20. Bölüm

9.1K 418 47
                                    

Haydar ,akşam ezanı okunana kadar ,ahırı onardı.İnekler için ot bulmaya çalıştı köylülerden.Her ne kadar parasıyla aldıysa da kara kışın ortasında hiç kimse hayvanlarının rızkından satmaya çok yanaşmıyordu.Maazallah kış uzun sürerse hayvanları ne ile beslerler.Neyseki azar azar herkes verdi.

Çatının kalan karını da en son küredi.O sırada bugün hiç yemek yemediği geldi aklına.Malum hiç boş vakti olmamıştı.Namazları bile vaktin çıkmasına yakın kılabilmişti.

Zeliş kız da aynı kocası gibi hiç durmadan iş yapmış,deyim yerinde ise ağzı açıkta kalmıştı.Akşam namazını kılacaktı ki kocası girdi içeri.
Ağzını yaşmakladı hemen.Ayağa kalktı,ellerini bağladı,başını eğdi.

Haydar içeri girince ,sanki o dün geldikleri ev değildi burası.Boşuna dememişler "yuvayı dişi kuş yapar "diye.Her yer tertemiz olmuş.Mis gibi kokuyordu. " ulen soba bile parlamış" diye geçirdi içinden.

Zeliş öyle başı yerde ,emir bekler gibi duruşu Haydar'ın çok zoruna gitti.

O zamanlarda yaşayan annelerimiz ,teyzelerimiz ,kocaları otur demeden oturmaz,aynı sofradan yemek yemezlermiş.Ayrı olurmuş sofraları.Yada arkasını döner yermişler.Ağızları burunlarına kadar yaşmaklı olurmuş.Bu kocalarının yanında da böyle imiş.
Şu anda bile halen Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesinde bu gelenekler devam ediyor .Bu durum iyi mi kötümü bilemeyiz.Göreceli bir durum.Ben yerine göre çok hoş bulurum bu durumu,yerine göre de gereksiz ...

Haydar, yavaş yavaş Zeliş kızın yanına geldi,
"Zeliş ,sevdam ..."dedi.Tülbentini ağzından yavaşça çekti ve açtı güzeller güzeli yüzünü.

"Kaldır başını,o dünya ömrüne bedel gözlerini kaçırma benden.Bu evde senle benden başka kimse yok,benim yanımda rahat ol" dedi
ve anlından öperek geri çekildi.

   Zeliş ,daha fazlası mümkünmüş gibi ,donup kalmıştı.Bu kadar heyecan fazlaydı küçük yüreğine .

    Haydar , sedire oturdu önce ,sonrada Zeliş kıza dönerek ;
        "Zelişim, yoruldun sende bugün,ne yalan söyliyem ben de çok yoruldum.Uzun zaman olmuştu bu kadar çalışmayalı."
        Zeliş  kız utandığından ,çekindiğinden hiç konuşamadı.

     "Karnım çok aç , hele bir çay demlesen de keteyi de katık etsek yanına he ?."

     Zeliş , "tamam" diyecek ama bir türlü diyemedi.Sanki dilini yutmuş gibiydi.İçinden
Besmele çekip durdu.Ama nafile ...

    Haydar karısını izledi ve onunla nasıl yapacağını düşündü bir müddet.Küçük karısı belliki çok utanıyor du.Konuşamıyordu onunla. Halbuki daha önce bi kaç defa sesini duymuştu.

      Haydar karısına bakmaya devam ederken ,Zeliş ani bir hareketle aşkanaya çıktı.
Kendi kendine kızıyordu, "altı üstü tamam diyeceksin,onu bile diyemiyorsun .Tüh sana Zeliş !."

      Keteleri siniye koyup ,bardak ve kıtlama şekeri de ekleyip sofra bezi ile tekrar odaya geçti.
    Çayı hazır etmişti.Sobayı yakınca ilk ateşinde kaynayan çaydanlıkla demlemiş , abdestini öyle almaya çıkmıştı.  

   Fakat içeri geldiğinde, Haydar yüzüne bakınca Zeliş 'in yeniden yaşmak yaptığını gördü.
    Biraz önce ne demişti
"Ulan Zeliş gelinim "dedi seslice ,

"Ben sana ne dedim ?"

.........

"Burası senin evin,yuvan.İkimiz başbaşayız .Rahat ol,o güzel yüzünü niye bana çok görüyorsun he ? ."

ZELİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin