Her zaman olduğu gibi yataktan yine ilk ben kalkmıştım. Elimi, yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Aynanın karşısına geçip kendime baktım. Omuzlarımın altına gelen siyah saçlarım, kocaman çökmüş gözlerim esmer tenim, kalın dudaklarım, orta boyum... Ben güzel miydim? Yağız beni sever miydi? Onun gözleri çok güzeldi. O güzel gözleriyle bana bakar mıydı? Çok güzel bir kız değildim. Zeyno gibi sarı saçlı, mavi gözlü değilim. Zeyno'nun gözleri gerçekten çok güzeldi, dalgalı saçlarıda... Benden kısa boyu vardı ama güzel bir kızdı. Sıla zaten omuzlarına gelen düz siyah saçları, ay gibi beyaz teniyle bütün güzelliğini konuşturuyordu. Onların yanında kendimi güzel hissedemiyordum.
Dolaptan siyah tişörtümü, alttan siyah kargo pantolonumu giyip, tişörtümü içine soktum. Siyah şapkamı da alıp başıma geçirdim. Çantamı alıp okula doğru yürümeye başladım.
Sınıfa girdiğim de Volkan, Onur, Kerem, Tuğçe, ve okulun başından beri sevemediğim Eylül vardı. Aslında kızla bi sorunum yoktu ama erkek meraklısı bir kızdı. Hareketleri hoşuma gitmiyordu. Sınıfa girdikten beş dakika sonra zil çaldı. Dersimiz edebiyattı.
öğlen zili çaldığında Zeyno ve Sılayla birlikte kantine indik tostlarımızı sipariş verdikten sonra bi masaya geçip oturduk.
"Kızlar Onur sizce de çok yakışıklı değil mi?"
dedi Zeyno. Anlaşılan Onur'dan hoşlanmıştı. Ama yakışıyorlardı. Onur da sarı saçlı, ela gözlüydü. Yakışıklıydı.
"Evet, yakışıyorsunuz"
dedim. Sıla da bana katılarak
"bence de yakışıyorsunuz"
dedi. Tostlarımız geldiğinde yemeye başladık.
"Volkan da çok yakışıklı değil mi yaa"
dedi Sıla. Zeyno"Evet yakışıklı gerçekten"
dedi Zeyno. 'evet' dedim bende sessizce. Görünüşe göre herkes birinden hoşlanıyo. Bende kızlara Yağızdan bahsettim. Gitar kursuna geldiğini, bi kutlama olduğunu, iki kişi seçileceğini falan her şeyi anlattım. Kızlar ilkte bi şaşırdılar ama sonra yakışıklı olduğunu ama sevgili işleriyle uğraşan bi tip gibi durmadığını söylediler. Ama ben öyle düşünmüyorum. Neden birini sevemesin. Onun da bi kalbi yok mu?
Zil çaldığında dersler bi türlü geçmek bilmedi. Çıkış zili çaldığında okuldan çıkıp dışarıya doğru yürümeye başladım. Her gün yurda çıkmaktan sıkılmıştım. Ara sokaklardan geçerek çarşıya varacaktım, yürümeye başladım.
Etrafta sigara içen çocuklar vardı. İlerledim biraz yürüdükten sonra tam o an kalbim durmuş gibi hissettim. Yağız ordaydı, ordaydı ama Eylül'ün dudaklarına yapışmış bi şekilde. Onu öpüyordu.
Yağız, Eylül'ü öpüyordu,
Yağız, Eylül'ü öpüyordu.
Kafamdan aşağı kaynar sular dökülüyormuş gibi hissettim. Başım dönüyordu, kendimi hiç olmadığım kadar berbat hissediyordum. Yağız, benim hayallerimi süsleyen çocuk... Neden hep böyle oluyordu? Neden sürekli sevdiğim kişi tarafından hayal kırıklığına uğruyordum. Neden, neden, neden... Beni fark edince kafasını kaldırdı tam bi şey söyleyecek gibi oldu ama sustu. Öylece baktı.Arkamı dönüp hızlı adımlarla koşmaya başladım. Bir yandan ağlıyordum, bir yandan koşuyordum.
Yurda geldiğimde kulaklıklarımı takıp yatağıma gömüldüm. Aptaldım, hem de çok aptaldım. Neden hemen kapılmıştım ki ona, neden bu kadar çok büyütmüştüm onu gözümde. Kızlar daha bugün söylemişlerdi öyle bi tip olmadığını ama ben aptal gibi kendimi kandırmışım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlasana
Teen FictionDeniz içine kapanık bi kız 11.sınıfta okulun ilk günü yağız'ı görür ve ondan hoşlanır. Bi gün deniz gitar kursundayken yağız'ı görür ve düzenli olarak kursa gider ve deniz yağız'a gerçekten aşık olur ama yağız'ı hiç tanımıyordu yağız'a güvenerek hay...