu. Kolunda bağlı olan serum hortumu rahatsız ediyordu.
Her şey bununla da bitmiyordu. Odasını özel bir revire çevirmişlerdi. Siras ve Raven ikili bir koltukta uyuyakalmışlardı. Raven omzunu Siras'ın omzuna yaslamıştı. Siras'ın biraz horladığını biliyor muydu? Adam ağzını olabildiğince açmış başı arkaya düşmüş bir şekilde uyuyordu. Birbirine kenetlenmiş ellerinde nişan yüzükleri parlıyordu.
Tekli bir koltukta Jael ve Milagros uyuyordu. Milagros, Jael'in kucağına oturmuş ve kollarını ona sarmıştı. Başını omzuna, Jael'de kafasını onun kafasına yaslamış bir halde uyuyorlardı.
Nikolai yerdeydi. Kapının önünde yere oturmuş, kollarını göğsünde birleştirmiş bir halde uyuyordu. Bu adam hiçbir şekilde coolluğundan ödün vermiyordu.
Neden hepsi buradaydı? Neler olmuştu? En son hatırladığı Sonny'in öldüğüydü. Kendisinin de onunla beraber ölmesi gerekmiyor muydu? Ateş edildiğini hatırlıyordu. Yere düştüğünü, ölmeye hazır olduğunu, ancak sonrasını hatırlamıyordu.
Doğrulmaya çalıştı ancak acıyla olduğu yere düştü. Boğazı o kadar kurumuştu ki canı yanıyordu. Kıpırdanmaları Favian'ı uyandırmıştı. Genç kadın gözlerini kırpıştırdı ve kocaman esneyerek gerindi. Etrafına bakındı. Herkes uyuyordu. Başını çevirdiğinde Jose ona hafifçe gülümsedi.
Uyku sersemliğiyle genç kadın bir an ona gözlerini kırpıştırarak baktı. Ardından bir çığlık attı ve erkeğin boynuna sarıldı.
Favian'ın minik sevinç çığlığı diğerlerinin sıçrayarak uyanmasına sebep oldu. Alexandra neler olduğunu anlamaya çalışarak bir süre durdu. Ardından ayağa kalktı. "Jose" diye bağırdı.
Hepsi başına toplanmış gülümsüyor ve bir şeyler söylüyordu. Genç adam gözlerini kapattı. Ailesinin bu kadar yaygaracı olduğunu bilmiyordu. Ne dedikleri hakkında en ufak bir fikri yoktu ve Favian onu biraz daha sıkmaya devam ederse boğulacaktı.
"Kendini nasıl hissediyorsun, küçük kardeş?"
Başını Milagros'a çevirdi. Zorlukla "Su" diye fısıldadı. "Boğuluyorum"
"Özür dilerim, Jose" Favian ne yaptığını fark etmiş gibi doğruldu ve onu bırakıp koşarak su getirmeye gitti.
Alexandra nazikçe saçlarını okşadı. "Hepimizi çok korkuttun" diye fısıldadı. O da ağlamak üzere gibi görünüyordu. "Seni öyle yerde kanlar içinde yatarken gördüğümüzde mahvolduk"
Özür dilemesi gerekiyor muydu emin değildi. Favian'ın yardımıyla doğruldu ve suyu kana kana içti. Bir bardak susuzluğunu gidermek için çok yetersizdi. Genç kadın ikinci bardağı doldururken minnetle gülümsedi. "Neler oldu?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CROSS KARDEŞLER 4. KİTAP- MÖSYÖ HAZEL
AcciónCROSS KARDEŞLER SERİSİ SON KİTABI. JOSE ESTRADA'NIN HİKAYESİ