Harry'nin Ağızından
Bugün Mahoutokoro'da ki son günümüzdü ve biz hala daha buradaki büyücüleri savaşa katılmaya ikna edememiştik. Ginny ve ben neredeyse bütün öğrencilerle konuşmuştuk ve bazıları bize katılmaya da hazırdı ama son sözü müdürlerinin söylemesi gerektiğini söylüyorlardı. Ama zaten en büyük sorun müdürün bu işe bulaşmak istememesiydi. Yatağımdan kalkıp üzerimi değiştirdikten sonra cüppemi de giydim ve o altın sarısına dönerken odamdan çıktım. Merdivenleri inip yemek salonuna girdiğimde Ginny'nin benden önce gelmiş olduğunu gördüm ve gidip yanına oturdum.
"Günaydın Gin." dediğimde "Günaydın Harry." diye karşılık vermişti. Sandalyesini bana yaklaştırıp hafifçe eğildi. "Bir kaç saate gideceğiz ve elimizde hiç bir şey yok. Ne yapacağız Harry?" dediğinde ofladım. "Bilmiyorum Ginny. Gidene kadar öğrencilerle konuşmaya devam edelim. Eğer yine ikna olmazlarsa son çare müdür Nakamura ile yalnız konuşacağım." dediğimde beni başıyla onayladı ve tabağına geri döndü. Bende çatalımı alıp tabağımı doldurmaya başladım. Herkes sessizce kahvaltısını yaparken ortamı bir anda sessizlik kapladı. Herkes arkamızdaki bir noktaya dönmüştü. Ginny ve bende o tarafa döndüğümüzde tek gördüğüm şey yaklaşık on tane öğrenciydi. Sonra müdür Nakamura'nın öfkeli sesini duydum.
"Sizler ne cüretle cüppelerinizi çıkartırsınız? Bunun cezasını bilmiyor musunuz? Hemen cüppelerinizi giyin!" dediğinde gerçekten de cüppe giymediklerini gördüm. Aralarından bir öğrenci öne çıktığında onun Yang olduğunu gördüm, okula geldiğimiz gün bizi karşılayan çocuk. O da cüppe giymiyordu ve asası elindeydi. Sonra bir anda bana ve Ginny'ye döndü. "Onlar okulumuzu ve ülkemizi tehlikeye soktu! Bizde onları durduracağız müdür Nakamura!" dediğinde Ginny ve ben asalarımızı çekip ayağa kalkmış, tetikte bekliyorduk. Müdür Nakamura ise şaşkınca Yang'a bakıyordu. "Misafirlerimiz hakkında böyle konuşmaktan seni menederim! Hemen asalarınızı indirin ve odama gelin!" dediğinde Yang olumsuzca başını salladı.
"Birazdan buraya onları almak için adamlar gelecek ve siz efendim, onları göndereceksiniz." dediğinde Ginny "Ne adamları?" diye sormuştu. Bense çoktan anlamıştım. "Ölüm yiyenler Ginny. Yang bir hain, okulunu tehlikeye attığını anlayamayacak kadar da aptal." dediğimde Yang öfkeyle bana bakıyordu. "Ben ülkemi, okulumu koruyorum." dediğinde istemsizce güldüm. "Sen sadece kendini koruyorsun korkak." dediğim an bana bir lanet savurmuştu. Masayı kendime siper edip bende ona bir lanet fırlattım. O attığım lanetten kaçarken sendeleyip düştüğünde diğer yandaşları bize saldırmaya başlamıştı. Ginny ve ben sırt sırta vermiş bir yandan lanet atıyor bir yandan da lanetlerden kaçıyorduk.
O sırada Yang ayağa kalkmış bana doğru koşuyordu. Bende ona doğru koştum ve O asasını kaldıramadan bir omuz atarak yere serdim. Sonra ise asamı ona doğrulttum. "Petrificus Totalus!" Anında donup kalan Yang'ın üzerinden atladım ve küçük çocukları koruyan Ginny'nin yanına gidip ona lanet atanları püskürttüm. Bütün cüppesizleri kısa sürede etkisiz hale getirdiğimizde yemek salonu savaş alanına dönmüştü. Müdür Nakamura devrilmiş masaların ve kırılmış sandalyelerin arasından geçip yanımıza geldiğinde yüzündeki utanç ifadesi oldukça net görülüyordu. Asasını havada salladığında cüppeler havada uçuşup cüppesizlerin üzerine konmuştu ve hepsi anında beyaza dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Hansy Hikayesi
Fanficİki İnsan Tek Kader Birisi cesur ve savaşçı bir Gryffindor, diğeri ise zeki ve hırslı bir Slytherin. Bu iki farklı insanın hiç beklemedikleri bir anda kaderleri birleşirse ne olur? Savaş? Ölüm? *Hikayem altıncı sınıftan başlayacak ve kitap ve filmd...