15 yaşında, kardeşim Minoto ile beraber Yamado köyündeki Mikoda amcamla kalıyorduk. Biz küçükken babamız annemizi öldürmüştü bu nedenle amcamızda kalıyorduk.
Ben ve kardeşimin bu hayattaki tek gayesi annemizin intikamını almaktı. Fakat babamızı henüz bulamamıştık. Babamızı öldürebilmek için aylardır kendimizi fiziksel olarak geliştiriyorduk.
Amcam sayesinde dövüş sanatları ve kılıçta ustalaşmıştım. Amcam dövüş sanatlarında bi dahiydi. Minoto da kuzenimiz Haikyu tarafından okçuluk eğitimi alıyordu.
Bildiğim kadarıyla babam Yamado köyünün batısındaki Akiyato köyüne saldırı yapmış fakat sağ kalan olmamıştı. Bir kişi hariç. Tahmin ettiğiniz gibi babam adi pisliğin tekiydi.Ben de kuzenim ve kardeşimle o köye gidip araştırma yapmıştım. Fakat bir şey bulamamıştık.
3 ay sonra tekrar Akiyato köyüne gittiğim zaman bi kan kokusu aldım yaralı birisinin (koku almada ve duymada kendimizi baya geliştirmiştik) kokuyu takip ettikten sonra bi kanalizasyon kapağına geldim. Koku çok yakındı ve nefes sesini de duyabiliyorduk. Kanalizasyondan aşağı indik ve aşırı yoğun pis bir koku vardı kokuyu takip ettikten sonra birine rastgeldik, arkası dönüktü.
Elimi kılıcıma attım kınından yavaş yavaş çıkarırken bi yandan üstüne doğru yürüdüm "Orada olduğunuzu biliyorum boşuna uğraşmayın!" dedi. Bu bir kız sesiydi ve kolunda kanaması vardı nasıl hâlâ ayakta kalıyor şaşırtıcıydı.
Kız "Eğer art niyetliyseniz gidin yoksa canınızı alırım." dedi. "Hayır kötü niyetli değiliz biz bu köyde sağ kalan kişiyi arıyoruz" dedim.
Kız tam o sırada bayıldı. Kanı durmuyordu. Onu kim yaralamıştı? hepimizin kafasında soru işaretleri vardı. Kızı sırtlayıp amcama götürdük, amcam yarayı görünce çok şaşırdı. İçinden bir şeyler fısıldadı ama anlamadım.
Amcam "Çocuklar bu kızı nerden getirdiniz?" dedi. "Akiyato köyünde kanalizasyonun içinde pis lağamlarım arasında bulduk, bayıldı biz de aldık getirdik. Masum bir kıza benziyordu" dedim.
Amcam "Kinoku bu kıza kara büyü yapılmış" dedi. hepimiz bir ağızdan "Büyü mü?" diyerek bağırdık. "Evet çocuklar büyü. Eski yıllarda insanlar gücü çok severdi ve en kolay yoldan güç elde etmenin bi yolunu buldular, ona da kara büyü dendi. Bunun yanında bazı özel insanlarda görülen ateş, su, toprak, hava kontrolu yıllar boyu nesilden nesile aktarıldı ancak şimdiki zamanda kara büyü tarafından çoğu hayatını kaybetti. Çok nadir bulunuyorlar" dedi amcam.
Biz çok şaşırmış bi şekilde duruyorduk ben amcama "peki kızı nasıl iyleştireceğiz"dedim. Amcam "Neyse ki kendimi kara büyüye karşı eğittim, kara büyü çok fazla etki etmiyor bana. Kara büyü yapılanlara da yardım ediyorum, kız için bi karışım hazırlamam lazım bunun için sizlerin gidip medan otu, yılan zehri ve yengeç dışkısı bulmanız lazım" dedi.
Bunun üzerine yola koyulduk medan otu bi dağın tepesindeki mağarada çıkan bi ot türüymüş, bulmak çok da kolay olmadı. Bulup amcamıza götürdük, amcam karışımı yapıp yaraya sürdü.
2 gün sonra kendine gelmişti. O çok... güzeldi. Kız gözlerini açtı ve masanın üzerinde duran su sürahisine doğru gözlerini dikti. "Susadın mı?" diye sordum. Evet dercesine kafa salladı. Hemen doldurup ona suyu uzattım. Parmakları parmaklarıma değdiğinde elektrik çarpmış gibi ellerimi hemen çektim. İçtikten sonra "Çok teşekkür ederim, siz olmasaydınız orada ölmüş olacaktım."
O anda sanki yüzü kızarmıştı. "Ne oldu sana, kim yaraladı seni." kız "Takım elbiseli bir adam saldırdı, ne yaptıysam kendimi savunamadım. Kılıcımla kestiğim yer anında iyileşiyordu, yapacak hiçbir şeyim yoktu. Sadece kaçabildim. O kaçarken koluma bıçak fırlattı ve sıyırıp geçti, ben de bu yarayı aldım." diye anlattı. Amcam "Kara büyü tarafından eğitildikleri için onları öldürmek kolay değildir; öldürebilmek için kılıcı kalbine saplamanız gerekecektir." dedi.
Bu kadar şey üst üste öğrendiğim için çok ağır gelmişti. Kıza ismini bile sormayı unutmuştum. Sonunda aklıma geldiğinde kıza ismini sordum. "İsmim Nezuko." dedi. Bizim ismimizi sorduğunda hepimiz kendimizi tanıttık. Ben "Nezuko kendini nasıl hissediyorsun?" diye sordum. Nezuko "Evet sayenizde iyiyim, çok sağolun."dedi.
Ayağa kalkıp benim gitmem gerek dedi. "Hayır dinlenmen lazım, yaran derin olmayabilir ama kara büyü tarafından yaralandığın için dinlenmen gerek" dedi amcam Mikoda. Kız "Hayır dinlenecek vaktim yok, kardeşlerim ve annem beni bekliyor" dedi.Nasıl yani sen Akiyato köyüne yapılan darbede sağ kalan kişi değil misin?" diye sordum. "Hayır o kişi ben değilim. Ben de o kişiyi arıyorum. Sizler neden arıyorsunuz?" Bıkkınca "Uzun hikaye o kişi bize lazım, öğrenmem gereken bilgiler var." dedim. Nezuko "Oraya darbe yapan kişinin babamı öldürdüğünü öğrendim ve bir bilgi edineceğimi sanıp o kişinin peşine düştüm fakat bulamadım." dedi.
Kendimi çok kötü hissettim. Cani babam Nezuko'nun babasına mı kıymıştı? İntikam arzum daha da körüklendi. Aceleyle çıktı, arkasından gittim ama yetişemedim. Çok hızlıydı, 'Kim eğitti acaba?' diye düşündüm.
******
Amcama "Sağ kalan kişiyi nasıl bulabiliriz?" diye sordu Minoto. Amcam "Eğer orada bi sağ kalan varsa bile bulmanız zor olacak ama ben size inanıyorum eminim ki bulacaksınız." dedi.
Ben ve kardeşim Minoto, Akiyato köyüne doğru yola çıktık. 2 gün önce geldiğimiz kanalizasyonun kapağını açıp o lağamların arasından yavaş yavaş yürüyorduk. Etrafta lağam ve örümcek ağından başka bir şey yoktu. Koku ciğerlerimizi yakıyordu. Biraz ilerledikten sonra dayanamayıp çıkmaya karar verdik.
Tam çıkarken önümüze iki takım elbiseli adam çıktı, alay edercesine gülüyorlardı. Bunlar Nezuko'ya saldıranlar mıydı? "Lütfen bela istemiyoruz çıkmamıza izin verin" dedim. Adamlar cevap bile vermeden alay edercesine tehditkar bakışlarla üstümüze yürüyorlardı. Elimi yavaşça kılıcıma doğru götürüp kınından yavaşça çekiyordum ki o sırada minoto birinin kalbine hızlıca bir ok attı, adam saniyeler içerisinde öldü.
Yanındaki şaşırmış bir biçimde bize bakıyordu. Üstümüze doğru aşırı hızlı bir biçimde gelerek attığı bıçak, minotonun karnını delerek yaraladı. Minoto anında bayıldı. Bayılmadan önceki son sözü "Git!" oldu. Elim ayağım titriyordu, kılıcı tutamıyordum. Hızlı bir biçimde adama saldırdım. Amcamın söylediklerini unutmuştum ve salakça saldırdım. Adama hiçbir şey olmuyordu, anında iyleşiyordu. Son gücümü kullanana kadar saldırmaya devam ettim. Öfkeden deliye dönüyordum. Son vuruşu kafasını kesmek için kullandım ve kılıcım kırıldı evet kılıcım vurduğum an ikiye ayrılmıştı. O kadar öfke ve sinir içindeydim ki o pis lağam kokusunu bile almıyordum. Dizlerimin üstüne düştüm. Adam sinirli gözlerle bana bakıyordu ve "Siz benim arkadaşımın canını aldınız, burdan sağ kurtulamayacaksınız!" dedi.
Tam o sırada aşırı hızlı birisi önümde belirdi. Tek gördğüm şey o öfkeye bakan gözler sönmüştü, göğsünün kalp tarafında kılıç deliği vardı ve adamın arkasında beliren bir çocuktu. Şaşkınlıklar içerisindeydim fakat okadar saldırı yapmıştımki vücudum tükenmişti.çocuğu göremeden oracıkta bayıldım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Sword
FantasyAnnelerinin intikamını almak için maceralardan bilinmeyene doğru büyülü bir yolda yürüyüp,babalarına ulaşmanın yollarını arayan iki kardeşin intikam hikayesi... Yazar;Adem Taşkesen Instagram hesabım: adem_tsksn Editör;Hatice öğütlü Instagram hesabı...