duslerr_sahnesi annişkoma ithafen doğum günü şeysi 😘
İyi okumalar...
Cemal'in içi içini yedi günlerce. Gözü bir Ömer'de idi bir Şeyma da. Ömer'in gözünden korku Şeyma'nınkinden yaş eksik olmadı. Cemil ilk fırsatta eve kaçarak topu tamamen diğer iki gence atmıştı. İkisi de bunu unutmazdı. Şimdilik ellerinden bir şey gelmiyordu o kadar. Murat, Fato'yu daha yakından görüp tanımanın verdiği mutlulukla Cemal amcasının dürtüklemeleri ile ne kadar rahat olunabilirse o kadar rahattı o evde. Ta ki fırına kadar çıkmaya izin verilene kadar . Cemal, kafasında tartıp biçtiği olayla ilk fırsatta onu da postaladı evinden. Kapının önünde duran dolmuştan da rahatsızdı zaten. Sanki mahalleyi daraltıyor, avlunun duvarını kemiriyor gibi hissettiriyordu. Hele her sabah öten o horoz! Kesinlikle "gel beni kes" diyordu resmen o ötüşler. Aslında her şeye bir bahane buluyordu, Ömer bu defa onu fena yerden vurmuştu. Yapacak bir şeyi yoktu çaresizdi. Netice de evlattı atsan atılmaz satsan satılmazdı. Öyle bir şey olsa önce bawo onu atmaz mıydı?
Sokağa çıkma yasağının gecenin ilerleyen saatlerinden sabah saatlerine dek taşınmasıyla rahat bir soluk aldı Cemal. Aklındakini uygulama zamanı gelmişti nihayet. Şu boktan geçen hafta da her iki çocuğu için ayrı ayrı dertlenmiş, tasasız başına ak kıllar düşmüştü. Ya da o yeni fark etmeye başlamıştı.
İki elini belinde birbirine kenetleyerek yürüdüğü avluda bir anda döndü arkasına " le erebe ben gidiyorum, gelene kadar da bu ikisini salma sokağa!" diye tembihte bulundu.
Mahah, elindeki bulaşıkları tezgah yerine kullanılan beton yüksekliğe bırakıp kafasını dışarı çıkardı mutfaktan.
"Kimi dedin Cemal?"
"Hergeleleri dedim işte! Ömer nefes bile almadan dua etsin hayırlı haberle döneyim diye Mustafa ise ben gelmeden evden çıkmasın dışarıda bizi ne bekliyor bilmiyoruz."
"Koskoca çocuk gitmek isterse nasıl mani olurum?"
"Gerekirse kapıyı kilitle. Bana mı soruyorsun erebe. Yap bir şey işte ben gelene kadar beklesin."
"Sen de gitme o zaman."
" Ben gitmeyeyim de adam kapıya mı dayansın? Şükür gece anons edilmedi yasağın kalktığı. Gece dayanırlardı kapıya."
" Doğru dedin Cemal'im. Hadi hadi çabuk git sen."
" Az önce gitme dedin şimdi de sanki tavuk kışkışlıyorsun."
"Onlar senden önce gelmesinler diye Cemal'im."
Cemal, sakalını sıvazladı. Haklıydı kadın. Kaç gündür o aile ne haldeydi acaba? Kesin düşmüşlerdir yola diye düşündü.
"Haklısın le erebe! Hadi git Şeyma'ya haber ver kapıda beklediğimi de hemen gelsin.""Evine mi götüreceksin?"
"Yok le erebe, şu çakal mıdır it midir nedir onun eve götüreceğim oradan da babasına gidip konuşayım. Buraya gelen olursa bilmezlikten gelin. Sanki kız hiç burada kalmamış gibi."
"Sen merak etme gelen giden bir şey diyen olursa ben ne diyeceğimi çok iyi biliyorum."
Kendine olan güveni Cemal'i gülümsetirken arkasını dönüp odadaki kızın yanına gitti. Ali'ye gideceğini duyan Şeyma o anı bekliyormuşçasına hızla ayaklandı. Fato ve Mahah ile vedalaşıp başına attığı büyükçe şal ile yüzünü örttü tanınmayacak halde dışarı çıktı. Verdi Cemal amcasının ardına. Yüreği boğazında atarken adamın sakin yürümesi bir tarafa dursun ellerini belinden bırakmayışı onu şaşırtıyordu. Hiç mi hiç endişelenmez yakalanacağız korkusu yaşamazdı insan? Göz ucuyla baktığı şu evlerin kapalı kapılarının dökülmüş boyaları neden yenilenme ihtiyacı duyulmamış, briket duvarların arasındaki, daha önce imkansız görünse de yeşerdiği belli olan, kuru otlar neden temizlenmemişti? Boydan boya çöp kokan sokaklar, yasak kalkmasına rağmen neden kapı önleri o birikintilerden arındırılmıyordu? Duvardaki şu yazılar yeni miydi yoksa o mu uzun zamandır uğramamıştı mahalleye?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Cemal 2
Fiction généraleGünler ayların, aylar yılların peşini bırakmadan ardı sıra mevsimleri birbirine bağlamıştı. Yaz geçmiş güz geçmiş köyden kente göç eden Gül Cemal'in ailesi genişlemiş yaş almış mevsim tekrar güze yıl seksenlere dayanmıştı. Biraz sosyolojik biraz eko...