parlayış

62 6 2
                                    

kapak için FiaLea 'ya çok teşekkür ediyor ve bu bölümü ona adıyorum.
23:54 Brooklyn

Aynaya baktım.Berbat görünüyordum.Saçlarım darma dağnıktı. Kaşım ve dudağım patlamıştım.Ah, unutmadan aden suratıma bir tekme indirdiğinden yüzüm kadar burnu da darma dağnıktı.Tanrıya şükür izzy arkadaşında kalıyordu, bu halimi görseydi, büyük ihtimal beni bir de o döverdi. Aynayı açıp taftan bir ilkyardım çantası aldım. İçini açtığımda bir merhem ve sargı, oksijenli su ve kolumdaki büyük yarık için güzel bir iğne ve iplik vardı. "Evet Alec, bu biraz can yakacak." dedim kendi dendime.Salona gidip ışığı açtım ve masaya oturdum. Kolumda hala kanayan yarığa baktım.

Ne yapacağımı bilmiyordum.İlk yardım bilgilerim ilkokuldandı. Ah, bir de saçma dizilerden. Kolumu bir peçeteyle silip oksijenli suyu elime hafifçe damlatacakken kapının deli gibi çalmasıyla nerdeyse bütün suyu elime dökmemle bir çığlık atıp, sağlam elimle masaya vurdum." Geliyorum !" diye seslendim kapıya. Sendeleyerek kapıya koştum.Umarım bayan holden değildir.Yaşlı kadının kalpten gitmesini istemem.

Kapıyı açmamla afalladım. İki adet polis vardı karşımda."Alec lightwood siz misiniz ?" diye sordu yandaki uzun boylu sarışın polis notlarına bakarken. Kafasını bana çevirdiğinde irkildi. Korkutuğumu belli etmedim." Hayır beyler, o bir üst katta oturan herifi kastediyorsanız o piçle işlerim var." diyerek darma dağnık yüzümü gösterdim. Polisler bana şüpeyle bakıp defterlerine not ettiler." Hangi numarada oturduğunu biliyor musunuz ?" diye sordu soldaki kısa boylu.

"374BW. Şimdi izninizle işlerim var." dedim.Polisler teşekkür edercesine başlarını sallayıp gittiler. Kapıyı sertçe kapattım ve "Siktir." kelimesini sessizce savurup durdum. Kolum deli gibi yanıyor ve acıyordu.Kapıyı tekrar açıp etrafı inceledim ve koşarak apartmandan çıktım.Magnus'u aramam gerekiyordu.

Telefonumu evde bıraktığımı fark etmemle küfürü basıp sokaktaki telefonlara sarıldım. Numarayı çevirdiğimde,"Magnus ? Ben Alec. Teklifini biraz düşündüm. Kabul ediyorum lütfen beni bu lanet yerden al."

...
sabah,09:32

Magnus;

"Sana söylüyorum yeni birini bulacağım merak etme.Tamam,nasıl birisi olması gerektiğini biliyorum. Şimdi aptal bir kahfe alıp şirkete geleceğim, evet görüşürüz." diyerek telefonu kapattım ve kafeye girdim. İnsanlara baktım. Herkes gülüşüyor, sohbet edip duruyordu.Gözlerimi devirip kasaya doğru gittim."bir filtre kahfe, şekersiz olsun." diyip telefonumla uğraştım."İsminiz neydi ?" diye sordu kasiyer.Kaşlarımı çattım.Adımı eyalette bilmeyen tek avalağa raslamış olamazdım ,değil mi ?

"Adımı bilmiyor musun cidden ?" diyip ilk defa kasiyere baktığımda afallayarak kaldım.Siyah saç, uzun boy, güzel elmacık kemikli bir yüz, kehlibar rengi gözler ve yapılı bir vücut. Kasiyer başını sallarken,"Aslında biliyor musun adımı bilmemen önemli bir şey değil, newyork'da staj yapmaya ne dersin ?" dedim kasaya yaslanıp. Kasiyer kala kaldı."Efendim ?" diyebildi sadece.O anda fazla ileri gittiğimi fark ettim ve,"Adım magnus bane." diyip parayı bıraktım ve bir masaya yerleştim.

Genelde masaya oturmaz kahfemi alıp çıkar giderdim.Tabii şuan farklıydı.Aylardır aradığım adamı bulmuştum.Kasiyer omuz silkip adımı kahfenin üstüne yazıp işine koyuldu.Onu göz ucuyla izliyordum.Kahfemi garson bir kız getirirken onu hızlıca durdurdum."Hayır hayır, kahfemi sen verme." kızı kolunan tutup başını kasiyere doğru çevirdim."Şu yakışıklıyı görüyor musun ?Elinde tuttuğun o şeyi bu yakışıklı verecek." diyip kasiyeri gösterdim. Kızıl saçlı kız irkildi."Alec'den mi bahsediyorsunuz ?" dedi kız.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 10, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

|MALEC| Unlit starHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin