I.Bölüm

3.6K 66 9
                                    

"Çukurova...Ailemsin,toprağım,
çocukluğum.Dünüm,bugünum,
yarınım.Sıcacık gülüşlerim,tertemiz duygularım ama en çokta beni kor ateşlere,dipsiz kuyulara iten hasretimsin çukurova. Tekrar mı görecektim seni,tekrar mı yüz sürecektim toprağına.Hiç değişmemişsin.Kokun yeniden can verdi şu aciz,yorgun,yaşlı bedenime ama ruhum..Ruhum yeniden iyileşir mi seninle? Yirmi yıl geçti,tam yirmi yıl! Yirmi yıl sonra tekrar atar mı kalbim sende?"
Çetin yavaşlayarak arabayı durdurunca Fekeli yavaşça arabanın camını indirdi. Hüzünlü gözlerle konağı incelerken balkonda bir anda Hünkar belirdi. Balkonun kenarına koyulmuş saksılardaki güllere bakarak yavaş yavaş yürüyordu.
Flashback
Azize:Duydun mu beni ?
Hünkar elindeki fincanı huzursuzca ortadaki ahşap sehpanın üzerine bıraktı:Duydum anne duydum !
Azize:O Yamanların geliniyse sen de öylesin! Üstelik koskoca Celal Koçoğlu'nun da kızısın bu yaptıkları düpedüz edepsizlik canım! Eltin de ols-
Hünkar derin bir nefes alarak ayağa kalktı. Annesi arkada öğüt vermeye devam ederken balkonun duvarına yaslanıp gözlerini ilerideki boydan boya uzanan arazilere dikti. Esen rüzgar elbisesinin eteklerini ve saçlarını savuruyordu. Adana sıcağı yerini akşam üstü esen o tatlı melteme bırakmıştı. Konağın demir bahçe kapısının önünde Ali Rahmet arabasının kontağını kapatmış bir süredir konağı izliyordu arabanın camını yavaşça indirip etrafa bakınırken balkondaki Hünkar'ı fark etti. Derin derin nefes alırken Hünkar'ın bakışları arabaya yönelince arabanın camını yavaş yavaş kapatmaya başladı. Hünkar'ın meraklı bakışları arabaya yönelince Ali Rahmet kontağı çalıştırıp yavaş yavaş ilerledi.
Hünkar arabanın gidişini izlerken Azize tekrar sordu :Anladın mı ?
Hünkar arkasına dönmüş annesine yaklaşıyordu:Sevgili damadınız dışarıdan bakılınca bu evliliğin içindeki gibi bir adam olmadığından böyle öğüt vermesi kolay oluyor ... Ama o da bu meselede benden yana olmadı yengesinin haklı olduğunu düşünüyor. Bırakalım da istediği gibi düşünsün. Kendini Çukurova'nın beyi sansın bir süre daha! Ağabeyinin onun için planladığı gelecek planlarına bir süre daha kör kalsın! (Başını dikleştirerek)Ama merak etme elbet bir gün görecektir. Ki o zamana kadar da kendimi ezdirecek değilim!
Eline batan diken ile geçmişinden sıyrılan Hünkar derin bir nefes alıp arazilere doğru çevirdi başını.Uçsuz bucaksız arazilere bakarken hafif bir sancı hissetti yüreğinde başını çevirip konağın dışına doğru baktığında kapının önünde duran arabayı fark etti.O an bir sancı daha hissetti daha derinlerinde.Meraklı gözlerle arabanın içine baktı kendini zorlasa da içeridekileri göremedi o sıra da Ali Rahmet Hünkar'ın bakışlarının kendisine döndüğünü gördü.Camın arkasından kırık bir gülümseme ile selamladı hasretini.Çetin'e gidebiliriz diye işaret verdikten sonra bir kez daha baktı balkona "Yakında Yaman Hanım,yakında." diye söylendi kendi kendine.Hünkar arabanın hareket etmesi ile birlikte içeriye doğru yöneldi odaya girmeden bir kez daha baktı az evvel arabanın durduğu yere içinde adını koyamadığı bir his vardı.Odaya girdiğinde Saniyeye seslendi.Saniyenin gelişi ile geçmişinin sisli perdesi kapandı kendi anına olması gereken kadına geri dönmüştü bir şey hissetmiyordu artık sadece merak,merak ediyordu kimdi gelen,neden konağı izliyordu? Saniyenin sesi düşüncelerini böldü.
Saniye: Buyrun hanımım.
Hünkar: Az önce kapının önünde duran arabayı gördünüz mü? Kimmiş,kime gelmiş?
Saniye:Yok hanımım görmedim bütün gün mutfaktaydım ben ama isterseniz Gaffur öğrensin.Koskoca Yamanların konağına sizin istemediğiniz kim girebilir,kimin haddine.
Saniye konuşurken Hünkar'ın kafasında bir fotoğraf belirdi geçmişin sisleri tekrar sardı etrafını.Gençlik yıllarından bir fotoğraftı bu hatırına gelen.Çocukluğunu,gençliğini,kalbini kilitlediği sandık zihninin içinde yavaş yavaş açılıyordu sanki."Bugün ne çok döndüm geçmişe yakamı bırakmıyor hatıralar." diye söylendi kendi kendine.Saniyeye döndü tekrar: "Arabayı tanımıyorsunuz yani anladım.Peşine düşmeyin Şermin'e gelmiştir bitmiyor geleni gideni." diyerek Saniyeyi geçiştirdi ama içinde bir şey vardı biliyordu,tanıyordu bu arabayı.Hisleri onu tanıdık bir yola sokmaya çalışıyordu,unuttum dediği Hünkar'ı bulmasını istiyorlardı sanki.
--
Fekeli şöminenin karşısında oturmuş yanan odunların çıkardığı sesi dinliyordu. Gözlerini bir noktaya sabitlemişti. Adana defterini 20 yıl evvel kapattım dememiş miydi geceden bile karanlık o koğuşta kendi kendine ? Verdiği tüm sözleri bozmak üzere yemin ettiğinin farkına varmıştı Hünkar'ı tekrar görünce. Gözden ırak olan gönülden de ırak olur diye düşünmekle hata etmişti belli ki. Adnan'ın karısı oldu diye içten içe kızmayı bırakalı çok oldu diye düşündü. Kimselere yalan söyleyemeyen, doğru sözden şaşmayan Fekeli'nin kendi kendine söylediği bir başka yalandı bu da 'Unuttum' dediğinde yaptığı gibi...
Bu düşüncelerini Çetin böldü :Ağam...
Fekeli başını Çetin'e çevirince Çetin sözüne devam etti :Dediğin gibi baktırdım bu ihale işine.
Fekeli:Ee bir şeyler öğrenebildin mi peki ?
Çetin:Yamanlar bu ihale için varını yoğunu ortaya döker dediler. Demir Yaman çok istiyormuş bu ortaklık meselesini eğer bunu alırsam yurt dışına ihracat da yaparım diye anlatıyormuş.
Fekeli:İhaleye biz de giriyoruz Çetin.
Çetin:Emrin olur ağam.
Fekeli imalı imalı bakarak:Çetin?
Çetin:Sen rica edersin ağam.
- Yamanların Konağı
Demir salondaki masaya bakıp sonra Hünkar'a dönerek:Maşallah döktürmüşsünüz Hünkar Sultan. Ne için bu hazırlık ?
Hünkar gülümseyerek:İhale ihale diye kaç aydır bu iş için koşturuyorsun. İstedim ki erkenden zaferi kutlayalım.
Demir:Çok güzel olurdu ama benim arkadaşlara sözüm var bu akşam için.
Hünkar:Eh aşk olsun Demir! Bari haber verseydin.
Demir masum bir suratla Hünkar'a yaklaşıp Hünkar'ı yanağından öptü:Bak şu ihaleyi alalım tüm akşam yemeği sözlerini sana vereceğim Hünkar Sultan !
Hünkar Demir'in heyecanla kapıdan çıkışını izledi. Yüzündeki gülümsemeyle koltukta oturan annesine döndü:Ne oldu anneciğim ? Acıktın mı canım? Fadik Saniye'ye söyle acele etmesine gerek yok Demir dışarıda yiyecekmiş bu akşam.
-- Sanayi Odası
Çetin telefonun ahizesini elleriyle kapamış etrafta olup bitenleri telefonun diğer ucundaki Fekeliye rapor ediyordu: Herkes yavaş yavaş gelmeye başladı ağam ama hâlâ Demir Yaman ortalarda yok.
Birkaç adamla birlikte Demir içeriye girdikten sonra başkanın da gelişiyle ihale başladı.
Demir Yaman oturduğu masada kendinden emin bir şekilde fiyat arttıranları bir bir elerken Çetin telefonun diğer ucundaki Fekeli'den gelecek teklifi bekliyordu. Demir Yaman 100 bin ile başlayan ihale rakamını 160 bine çıkarınca son ana kadar direnen iki rakibi de çekilmişlerdi. O anda Ali Rahmet telefonun diğer ucunda bekleyen Çetin'e yeni teklifi söyledi. Çetin bağırarak 200 binlik bir teklifte bulununca Demir'in yüzünde şaşkınlıktan çok merak ve öfke belirdi. Bu zamana kadar istediklerini kolaylıkla elde etmiş bir adamdı tıpkı annesi gibi hırslıydı belki de bu yüzden ihale işini bir türlü bırakamıyordu. Ancak an itibariyle Adnan Yaman'ın dinmek bilmeyen öfke dolu ruhu sanki Demir de can bulmuştu. Gözlerini Çetin'e dikip fiyatı yeniden arttırmak için hazırlanırken Cengaver kolunu çekiştirdi :Sakın ! Delirdin mi Demir bu iş sana kaç paraya patlayacak bırak alsın herif!
Demir:Buraya kadar gelmişim pes mi edeyim Cengaver ?
Cengaver:Hünkar Sultan'a ne diyeceksin ?
Demir yeni bir teklifte bulunmayıp sinirli sinirli toplantı odasını terk edince sanayi odası başkanları arasında birkaç şey fısıldadı. Ardından başkan elindeki kağıtları bir düzene soktuktan sonra Çetin'in bulunduğu masaya baktı:Hayırlı uğurlu olsun !

Zümrüd-ü AnkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin