öncelikle bu kitaba başlamadan önce bildiğiniz bazı gerçekleri görmezden gelmenizi istiyorum. üzerinde çok düşündüğüm bir kurgu bu ve bazı şeyler bildiğiniz gibi olmayacak. mesela bu kitapta zeus ve posedion kardeş değiller.
normalde posedion ve athena atinapolis'in hakimiyetini almak için yarışıyorlar ama bu kitapta zeus ve posedion olimpos'un hakimiyetini almak için yarışacaklar.
umarım kitabı sevdirebilirim. keyifli okumalar.
----
Jungkook insan kılığında ölümlülerin arasında gezerken oldukça gergindi.
Hayır, gerginliği ölümlülerin arasında olduğundan değildi. Buna zaten alışmıştı ve onun için dua eden bu insanları seviyordu. Gerginliği, birkaç saat önce Zeus'un babasının -Kronos'un- yaptığı konuşma yüzündendi.
Jungkook Kronos'u severdi. Çünkü oğlu Jimin'in aksine daha merhametliydi. Yıllardır Olimpos'u yönetiyordu ve şu ana kadar hiç kimsenin hakkını yediğine yada bir karmaşıklık yarattığına şahit olmamıştı Jungkook. Olimpos'ta hep mükemmel bir düzen içerisinde yaşamışlardı.
Ve Kronos birkaç saat önce, Olimpos'un başından çekileceğini, yerini alması için Tanrılardan birini seçeceğini söylemişti.
Kronos bunu söyledikten sonra uzun bir süre sessizlik oluşmuştu. Olimpos'u yönetmek her Tanrının istediği bir şeydi fakat kimse o an sesini çıkaramamıştı. Olimpos'u yönetmek kolay değildi çünkü. Her Tanrıyı takip etmek, yaptıkları yanlış şeyler için cezalarını yazmak, tartışmaları engellemek ve aynı zamanda dünyayı kontrol etmek hiç kolay değildi. Bu yüzden diğerleri düşünmek için zaman isterken, sadece iki kişi bunu istediğini belirtmişti.
Jungkook ve Jimin.
Tanrılar arasında en önemlileri ve tehlikelileri onlardı. Jimin ve Jungkook pek iyi anlaşmazlardı. Kavga etmezlerdi fakat bir araya geldiklerinde ortamdaki gerginlik rahatça hissedilirdi. Onlar daha çok birbirlerine laf sokarlar yada birbirlerini küçümserlerdi.
Kronos'un oğlu Jimin, gökyüzü ve şimşek tanrısıydı. İnsanlar onu pek sevmezdi çünkü Jimin sinirli veya morali bozuk olduğunu zamanlarda yağmur yağdırıyor, üst üste şimşekler çaktırıyordu. Bu da insanların işini engelliyordu tabi.
Kendini diğerlerine göre oldukça üstün gören tanrıydı Jimin. Övülmeyi, şımartılmayı, ilginin üzerinde olmasını severdi. Ayrıca oldukça hırslıydı da. Herhangi konuda, bir tanrının ondan daha iyi olduğunu görünce çılgına dönerdi. Sürekli o konuşulmalı, sürekli o en iyisi olmalıydı Jimin'e göre.
Jimin ayrıca Olimpos'un en çapkını olarak bilinirdi. İnsan veya tanrı fark etmiyordu onun için. Gözüne kestirdiğini elde etmek için peşinden koşar, sıkılınca diğerlerine yönelirdi. Bazılarıyla evlenecek gibi ilerlemişti fakat en sonunda onları aldatarak eğlencesine devam etmişti.
Ona aşık olan bir sürü tanrı ve tanrıça vardı.
Posedion'un oğlu Jungkook ise, deniz ve deprem tanrısıydı. Jimin'in aksine insanlar onu oldukça severlerdi. İnsanlar çoğunlukla balıkçılıkla ilgilendikleri için, denizlerin tanrısı Jungkook'a şükür edip, onun için dua ederlerdi.
Jungkook, Olimpos'u çok iyi yönetebileceğini düşünüyordu. Aslında Kronos da dahil herkes böyle düşünüyordu. Jungkook merhametli ve düzene önem veren biriydi. Suç işleyen kişi ailesinden dahi olsa cezalandırılmasını isterdi. Jungkook Kronos'tan çok şey öğrenmişti ve eğer olur da Olimpos'un başına geçerse çok iyi işler başaracağını düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olimpos | Jikook
Teen FictionDeniz tanrısı Posedion ve gökyüzü tanrısı Zeus'un dillere destan aşk hikayesi.