Hayal kırıklığı ile birlikte kantine doğru ilerlemeye başladım. Arkadan birisinin kolumu tutmasıyla birlikte durduruldum. Arkama döndüğüm de Samet'in olduğunu gördüm. Samet, "Nereye gidiyorsun?" diye sordu.
Ona bakıp gülümsedim ve "kantine gidiyordum gelmek ister misin?" diye bir soru yönelttim. Kafasını sallayıp yanımda yürümeye başladı. Sessizce yürümeye başladık ve kantinin kapısına geldiğimiz de "bir şey alacaksan senin yerine ben alabilirim" dedim.
"Yok teşekkürler ben seni burada bekliyor olacağım"
Kafamı sallayarak kantinin içerisine adımımı attım, atmamla birlikte bütün yüzler bana dönmüştü. Sabahtan beri yaptığım hareketi uygulayarak onları umursamayıp sıraya doğru ilerledim. Bir kaç dakika sonra sıra bana geldiğin de kantinci kadına bir tane kaşarlı tost ile yanında su söyledim. Kadın beni hiç bekletmeden dediklerimi yerine getirdi. Elimi uzatıp parayı uzatmaya kalmadan, "Buradan al abla kızın hesabını" diyerek omzumun üstünden bir kol uzandı.
Parayı uzatan çocuğa dönüp tek kaşım havalandırırken bakmaya başladım. Benim üstüme doğru uzanmaya başlamıştı. Ben gerilerken o ise benim yaptığım harekete zıt olarak yaklaşıyordu. "Ne yapıyorsun? Biraz uzaklaşır mısın?" diye bir soru yönelttiğim de bana gülümseyip tezgaha doğru uzandı ve bir eline tostu diğer eline de suyu alıp geri çekildi.
"Bunlar senin siparişin olmalı?"
Elinde ki tost ile suyu sallayıp bana bakıp göz kırptı. Ben daha ne olduğunu anlayamadan çocuğun kolunu birisi tutup çekti. Elindekileri de tek eline alıp boşta kalan eliyle beni çekiştirdi.
Kolumu çekiştiren kişiye baktığım da ise Samet'in olduğunu gördüm. Bir yandan ona garip sayılabilecek bakışlar atarken diğer yandan hızına yetişmeye çalışıyordum. Yine ne yanlış yapmıştım diye düşünürken beni sınıfa doğru götürüp kapıyı sert sayılabilecek derecede kapattı.
Kapının sert kapanmasıyla çıkan ses ile biraz ürksem de belli etmeden kendimi toparladım ve ona bakmaya başladım. O ise hemen benim sırama doğru ilerleyip su ile tostu üstüne bıraktı.
"Ne olduğunu anlatacak mısın Samet?" sorduğum soruyla kafasını bana çevirirdi ve aynı hızda kafasını tekrardan ters tarafa döndürdü. Sınıfa göz gezdirdiğim de ise bir çok kişinin bizi izlediğini gördüm.
Samet'in yanına doğru ilerleyip sakince kolunu tuttum ve bana dönmesini sağladım. "Ne oldu?"
Bana bakıp dudak büzdü. Ben daha cevabımı alamadan sınıfa Sinem ile Pınar girdi. Samet de olan gözlerimi çekip onlara bakmaya başladığım da ikisinin de suratı beş karıştı.
"Ne oluyor ya?" diyerek sesimi yükselttim. Sinem ile Pınar yan yana yürüyerek yanıma kadar yaklaştılar. Sinem, "Hiçbir şeyden haberi yok değil mi?" diyerek Samet'e baktı. Kaşlarımı çatıp, "Neyden haberim yok acaba?" dedim.
"Hem siz ne zaman barıştınız da beraber yürüyor oldunuz?" sorduğum soruyla hepsinin kafası bana dönünce, sorduğum sorunun saçmalığını anlayıp sırama oturdum.
Sinen tam bir şey söylemek için harekette bulunduğun da Çiğdem yani Edebiyat öğretmeni içeriye girdi ve konuşmamızı yarım bölerek derse başladı.
***
Okul zili çaldığın da herkes gitmek için hazırlanmaya başladı. Sıranın üstünde ki kitaplarıma, defterlerime hiç dokunmadan sınıf kapısının önüne doğru seri adımlarla ilerledim.
Pınar ile Samet bana yandan bakışlar atarken, Sinem çantayı tek koluna aldı ve bana doğru yürüdü. Bana bir süre baktıktan sonra yanımdan geçerek sınıftan çıktı. Onun ardından bende çıktığımda Sinem ile sabah ki çocuğun tokalaştığını gördüm. Sinem başka arkadaşı olmadığından bahsetmişti fakat şimdi o sabahki çocuk ile okuldan çıkmışlardı bile...
Anlamaz gözlerle onlara bakarken omzuma değen elle yerimden sıçradım. Elin sahibine baktığımda ise Samet'in olduğunu görmemle rahat bir nefes verdim. Bu okuldan oldukça kuşkulanmaya başlamıştım.
Kantinde gördüğüm çocuk yüzünden Samet'in yaptığı hareketlerden sonra, Sinem'in gidip o çocukla konuşması garibime gitmişti.
Samet'e sert bir biçimde bakmaya başladığım da Pınar, "Hadi gedelim" dedi ve önden ilerledi. Samet ise bunu değerlendirerek onun arkasından gitti. Ben de bir adım bile atmamış Samet ile Pınar'ın gidişini izliyordum. Benden bir şey sakladıkları gayet açıktı fakat söylememekte ısrarcı gibilerdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZININ PEŞİNDE
VampireBabasından kaçan Feza ile annesinin yaşadığı olayları anlatan bir hikayedir. Sorkun Kasabasına gelen Feza, kasaba da bir tuhaflık olduğunu sezer. 'Güneş girmeyen' olarak da bilinen bu kasaba, Feza için iyi bir yer mi yoksa kötü bir yer mi bilinmez. ...