4

3.5K 301 311
                                    

Sabah geç uyanmıştım. Çünkü bugün Cumartesi'ydi.

Aslında en sevdiğim günlerden biridir diyebilirim. Genelde evi temizler, temizler ve tekrar temizlerim.

Bu benim için "doğanın değişmeyen kanunu" gibi bir şeydi. Çünkü Cumartesi günleri ne olursa olsun temizlik yapardım. Bugün de güne o mod ile başlamak için debelenip bozduğum yatağı toplayarak lavaboya girdim.

Lavaboda ki işlerimi hallettikten sonra, mutfağa geçerek bir şeyler atıştırdım ve temizliğe başladım.

~

Biraz mola vermeye karar verdiğim an bir şey fark ettim.

Önlüğüm yoktu ve dahası kullandığım eldivenler de ortada yoktu. Bir yerde unutamazdım çünkü en çok kullandığım eşyalardandı, ikisi de.

Biraz onları aramaya karar verdim. Koymuş olabileceğim her yere bakmıştım fakat yoktu. Önlükten ziyade, eldivenler benim için çok daha önemliydi. Çünkü annemden bana kalan tek şeydi onlar.

İşimi bitirir bitirmez hastaneye doğru yol aldım.

Artık hastaneye nasıl bir hışımla girdiysem, önüme çıkan ilk kişiye tosladım. Acıyla kafamı tutarak, karşımda ki kişiye gözlerimi diktim. Bu Zeke'ydi. Zorla gülümseyerek elimden tuttu ve kalkmamda yardımcı oldu.

"Bugün izinliydin, yanlış hatırlamıyorsam."

Bilerek bunu sorması sıkılmış olan canımı daha çok sıkıyordu.

"Bildiğin hâlde niye soruyorsun? Kimse lanet bir akıl hastanesine izinli olduğu gün sebepsiz gelmez."

Zeke güldü. Muzipçe.

"Ne için geldin?"

"Sana hesap verecek değilim."

Diyerek odama doğru ilerledim. Bağırış sesleri geliyordu ancak benim eşyalarımı alıp bu hastaneden çıkmam şarttı. Ne de olsa izin günümdü.

"Hey! Levi!"

Bana doğru gelen Hanji'yi görünce rahatladım.

"Eldivenlerini ve önlüğünü almak için geldin değil mi?"

Evet anlamında kafamı salladım. O ise ensesini kaşıyarak sahte bir gülümseme bırakıverdi ortaya.

"Eehh.. Levi biz onları Eren'e kaptırdık, sanırım..

Eren seni takip etmiş, evine girmiş."

Beynimden vurulmuşa dönmüştüm.

Bir deli tarafından takip ediliyordum ve bu korkutucuydu. Fakat onun amacının farklı bir şey olmadığını biliyordum. O sadece eğlenmek istiyordu.

"Ben, Eren ile konuşurum."

Hanji tamam anlamında kafasını salladı. Omzuma vurarak kendi odasına doğru yol aldı.

Ben de Eren'nin hücresinin önüne geldim. Kapıyı tıklayarak içeri girdim.
Camın önünde durmuş dışarıyı izliyordu.

"Hoş geldin, doktor."

Kapıyı kapatarak, beklemeye başladım. Eldiven Eren'nin ellerindeydi. Ona şu an bağırmak ve hesap sormak istiyordum. Çünkü onlar benim için çok değerliydi. Buna tahammül edemezdim.

"Eren, sorun nedir? Neden beni takip ettin?"

Eren'nin saçları yüzünü kapatıyordu. Nasıl bir yüz ifadesi olduğu hakkında tek bir fikrim bile yoktu.

"Ah, doktor!"

Sebepsiz yere gülmeye başlamıştı. Fakat gerçekten normal bir akıl hastası değildi. Gerçi akıl hastaları, normal insanların tabirinde zaten anormaldi.

Yanına giderek, ona doğru eğildim.

"Eren? Komik olan nedir?"

Tekrar gülmeye devam ederken saçlarını çekiştirdi.

"K-komik olan sizsiniz doktor! Şu an ki surat ifadenizi görmeniz g-gerekiyordu!"

Surat ifademde bir şey yoktu. Eren.. Büyük ihtimalle, şu an kısa bir nöbet geçiriyordu.

Onun yanına gittim ve elini tuttum.

"Eren.."

Eren elimi tutarak bana sarıldı, tekrar.

"Kurtar beni, doktor."

Umutsuz Vaka | Ereri ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin