3/ÂHESTE

50K 3.1K 424
                                    

Merhaba sevgili dostlar!

Geçen bölüm ilgi bir tık az oldu sanki. Ben yorumlarda yolunuzu gözlüyorum. Oy tuşlarınızda parlayan yıldızları kolluyorum. Bir iki desteği eksik etmesek mi?🙈

Artık satırlar arasında sohbet etmeye başlayalım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Artık satırlar arasında sohbet etmeye başlayalım. Güzel olmaz mı? Gelin bir tanışalım yahu!😍 Tam da bu satırda başlayalım.

Muhabbeti bitirdiysek artık sizi bölümle başbaşa bırakabilirim. Keyifli okumalar diliyorum! Bölüm sonunda görüşmek üzere.🌼

Bölüm Playlist:

Sezen Aksu/Şanıma İnanma

.....

"Yekta, bize bir baksana!''

Yeni çocuğu kendi içlerinde kahraman ilan ettiklerinden beri ona ismiyle sesleniyorlar. Yekta da eskisi kadar sessiz sakin değil. En azından onunla konuşmak isteyenlere karşı açık. İki hafta önce yardım ettiği çocukla da arkadaş sayılır. En azından düşen çocuk öyle olduğunu söylüyor. Yekta'ya bunu açık açık soramadılar. Henüz o kadar samimi değiller.

Yekta, kendisine seslenildiğini anladığında okuduğu kitaptan kafasını kaldırıp sesin geldiği yöne kafasını çeviriyor. Okuduğu kitabın dünyasından ayrılmak zorunda kaldığı için rahatsız ama bunu dışarı yansıtmamakta o yaşına bile tecrübeli. Kendisini çağıran arkadaşlarına ''Ne oldu?'' diye kısa bir soru yöneltiyor. Ses tonu soğuk değil. Aksine yeni arkadaşlarına alışmaya başladığını belirten bir tonla konuşuyor.

'' Maç yapmayı biliyor musun?'' Arkadaşları onu bu zamana kadar top oynarken görmedi ama gerçekçi bir maç yapabilmek için bir kişiye ihtiyaçları var. Mahalle arasında oynadıklarından sıkıldılar. Televizyonlarda izledikleri gibi bir maç yapabilmeyi istiyorlar.

Yekta bu sorunun devamının da geleceğini anlamakta zorlanmıyor. Bu zamana kadar onları hiç sesli olarak reddetmemiş. Açıkçası kendisinden istenilen şeyleri genelde sessiz bir kabullenişle yerine getirir ama bu yeni evlerine taşınmadan önceydi. Bu mahalleyi, bu insanları daha görmeden istemiyor. Bunun böyle olacağını da ailesine anlatıyor ama ailesi onu eski mahalle arkadaşlarından ve okulundan kopartmakta ısrarlı oluyor. O da kendi aklınca bir yemin ediyor, bir daha kimseyle oyunlar oynamayacağını bağıra bağıra her gün söylüyor. Taşınmalarını engelleyemiyor ama yeminin arkasında durmakta kararlı.

Tüm bunlardan dolayı hiç sevmese de yalanın arkasına saklanıyor. ''Hayır.''

Arkadaşları çok şaşırıyor. Bu cevabı beklemedikleri belli. Kendi içlerinde söylenmeye başladıklarında Yekta da önündeki kitaba tekrar dönüyor. Kabullenmek istemese de eski mahallesinde her gün yaptığı maçlarını özlüyor. Bir topa vurmayalı çok uzun süre olmuştu kendisine göre. Arkadaşlarıyla yaptıkları kavgaları bile özlemişti ama yetişkinler böyle şeyleri anlamıyor ki! Neymiş, mahalle çok kötüymüş, arkadaşları hep tembelmiş, en sonunda kendisini de tembel edeceklermiş! Oysa Yekta hiçbir dersini hiçbir ödevini bu zamana kadar aksatmamıştı. Notları her zaman yüksekti. Öğretmenler hep övgüyle bahsederdi ondan ve taşınmaları konusunda ailesine fikir verenler de onlardan biriydi. Kim olduğunu bilemediği için tüm öğretmenlerine de taşınmadan önce küsmüştü. Hiçbir zaman da onları affetmeyecekti. En iyi dostlarını kaybetmesine sebep olmuşlardı. Neymiş, bu derece zeki bir öğrenci bu okulda harcanmamalıymış! Öğretmen her yerde aynı değil miydi?

ELMA ŞEKERİ(İslami Yaşantılar Serisi/1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin