EPİLOG

2.3K 274 45
                                    

Beş yıl sonra:

Alexandra gözlerini açtığında yalnızdı. Bir süredir yalnız uyandığı için artık buna alışmıştı. Gülümseyerek geniş yatağın içinde döndü ve gerindi. Henüz yataktan çıkmak istemiyordu ancak kendisini zorlayarak yorganı üzerinden attı. Parmağındaki alyans parlıyordu.

Çıplak yatmayı seviyordu ya da kocası seviyordu. Kimin umurundaydı ki? İstediği gibi yatıp istediği gibi kalkabilir ve istediği gibi yemek yiyebilirdi. Üzerine siyah geceliğini ve sabahlığını geçirip alt kata indi.

Beş yıldır bu iki katlı ufak evde yaşıyorlardı. Kendileri için özel olarak yaptırmışlardı. Burasının eskiden minik bir kulübe olduğuna kimse inanmayabilirdi ancak bütün Cross ailesine hizmet etmiş minik bir sahil kulübesiydi eskiden.

Evin üst katında yatak odaları, banyo ve alt katında geniş bir salonla, mutfak vardı. Ev gün ışığını tam alacak şekilde güneye bakar bir şekilde yapılmıştı. Kahve kokusu salona gelmişti. Mutfağa gidip kendisine bir bardak kahve doldurdu. Ardından verandaya gitti.

Üç yaşındaki minik David bahçede babasına arkası dönük bir şekilde oturmuştu. Hareketlenmeye başladığından beri en sevdiği şey Nikolai'nin özenle diktiği çiçekleri yolmaktı.

Kocası onun ne yaptığını fark ederek homurdandı ve elindeki çapayı bir kenara bırakıp küçük çocuğa gitti. Hızla onu yakalayıp kucağına aldı. "Seni küçük şeytan" dedi neşeli bir şekilde. "Yaptığını görmedim mi sandın?"

Çocuk suçunun çok net farkındaydı ancak buna karşılık çok da pişkindi. Annesini görüp ona doğru uzandı ve kurtuluşu onda aradı. "Anne" diye bağırdı.

Nikolai dönüp kaşlarını çatarak karısına baktı. "Çok uykucusunuz, Bayan Estrada" dedi sert bir sesle ona doğru yürüyerek.

Alexandra gülerek onun dudaklarını öptü ve oğlunu kucağına aldı. "Sizde bir tavuksunuz, Bay Estrada" dedi neşeli bir şekilde.

Buna karşılık her ikisi de güldü. Nikolai başını çevirip eve doğru gelen yola baktı. "Bugün kahvaltı günü" dedi. "Gidip hazırlıklara başlayalım"

Her pazar günü bütün aile bir araya gelip kahvaltı yaparlardı. Her hafta bir başka evde toplanıyorlardı. Bu hafta Alexandra ve Nikolai'nin sırasıydı.

"Böyle bir hatayı kabul etmemi mi bekliyorsun benim?" diye bağırdı Raven öfkeyle. Kulağında bluetooth kulaklık vardı. Kırmızı eşofman takımı giymişti ve bir yandan da arabanın arka koltuğuna eğilmiş yaramaz kızını bebek koltuğuna oturtmaya çalışıyordu. Henüz bir yaşında olmasına rağmen şimdiden peşinde koşturuyordu. "Beni ilgilendirmiyor" diye bağırdı. "O dosyaları bul yoksa seni bulduğum en derin deliğe tıkarım"

Siras, elinde bebek çantasıyla çıkmış ona doğru yürüyordu. Raven doğrulup ona baktı. "Senatonun yolsuzluk dosyalarının ortadan kaybolduğuna inanamıyorum" dedi sonra bir an durdu. "Lisa'nın altını değiştirdin mi?"

Çocukta yaparım kariyerde sözü tam olarak Raven Estrada için söylenmiş bir sözdü. Siras bazen her ikisini yürütmekte zorlandığının farkındaydı ancak iyi idare ettiği de bir gerçekti.

Madam Red her zaman inanılmazdı doğrusu. Arabanın bagajını açıp çantaları yerleştirdi. "Dosyalar evde" dedi gülerek. "Geçen gün adliyede güvende olmayacağını düşünüp eve getirmiştik" dedi ve bagajı kapatıp ona baktı. "Ve evet. Lisa'nın altını değiştirdim"

Raven gözlerini kapadı. Az önce sekreterini kendi yaptığını unuttuğu şey yüzünden haşlamıştı. Derin bir nefes alıp omuz silkti. "Neyse" diye mırıldandı. "Daha dikkatli olması gerektiğini öğrenir en azından"

CROSS KARDEŞLER 4. KİTAP- MÖSYÖ HAZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin