"Bu kadını kendinden uzaklaştırmanı istiyorum. Sakın bebeğin doğumunda yanında tutma o cadıyı!"İsis hayretle Thatonos'a baktı.
"Cadı mı?" Sesi istemeyerek yüksek çıkmıştı.
Cümlesine daha sakin bir ses tonuyla devam etti, "evet o zamanında çok, çok kötü şeyler yaptı. Biliyorum. Ama eninde sonunda herkes iyiliği seçer Thatonos."Thatonos başını umutsuzca iki yana salladı.
"Eris gibileri asla değişmez. Horos'un sıradan bir peri gibi yaşama isteğinin altında da onun parmağı var."İsis, Thatonos'u haklı bulmuyordu.
Herkes ikinci bir şansı hakederdi. Ve Eris gerçekten çabalıyordu. Minik kızının doğumuyla bu kasvetli havanın dağılacağını düşünüyordu.Thatonos ise geleceği görür gibiydi. Minik kızının başına mutlaka bir iş gelecekti.
Yinede bunun olmaması için elinden geleni yapacaktı.Burada en güçlü kişi oydu. Kızını herkesten koruyacak ve zamanı geldiğinde kendisindeki güçleri de ona aktararak tüm gökyüzünü onun yönetmesini sağlayacaktı.
***
Eris hızla odasının kapısını çarparak içeri girdi.
"Nefret ediyorum onlardan!"Eris tüm bu olanlardan oldukça rahatsızdı. Rahatsızlık deyimi biraz küçümsemişti aslında Eris'in bu nefreti karşısında.
Eris hızla raflardan bir kitap seçti. Burada en güçlü büyü ve iksirler yazıyordu.
Sayfaları karıştırırken bir tarif gözüne çarptı."İşte... İşte küçük İmera'nın sonu."
Hızla tarifteki bitkileri raflardan indirdi.Geriye son birşey kalmıştı.
"Şeytan Elması..." Arkasına dönüp raflardaki kavanozları tek tek inceledi. Yoktu.Belki yazıyordur diyerek sayfaya göz gezdirdi. Birşeyler bulmuştu.
"Bu iksirin kırılma noktası şeytan elması otundan gelen uyuşturcu zehrin kuvvetidir."
Nerede bulunduğu yazmıyordu. Yalnızca bir fotoğrafı vardı.Eris daha önce böyle bir otu ne görmüştü ne duymuştu.
Ne yapmalıyım diye düşünürken aklına bilgeliği ile meşhur Argos'un bilebileceği geldi.Hızlıca odadan çıktı ve aniden kömür karası bir kuşa dönüştü, kanatlarını hızla çırptı.
***
"Argos!" Küçük bir evdi burası. Argos yaşlı bir adamdı. Gelip kapıyı açması uzun sürüyordu. Ama tabiki Eris durup Argos'un kapıyı açmasını beklemedi.
Hızla kapıyı açtı. Argos onu görünce önce bir ürktü. Daha sonra biraz daha toparlanarak sordu, "Eris... Ne işin var buralarda?"
Eris sinirli bir ifadeyle girdi söze, "bana bir ot bulman lazım, ismi şeytan elması. Nerede yetişir bilir misin?!"
Yaşlı adamın korktuğu yüzünden belli oluyordu. Eris'in içeri girmesiyle içeriye tam anlamıyla bir huzursuzluk kokusu yayılmıştı.
"Fakat... dediğin bitkinin kullanılması ve hatta toplanması yıllar önce yasaklandı."
Eris büyük bir öfkeyle Argos'a baktı.
"Argos! Senden rica etmiyorum. Emrediyorum."Argos korkuyla geri çekildi. "Pe-peki... Yalnız benden bulduğunu kimseye söylememelisin." "Sence ben... birilerine hesap verecek biri miyim?"
Argos umutsuzlukla başını salladı. Ve doğruca odanın dört bir yanını saran raflara gitti. Uzun süre karıştırdıktan sonra en arkalardan küçük bir kavanoz çıkardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNDÜZ TANRIÇASI
Viễn tưởngTüm gökyüzünü yönetebilecek bir güç, dünyalıların arasında sıkışıp kalan ve kendini keşfedemeyen bir gök tanrıçası. Lydia Sarayı'nda işler rayından çıktı! Uyumsuzluk tanrıçası ile süren soğuk bir savaş. (Kitaptaki karakterler yunan mitolojisinden b...