•Kelebek kozasından zarif bir şekilde çıktı. O artık değişmişti. O bir tırtıl değil, göklerde süzülen bir kelebekti. Bu gün onun hayatının ilk günüydü. Ve belki de yaşadığı son 24 saatiydi...
1.Bölüm: ~Kanatlarını incitmemi istemiyorsan, sesini kes!
Gözlerimi araladığımda her zaman ki gibi duvar saatimi buldum. Gözbebeklerim akrep ve yelkovanın yerlerini tespit etmeye çalışırcasına saatin üzerinde gezindi. Saatin 07:54 olduğunu fark ettiğimde nefesimi seslice dışarı verdim. Gerçekten hafta içi dokuzda kalkarken şu güzelim Cumartesi gününde nasıl sekizde uyanıyordum?
Yavaşça doğrulup oturur pozisyona geçtim, sırtımı bazanın başlığına dayadım. Kafamı sağa çevirip yerdeki halıya odaklandım. Üzerindeki sarı ve kahverengi çiçeklerle dolu olan halıda yer yer bej tonları hakim oluyordu. Sağ üst köşesinde koyu kırmızı bir leke vardı. Hatırladığım kadarıyla bir kaç ay önce oraya bir sürahi dolusu vişne suyu dökmüştüm. Çoğu krem renkli parkeye dökülürken bir kısmıda halıya dökülmüştü. Neyse ki büyük bir bölümünü temizliyebilmiştim.
Ne kadar süre o lekeye baktığımı bilmiyorum. Üzerimdeki sersemliği attığımda yorganı kaldırarak ayaklarımı sıcak yer ile buluşturdum. Evim yerden ısıtmalı olduğu için çok şanslıydım. Kapının yanında duran panduflarımı ayaklarıma geçirdim. Yer sıcak olsa dahi onlar olmadan gezmekten nefret ediyordum.
Ayaklarımı sürüyerek banyoya gittim. Günlük işlerimi halledip mutfağa geçtim. Duvara monteli mini televizyonumu açıp kendime göre bir film veya dizi aradım. Sekiz numaraya kadar magazin ve reklam ile geçti. TV8'de Müslüm vardı fakat sabahın bu saatinde ağlamak istemiyordum. A2'ye geldiğimde Alemin Kralı vardı ve bu beni kahvaltı boyunca oyalayabilirdi. Her şeyi hazırlayıp masaya oturdum ve dizi ile birlikte kahvaltımı yapmaya başladım.
Saat 10:00'du ve ben kahvaltımı edip masayı toparlamıştım. Evdeki tüm perdeleri kapattım ve yiyeceklerimi hazırlayıp salondaki L koltuğun yanına yerleştirdiğim sehpaya dizdim. Koşarak odama gittim ve dolabımdan battaniyemi alıp tekrar salona gittim. Şimdi siz ne yaptığımı merak ediyorsunuzdur. Bu gün cumartesi ve bu cumartesi benim dizi-film günüm. Sabah saat 10'dan gece yorulana kadar, izlemek istediğim tüm dizi-film serilerini bitirmeye çalışcaktım.
Telefonumu kablo ile televizyonuma bağladım. Bu televizyonu almak için çok çalışmıştım ve aldığım için kendimi tekrardan tebrik ettim. İşte çalıştığım sürede izliyemediğim bir dizi vardı ve bu gün ona başlıyacaktım.
Hemen Youtube arama kısmına 'Kalp Atışı 1. Bölüm' yazıp arattım.
•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•
Saat 24:23 ve ben diziye devam ediyordum. Dört bölüm bitirmiştim ve beşinci bölümdeydim. Bitmesine 40 dakika gibi bir süre vardı. Ben Ali Asaf'ın ne kadar yakışıklı olduğunu düşünüyordum. Adam yakışıklı olduğu kadar zekiydi de, Eylül'ün gözlerine bakıp ne ima ettiğini hemen anlıyordu. Ah! Keşke bende birinin sesinin tonundan, gözlerinden ne ima ettiğini anlaya bilseydim. Ne yazık ki bu konuda berbattım.
Tam bunları düşündüğüm esnada koridor tarafından bir tıkırtı duymuştum. İrkilsem dahi bunu pek yansıtmamaya çalıştım. Binadan gelmiştir, komşudur, kedi... Evet, evet kedidir. Aklımdan bunları geçirerek kendimi sakinleştirdim. Ama seslerin bir türlü sonu gelmiyordu. Seslerin dış kapıdan geldiğini anlamam beni daha da ürkütmüştü.
=İzel, ya mafyaysa? Ya hırsızsa? Ya seri katil ise?=
İç sesime hak vermemek elde değildi. Televizyonun sesini tamamen kapattım ve dış kapıya, yani seslerin geldiği yöne kulak kesildim. İşte tam o an kalbim yerinden çıkacak kadar hızlı kan pompalıyordu. Çünkü dış kapının kapanma sesini duymuştum. Evet, evet! Duymuştum! İnanamıyorum! Evime biri girmişti! Sakin olmalıyım! Ahh! Ne saçmalıyorum her an buraya gelip beni öldürecek biri var evimde ve ben sakin mi olucam? Hiç sanmıyorum!
Hızlı olduğu kadar sessiz adımlarımla televizyon ünitesinin yanına ulaştım. En üstteki rafta şaha kalkmış olan at biblosunu aldım. Bence bununla kafasına vurup onu bayıltabilirdim. Bayılırdı değil mi? Oldukça ağırdı... Yani bayılmalıydı.
Sessiz adımlarımı bu sefer koridorun spnuna yönlendirdim. Gözlerime inanamıyordum! Kapımın önünde arkası dönük biri vardı.
Evet! Orada! Biri! Vardı!O an ki korkuyla elimdeki biblo yer ile buluştu ve parçalara ayrıldı. Çıkan ses ile adam birden bedenini bana doğru çevirdi ve gözlerini gözlerime kitledi. O da benim kadar şaşkındı. Neden şaşırmıştı ki? Burası benim evimdi ve beni görmesi gayet normaldi. Değil mi yani? Ahh! Ne saçmalıyorum? Şimdi beni öldürücek!
Üzerindeki şoku ilk atlatan o olmuştu ve bana doğru bir adım attı. Bende onu taklit ederek geriye doğru bir adım attım. Ben geri geri giderken o da bana doğru geliyordu. Bu şekilde salona ulaşmış ve koltuğun bir adım ilerisinde durmuştum.
Gözlerimin içine bağırmamam gerektiğini belli eden tehditkâr ve sert bakışlar gönderiyordu. Fakat bu mümkün müydü? Tabiki de, HAYIR!
Ağzımı aralayıp güçlü bir çığlık firar etti dudaklarımdan ve sanisesinde üzerime atlayıp eliyle ağzımı kapattı. Bu hareketiyle koltuğa düşmüştüm ve o da benim üstümde eliyle ağzımı sımsıkı kapatırken diğer eliylede iki kolumu kavrayıp beni haps etmişti. Bağırmaya devam ediyordum fakat boğuk bir sesten başka bir şey çıkmıyordu. Kollarından kurtulmaya çalıştıkça beni daha da sıkı tutuyordu. Aramızda iki santimden az, bir santimden çok bir mesafe vardı. Gözleri kahvenin en koyu tonuna sahipti.
Sesim artık çıkmıyacak duruma geldiğinde durdum ve parmaklarının arasından gelen havayı kesik kesik ciğerlerime gönderdim. Gözlerimin içine bakarken kısık ve tehditkâr sesi kulaklarımı doldurdu.
" Kanatlarını incitmemi istemiyorsan, sesini kes! "
Merhabalar...
Bence ilk bölüm için gayet iyi. Şimdi size bir kaç şey sormak istiyorum;
-Sizce bu yabancı kim?
-İzel'e ne yapacak?
-Peki ' Kanatlarını incitmemi istemiyorsan, sesini kes!' ne demek istiyor İzel'e?
Cevaplarınızı çok merak ediyorum.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum...✍
Seviliyorsunuz❤❤❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İncinmesin Kanatların
Teen FictionHer şey bir meleğin dünyanın her yerini 1 saniyede gezmesi kadar hızlı gerçekleşmişti. Zamansız evime gelen kâbusum, hayatımı tepe taklak etmişti. Fakat benim hayatım zaten tersti ve o bu şekilde benim yaşamımı düzeltmişti. Peki ben bu yeni düzene a...