Bölüm 13|Geçmişin Katili

701 63 69
                                    


İYİ OKUMALAR! UMARIM UYUMAMIŞSINIZDIR! UMARIM HALA BU HİKAYEYİ HATIRLAYAN VARDIRR...
ve şarkılarla okuyabilirsiniz...
*

Yatakhanelerinden kaçan öğrencilerin doldurduğu koridorda kalabalığı yara yara ilerliyorduk.Midemde o tanındık ağrı vardı ve başıma şimdiden ince bir ağrı süzülmeye başlamıştı. Acıyı yok saymaya çalışıyordum ancak her bir adımımda sanki acım da benimle birlikte ilerleme kaydediyordu.

Gecenin bu saatinde herkesin çoktan uyuyor olması gerekirdi ancak öğrendiğim bir şey varsa o da burada dedikoduların çabuk yayıldığıydı.Herkesin bir şekilde inferiden haberi olmuştu, bir terslik olduğunu anlamak için zeka saçmalarına gerek yoktu. Daha önce hiçbir şekilde konuşmadığım ve merak dahi etmediğim insanların yüzlerine göz gezdirdim, korkmuş,daha çok korkmuş ve korkmadığını göstermeye çalışanlar...; bina başkanları öğrencileri sakinleştirmeye ve yatakhanelerine döndürmeye çalışıyordu ama nafileydi. Kimsenin bulunduğu yeri terk etmeye niyeti yoktu.

Yanımda Sirius ve James'le birlikte Dumbledore'un odasına doğru yürüyorduk;
Eleana ve Kane'se Eleana'nın annesinin yanına dönüyorlardı; eğer teorimiz doğruysa yardıma ihtiyacımız olacaktı.

Acıyı yok saydığım birkaç tempolu adımdan sonra mideme giren kramplar dayanılmaz bir hal almaya başladı. Karın boşluğumda gezinen bir tilki varmış gibi hissediyordum. Tüylü kuyruğu ne zaman karın duvarıma temas etse öğürme isteğime engel olamıyordum. Ayaklarımın beni daha fazla taşıyamayacağımı hissettiğimde kendimi yere bıraktım. Çoktan 1 metre gerilerinde kaldığım James ve Sirius kıvranışlarımı görene kadar soğuk zeminle zihnim arasında titreyen bir bariyere dönüştüm. Sonunda beni fark edip yanıma döndüklerinde bilincim neredeyse kapanmak üzereydi.

Karnımdaki ağrı yavaş yavaş zihnime süzülüyordu ve bu ağrı bende kafamı olduğu yerden çıkarma isteği uyandırıyordu. Kafamın içinde susmayan ve belki de hiç susmayacak sesler vardı. Uzaktan geliyor gibiydiler ama her nasılsa onları çok net duyabiliyordum; sesin nerden geldiğini anlamak için başımı hafifçe kaldırdığımda Sirius'u önüme çömelmiş; saçlarımı geriye doğru ittirirken buldum.Yüzüm avuçlarının içinde kaybolurken bir şeyler sayıklıyordu ama onu duyamıyordum. Kısık gözlerle dudağını okumaya çalıştım. Sanırım James'e sesleniyordu.

Gözlerim James'i aradı ancak gördüğüm manzara artık Hogwarts koridorlarından bambaşka bir yerdi. Daha önceki vizyonlarıma konu olmuş evin içerisindeydim yeniden. Burayı son görüşümden bu yana çok şey değişmemişti. Bu ev hala bana acı ve özlem veriyordu.

Kırılan bardak sesiyle sağ tarafa döndüm. İki kişi boğuşuyor gibiydiler. Biri diğerinden daha uzun ve gürbüzdü. Diğeriyse çoktan yere serilmiş; mücadeleci bir tavırla masanın altındaki bir şeye uzanmaya çalışıyor gibiydi. Onlara doğru hızla biri daha atıldığında gözlerim kendi bedenimi seçti. Bendim. Karşımdaki kişinin karşsına ne bir asa ne de silaha dair bir şeyle çıkmıştım. İşte o zaman karşımdaki saldırganın aydınlığa çıkan yüzünün ne kadar tanıdık olduğunu fark ettim. Elindeki hançeri ustalıkla savururken gözleri o kadar donuktu ki yaşadığına bin şahit gerekirdi. Gri gözleri yıllardır huzur veren bana hiçbir duygu vadetmiyordu.

Yerdeki kişi sonunda masanın altından asasına eriştiğinde ona seslendim. Darmadağın siyah saçları ve alnından süzülen kana rağmen kız haşin görünümünden hiçbir şey kaybetmemişti.

'Ilona, Görmüyor musun?' diye seslendiğimi gördüm. Kollarımla ikisi arasında bariyer kurmuştum. ' İmperio etkisi altında.' Sözlerim onu ikna etmemiş olacaktı ki İlona tehditkar bir şekilde asasını kaldırdı. 'Beni öldürmeye çalıştı Marleen! Seni de öldürebilir.'

Everything I Loved|Sirius Black Fan FictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin