W.
21.00
O zaman hadi başlayım. Hikâyemi anlatmak için başa saralım. Ben hep yalnızdım. Yalnız doğdum, yalnız yaşadım. Kimsem yoktu. Bana ait herhangi bir şey... Elimden tutup beni göğsüne bastıracak ve 'yanındayım' diyerek saçlarımı sevecek kimse yoktu. Biliyorum, nasıl bu hâlâ geldiğimi merak ediyorsunuz. Belki de etmiyorsunuz ama dostlarım bu hikâyede iki karakter var. Biri de benim, artık öğrendim. Minghao sonunda benim silik bir karakter olmadığımı; benim de bir gölgeye sahip olduğumu bana öğretti. O yüzden hikâyemi anlatacağım. Benim hikâyem doğduğum gün ailemin beni terk etmesiyle başlıyor. Beni dedem sahiplenmiş, onunla birlikteydim ta ki 10 yaşımdayken vefat edene kadar. Ondan sonra küstüm her şeye. Oradan oraya savrularak büyüdüm, günleri saymaya başladım. Derler ya sayılı gün hızlı geçer. Belki de bu yüzden öleceğimiz günü bilmiyoruz, dostlarım. Çünkü ben denedim, her gün bıkmadan usanmadan saydım ama o gün gelmek bilmiyordu. Ölmekten de umudu kesecekken son kez denemeliyim diyerek yola çıktım. İşte sonumun başlangıcı çocuğu görmemle planlarım tepetaklak oldu, zaten ben kim plan yapmak kim... Bir an da küçücük olan dünyam nasıl da Minghao oldu, siz de şaşırdınız de mi? Minghao ile ruhumuz ezelden tanışıyordu fakat her güzel anın bir sonu olduğu gibi bunun da sonu olmalıydı. Şunu demeliyim ki bu son, hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir son.
Defterimin kapağını sertçe kapatıp ayağa kalkıp hızlı konuşuyorum. "Sonsuz mutluluk dedik, eğer sonumuz olacaksa o da sonsuz olacak. Beni bırakıp gitmek yok, ben de seni bırakıp gitmeyeceğim. Alıştım sana, sensiz yapamam. Kalbimi kırsan bile vazgeçemem âşkından. Büyünün içindeyim ana maddesi sen olan..." Kahkaha sesleri salonu doldururken Minghao koltuktan kalkıyor ve yanıma geliyor. Ellerimi tutup uzun uzun gözlerime bakıyor. Bozmuyorum sessizliğimizi, konuşuyoruz gözlerimizle. Seni ilk gördüğüm an sevdim ve sevmeye devam edeceğim. "Sevgiyi gidip satın almıyoruz ya da yerin kat be kat altından çıkartmıyoruz, Wonwoo. Sevgi kalbimizde gizli ve tükenmek bilmiyor, onu isteğimiz kişiye istediğimiz sürece kullanabiliriz. Bunları sen de biliyorsun. Her şey bu kadar basitken neden seni sevmek yerine bırakıp gideyim he? Söylesene bana." Hâlâ yaşadığım korkular belime halatlarla bağlanmış ve ara ara kenidi belli ediyor. Fakat ben bu buhranlardan kurtulmalıyım, hayattaki güzellikleri görmeye başlamışken onlara tutunmalıyım. Ben, bunu yapabilirim. "Kötü düşünmek yok. Korkuları yenmek için onların üzerine gitmek gerek değil mi?" Minghao'nun elini tutuyorum ve çatıya çıkan merdivenlere yürüyoruz.
Rüzgâr yüzümüze çarpıp saçlarımızı uçururken Minghao konuşuyor. "Neden buradayız?" Gözlerim kapalı kollarımı iki yanıma açık bir şekilde bağırıyorum. "Korkmuyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum. Acı günler bitti. Huzurla dolacak her tarafımız." Gözlerimi açıp bakışlarımı direkt güneşe çeviriyorum. Kısık gözlerle uzun süre baktıktan sonra asıl güneşime dönüyorum. "Korkumu yenmek için." Başımı uzatıp yere bakıyorum, fazla yüksekte olmamızdan dolayı azıcık ürperiyorum. "Yükseklik korkun olduğunu bilmiyordum." Kahkaha atarak saçını karıştırıyorum. "Çünkü öyle bir korkum yok." Kafa karışıklığı bakışlarına yansırken güneşe bakıyor sonra tekrar bana dönüyor. "Ah doğru ya. Güneş..." Başımı sallayıp yanağına dokunuyorum. Pürüzsüz teni kalbimi hızlandırırken saçlarından öpüp sarılıyorum. "Bana mutluluğun resmini çizebilir misin?"
♤♤♤
M.
Terastayız. Önümde tuval, sandalyenin üstünde oturuyorum. Wonwoo yere serdiği minderlerin üstünde uyukluyor. "Akşam olacak, bir gün daha bitecek." Tebessüm ederek yüzünü inceliyorum. Ay ışığı gibi sakinliği olan çocuğu nasıl sevdiğimi size anlatmadım değil mi? Kalbimin mutluluğunu her saniye hissederken benden istediği resme odaklanmaya çalışıyorum ama yavaş ve tekdüze hayatıma çat kapı giren çocuğu düşünmek daha cazip geliyor. Yıldızlar teker teker kendilerini belli etmeye başlarken, "Çat kapı gelen misafirlerden en çok mutlu olduğum kişi sensin," diyorum. Yattığı yerden hızlıca kalkıp bacağıma vuruyor. "Ben misafir değilim, kalıcıyım." Başımı sallıyorum. "Doğru diyorsun." Tekrar uyuklama pozisyonuna geçerken ben de resme devam ediyorum. Mutluluğun resmi sizce ne olabilir?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
küçük prens yolunu kaybetmişti - wonhao
Fanfiction...ve ben kaybolan birinin çoban yıldızıydım. '270120 '050320