Mert'ten:
Buraya geldiğimizden beri yaklaşık bir saat olmuştu ve yağmur yağmaya başlamıştı.
"Islanmaktan nefret ediyorum." Kedi gibi huzursuzlanmıştı. Yani daha çok bi kaplan gibi...
"Gidelim mi?"
"Hayır." Kaşlarımı kaldırdım. "Tamaam. Nasıl istersen?"
"Kerem'i gerçekten seviyorsun değil mi?"
"Evet."
"Yazık."
"Neden?" Derin nefes verdi.
"Çünkü bana aşık." Kaşlarımı çattım. Biliyor muydu?
"S-sen biliyor muydun?" Kafa salladı.
"Ama elimden bir şey gelmedi. Ben eşcinselim. Yani denesem bile sevemezdim." Yüzüm asıldığında elini omzuma koydu. "Ama iyi ki sevememişim. Sen onu seviyorsun. Kerem çok şanslı." Kaşlarımı çattım.
"Onu sevdiğimi öğrenemeyecek ki."
"Neden?"
"Senin nedeninle aynı." Önüne döndü.
"Kurtarabilecekken kurtar kendini. Ben yaklaşık 10 yıldır bu bataklıktayım." Dedi." Ama ben aşk acısı çekeceğim diyorsan saygı duyarım. Yalnız bunu tavsiye etmem."
"Deniz değil mi?" Kafa salladı. "Nasıl fark etmem?"
"Duygularım güzel gizlerim. Ama sen gizlenmekte iyi değilsin."
"Gay radarın var senin ben ne yapayım?" Kıkırdadı. Sonra tekrar yüzü asıldı.
"Keşke Deniz'in de lezbiyen radarı olsa."
"Ahmet'i sevmiyor."
"Şuan sevmiyor. Onu tanıyorum. Bir şans verdiyse yolunu açmıştır."
"Ne yapacaksın şimdi?"
"Galiba eve gideceğim, zatüre olmak istemem." Ayağa kalktığında kolunun altına girdim. Yalpalıyordu.
"O manada değil. Deniz manasında."
"Unutmaya çalışacağım. Yapabileceğim tek şey bu." Kafa salladım.
"Galiba ben de."
Paralel evrenler olduğunu duymuştum bir yerde. Oradaki ihtimaller farklı olurmuş. Belki daha iyisi belki daha kötüsü. Ama bu evrende sanırım ruh eşim Aslı'ydı. Birbirimize benziyorduk. Ruhen. İşte bu,bu evrendeki en iyi ihtimaldi.
Aslı eve girdiğinde Kerem yanıma geldi.
"Ne oldu?"
"Hiç. Canı sıkkındı biraz."
"Deniz meselesi değil mi?" Kafa salladım.
"Anlamıyorum ki bir insan arkadaşına bu kadar mı değer verir? Tamam değer verirsin de bu kadar değil." Ben bundan daha hetero bi düşünme şekli görmedim. Kafamı olumsuz anlamda sallayıp evime doğru yürüdüm. Sırılsıklamdım ve hastalanmamak için hızla evime girdim.
Aslı'dan:
Okula Selin ve Ayça'yla beraber gitmek için evden çıktığımda Deniz'i Defne'yi beklerken gördüm. Başa dönmüştük. Boşuna çabaladığımı biliyordum zaten. Ama en azından bir şey kaybetmemiştim.
Kızlarla beraber yürürken onlar sohbete dalmıştı.
"Aslı." Dalgınlığımı bölen Selin'in sesi olmuştu.
"Hala o kızı düşünüyorsun değil mi?" Derin nefes verdi. "Aslı. Anlıyorum arkadaşın olduğu için paylaşmak istemiyorsun. Ama artık saçma gelmeye başladı. Neden bi erkekten kıskanıyorsun onu?" Dişlerimi sıktım. Selin'i severdim. Hem de çok. Ama hiç en yakın arkadaşınızdan sır sakladığınız oldu mu?
Herkes arkadaşlarına sevdiklerini anlatırken ben gizleniyordum. Coğrafya kader midir? Evet. Ama değiştirilemez değildir.
Canım yanıyordu. Anlatmak istiyordum. İçimdeki zehri kusmak istiyordum. Evet bu aşk bi zehirdi. Ve içimi yavaş yavaş yakıyordu.
"Zamanı geldiğinde öğreneceksin Selin. Ama umarım o zaman beni yargılamazsın." Ellerimi cebime sokup hızlandım.
Okula geldiğimizde herkes ilk dersten çalışmaya başlamıştı. Bense Deniz'in arkasında yerime değil eski yerime geçmiştim. Tabi Mert'te yanıma.
Deniz hemen bakışlarını bana çevirdiğinde Mert'e döndüm. Kaşlarımı çattım. Burnu kıpkırmızıydı.
"Grip mi oldun lan sen?" Kafa salladı. "Oğlum bana niye uyuyorsun ki?"
"Bıraksaydım da orada yalnızlığında boğulsaydın değil mi? Zatüre olmayı yeğlerim Aslı. Yeter ki içini dök." Bakışlarım hala bana bakan Deniz'i buldu.
"Yakında dökeceğim. Bakalım o zehre panzehir mi olacak? Yoksa zehirin kendisi mi?" Mert'e döndüm.
"Bence panzehir." Burukça gülümsedim.
"Hiç sanmıyorum Mert. Panzehir olsa içimdeki zehri de sökerdi." Üzgünce bir bana bir de Deniz'e baktı.
"O zaman umarım panzehirini bulursun."
Tarih sınavına girmiştik ve ben kağıdı doldurup hemen hocaya vermiştim. Sınav kelebek sistemi olduğu için herkes dağılmıştı. Ama bilin bakalım kim Deniz'le aynı sınıfa düştü?
Dersin bitmesine 5-10 dakika kala hocanın sesi duyuldu.
"Kağıdını verenler çıkabilir." Deniz'in sınavı bitmediği için fırlayıp çıktım sınıftan. Şuan onunla konuşmak en son isteyeceğim şeydi. Tuvaletim geldiği için lavoya girip kapıyı kapattım. İşimi hallederken kapının kilit sesi geldi. Hangi gerizekalı okul lavobonun dış kapısına kilit koyar? Cevap; bizim okul.
Deniz olduğunu bildiğim için tuvaletten yavaşça çıkıp ellerimi yıkadığımda arkamda dikildi. Ellerimi peçeteye silip çöpe attıktan sonra elimi kapının kulbuna attım ki elimi tuttu. Arkamı döndüğümde beni kapıya yapıştırdı. Gözlerinde öfke vardı. İlk defa...
"Sen ne yaptığını sanıyorsun?"
"Her şeyi biliyorum." Suratıma tokat attığında yüzüm sağa doğru dönmüştü.
Ve o an sırtımdan terler boşalıyordu.
~~~~~
Evvet dediniz durdunuz. Ne zaman beraber olacaklar?
Diğer bölümü bekleyin.
Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın.
He bu arada kitabın kapağını arada değiltirmek istiyorum.
Bu kalsın mı? Değiştireyim mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAKTÜS & LAVİNİA
Romance"İnsanların yanında rol yapmaktan bıktım Mert. Hiç olmadığım biri gibi davranmaktan... Her gün aynı kostümü giyip dışarı çıkmaktan çok yoruldum. Daha ne kadar canımı yakacaklar ki, seviyorum diye... Ben artık güçsüz olmaktan çok yoruldum. Çığlıkları...