13. Başbaşa.

23.3K 1K 657
                                    


Neden bunu yaptığını anlamıyordum. Beni yine kendi evine getirmişti.

Bu büyük evin önüne gelince rastgele park etmiş ve arabadan çıkmıştı. Eve ve ona tedirgin bir şekilde bakarken, dolanıp kapımı açmış ve ben dirensem de beni tek hamlede dışarıya çıkarmıştı. Yürümemekte, evine girmemekte ısrar ediyor, istemediğimi bantın arkasından her ne kadar mümkünse söylüyordum ama yalnızca mırıltılar çıkıyordu ağzımdan.

Ben böyle direnmeye devam edince beni omzuna atmıştı bir anda. Çığlık atıp omzundan aşağıya sarkarken bantlı ellerimle sırtına yumruklar geçirmeye çalıştım ama işe yaramadı.

Kendi sevgilisine bile nasıl davranıyor görüyorsunuz!

Beni zorla eve sokmuştu, salonda durmasını beklerken merdivenlerden çıkmaya devam etmişti. Bu sırada da sanki boş bir çuval taşıyormuş kadar rahattı! Sanki 10 kiloydum da beni rahat rahat taşıyordu!

Neden salonda durmadığını ve yukarıya çıktığını anlamamış olsam da tekrardan telaşa kapılmıştım odasına girdiğinde.

Ne yapacaktı? Ne yapıyordu bu çocuk? Delirmiş miydi?

Yatağın başına gelince beni omzundan yatağa sırt üstü atmıştı. Ağzımdan anlaşılmayan bir çığlık kaçarken, o birkaç saniyeliğine uzaklaşmış, ardından bir anda üstümde belirmişti. Bana doğru eğilmiş, alaycıl bir ifadeyle bakıyorken, ben fark etmeden aldığı makasla bileğimdeki bantı kesmişti.

Ellerim özgür kalır kalmaz onu ittirmeye çalışmıştım fakat O bundan etkilenmemiş, uzanıp dudağımdaki bantı da tek seferde çıkarmıştı.

Bunu yapmasıyla çığlık atmıştım.

Acıyordu!

Daha önce hiç ağda yapmamış mıydı yahu bu çocuk? Yapışkan bir şeyi birden çekmek... Ah! Berbat bir şeydi!

"Üstünü değiştir. Böyle gezmeyeceksin umarım evde."

Ardından geri çekilip kalktı.

Bütün kötü senaryolarım ise neyse ki puf oldu.

Ağlamaklı bir ifadeyle ona bakmaktaydım yattığım yerden. "Çok kötüsün."

"Yalnızca sen kötü davranmama sebep oluyorsun. Aslında sinirlerimi bozmasan oldukça iyi taraflarımı da gösterebilirim."

"Tabii iyi bir tarafın varsa." diye böldüm onu.

Kaşları çatıldı, yüzüme bakmayı sürdürdü bir süre ve ardından arkasını dönüp odadan çıktı.

Hastaydı bu adam!

Sırf sevgilisi ona yalan söyledi diye ona önce bağırıp çağırıyor, sonra bağlayıp evine getiriyordu!

Söylene söylene kalkmış, ağlamamak için direnirken onun bulabildiğim en küçük kıyafetlerini üzerime geçirmiştim.

Yukarıda oyalandım aşağıya inmemek için ama şimdi bu manyak inmedim diye de sinirlenir diye daha fazla uzatmadan aşağıya indim. Işıklar kapalıydı, yalnızca salondaki televizyonun loş ışığı etrafa yansıyordu. Kanepede oturan Ulaş, öne doğru eğilmiş, dikkatli bir şekilde maç izliyordu. Maçın gürültüsü, insanların bağırışları ve sunucuların sesi hakimdi etrafa.

Çekinerek aşağıya inmiş, onun oturduğu kanepenin çaprazındaki koltuğa oturmuştum.

"Şey-"

"Sus." dedi hemen. Dikkati hala daha maçtaydı. "Maç izliyorum."

Birkaç saniye baktım ve devam ettim. "Ama bir şey soracaktım."

SerseriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin