7

19 2 0
                                    

İyi okumalar🌚

Okulun son dersi de bitmişti ve artık herkes gitmek için çantalarını hazırlamaya başlamışlardı. Sınıflarda geriye birkaç öğrenci daha kaldığında birden okulun yangın alarmı ötmeye başladı. Tüm öğrenciler feryat ederken sağ sola koşuyorlardı. Kimileri okulu biran önce terk etmek için çıkış kapısına giderken kimileri de yere çöküp ağlıyordu. Çok geçmeden tüm görevliler ve öğretmenler öğrencileri kollarından yutup dışarı çıkarıyorlardı. İtfaiye ekipleri, öğretmenlere sadece süpürge dolabında küçük bir dumanın çıktığını ve bu yüzden de yanhın alarmının çalıştığını fakat süpürge dolanında iki öğrencinin oldığunu söylediler. Tüm öğretmenler hızlı ve tedirgin bir şekilde 2.kattaki süpürge dolabına dopru yol almaya başladılar.

Fakat daha kapıyı açmadan içeride bağırışlar ve küfürler havada kükrüyorlardı resmen. Müdür yardımcısı kapıyı açarken iki öğrencinin çok ciddi bir şekilde kavga ettiğini gördü. İki öğrenci de okulun en çalışkan, en popüler ve en yakışıklı iki gençleriydi.

Her tarafları kan içinde, mosmor olan iki çocuğu da kavgadan çekip koridora götürdü. Seslerden anlaşıldığı olucak ki okuldaki hemen hemen tim öğrenciler de 2.kata doluştu. Kimisi olay yerini görünce çığılık attı, kimisi daha iyi görmek için daha da yakına geldi, kimisi de olayı traji komik bulup gülmeye başladı. Fakat o 3 öğrenci diğerleri gibi hiç gülmüyor, çığlik atmıyor veya kımıldamıyorlardı. İfadesizlerdi. Sadece korku onların beynini ele geçirmişti.

Müdürün bağrışları kulağa sanki suyun altında konuşuyormuş gibi geliyordu. Ta ki diğer kavgalı çocuk isyan edene kadar. Çocuk çok kötü görünüyordu. Ağlamaktan gözleri pörtlemişdi. Gözünde akıl almaz derecede sinir, korku, üzüntü ve intikam vardı. Bu duygular çocuğun her yerinden şelale gibi akıyordu. Durumu gerçekten çok kötüydü.

Kafasındaki kan lekeleri, yarık kaş ve morluklarını saymazsak tabii.

"Jimin!"

"Jimin... JİMİN!"

{Jimin}

Gözlerimi hızla açtığımda karşımda korkudan neredryse altına yapmıl bir adet Yujin'i gördüm. Bana sanki öcüymüşüm gibi bakıyordu. Şimdi farkettim ki terden sırılsıklam olmuştum. Üstümdeki örtü odanın tam ortasında halı gibi yerde öylece duruyordu. Kendime daha gelemeden Yujin konuşyu.

"Jimin hiç iyi gözükmüyorsun iyi misin?"

Sanırım azıcık kötü olabilirim Yujin ne dersin?

"Eh işte fena değil. Baya terlemişim. Baksana sırıl sıklam oldum."diyip ensemi göstermiştim." Yorganı da yere atmışım sıcaktan. Bu kadar sıcağını da beklemiyordum."

Yujin gözlerini kısarak bana bakmaya başladı." Jimin klimayı neredeyse sonuna kadar açmışsın hava gece çokta sıcak değildi hatta esiyordu. Sen cidden iyi misin?"

Ya Yujin benimle dalga geçiyordu(ki ben bu halde pek dalga geçmez) yada cidden ben ölüyordum. Yujin'e cevap vermeyince derin bir nefes aldı ve sakin bir şekilde tekrar konuşmaya başladı.

" Sana daha öncesinden de demiştim. Şuanda ne olduğunu gayet iyi anladım. Seni zorlamayacağım. Sonuçta 22 yaşındasın öyle değil mi? Sen ne yapmak istiyorsan onu yap."Yujin'e çok mahçıp oluyordum. O bana her şeyini söylerken ona hâlâ olayı işi biran önce kaoatmaya çalışıyordum.

Yavaşça " Özür dilerim."diyebildim. Başka ne diyebilirdim ki. Yatağımda dikleşip pencereye baktım. Gineş her tarafa mutluluk saçıyordu, etraftan çocuk sesleri geliyordu.

" Saat kaç?"

" 11... Biraz geç oldu sanırım. Kalmak ister misin?"diyip omzuma elini koydu. Yataktan hiç kalkasım yoktu ama çokta kalkasım vardı. Kafamı evet anlamında sallayıp yataktan kalktım. Yujin'de gülümseyip yanağımı öptü ve odadan çıktı.

Hemennbanyoya gidip kısa bir duş aldım. Kokulu kokulu dolaşamazdım sanırım öyle değil mi? Üzerimi hemen tekrardan giyip aşağıya indim. Yujin her zamanki gibi çok güzel bir kahvaltı hazırlamıştı. Bu aralar tüm işleri Yujin yapıyormuş gibi hissetmem normal mi? Artık bir an önce toparlamam lazım.

Zaten okul heyecanı ve stresi yetmezmiş gibi birde ben çıkmıştım başına. Ne iyi geçen Jungkook'la güzel eğlenmiştim. Kafam dağılmıştı omumla sohbet ederken. Keşke her gün olsa da kafamı dağıtsam. Hem belki o zaman düzelirim kim bilir.

Kahvaltı masasına oturduk. Yemeklerimizi sakince ve sessizce bitirip masayı toparladık. Benimde okul açılmadan bir derslerime göz atmam gerekiyor. Sonra çuvallamak istemem. Tam yukarı odama çıkıcakken Yujin seslendi.

"Jimin! Baksana bayan ve bay Lee'ler evlerini satmışa benziyorlar. Yeni kişiler yerleşiyor!"

Sanırım pek umrumda değil gibiydi. Bay ve bayan Lee'yi seviyordum. Gitmelerine azda olsa üzülmüştüm ama zaten bu son zamanlarda pek görüşemiyorduk bu yüzden çokta kafaya taktığım söylenemezdi. Sanki umursuyormuşçasına.

" Aa öyle mi! Acaba nasıl kişiler geldi? Merak ettim. Evlerinin yanından bir uğrarız."

Eğer geçersek ve ben istersem tabii. Belki birkaç ay sonra. Yada bir kaç yıl. Belki de hiçbir zaman. Kim bilir.

Hemen yukarı çıkıp eski ders kitaplarımın sayfalarını açtım. Bazen aksaklıklar yapsam da derslerimde oldukça çalışkanımdır.

&&&&&&&&&&&&&

Aradan tam tamına 3 gün geçmişti ve okulların açılmasına ramak kalmıştı. Hiç okula gidesim yoktu. Birde okul stresini çekmek istemiyordum. Dünde Yujin beni doktora götürdü. Bana birkaç ilaç vermişti. Sanırım işe de yaramıştı. 2 gündür uzun zamandır uyumadığım kadar huzurlu uyumuştum. Neden okulların açılmasına yakın geçti ki. Yazın yarısı nerede peki?









Bu hikaye birazcık kısa oldu kusura bakmayın. Tahmin ettiğimden çok daha az kişi hikayelerime bakmıl e benim de doğal olarak yazasım hiç gelmiyor. Keşke gelse. Ama çok çok az kişi okuyor bu beni çok üzüyor gerçekten. Ama neyse ben yşne de yazmaya devam edicem;)🐥🐞🐸🐬



Blessure - JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin