Vera
Sabah gözlerimi araladığımda fark ettiğim ilk şey yatağımda değil de salonda yatıyor oluşumdu. Çok net hatırlıyordum oysaki. Gece Ankara'ya gelir gelmez duş alıp yatmıştım. Hatta ablam ertesi gün işe gideceği için ona kıyafet seçip kendimi çuval gibi yatağa attığımı hatırlıyorum. Ama gerisi boşluktu sanki.
Aklıma gelen gerçekle gerildim. Yine uykumda yürümeye başlamıştım. İşin ilginç tarafı Bahçelievler'deki apartman dairesinden buraya taşındığımızdan beri üç veya dört kere bu olay başıma gelmişti ve ben dört katlı evin ikinci katından aşağı neredeyse otuz basamak merdiven inip kendimi yaralamadan salondaki koltukta uyuyordum.
Sebebi ise tartışmasız stresti. Küçükken ne zaman okulda kavga etsem, istediğim notu alamasam, ablam ne zaman nöbet geçirse... Birkaç gün boyunca bu şekilde yürüyordum. Bu eve ilk taşındığımızda üniversite tercih sonuçlarımı bekliyordum. Kaygı seviyem tavan yapmıştı ve ben yine yürümeye başlamıştım.
Yeni taşındığım bir evde bile sağa sola çarpmadan yürümem aile üyelerimi şoka sokmuştu. Sabah uyandığımda herkesin salonda bir yerde yattığını fark etmiştim. Başıma bir şey gelecek korkusuyla herkes bir yerde uyumuştu o gece.
Şimdi fark ettiklerini bile sanmıyordum. Gece herkes yol yorgunluğuyla uyumuştu sonuçta.Annem iki gün daha izinliydi ve uyumak en iyi yoldu onun için. Sonuçta iki gün boyunca tatil dönüşü dağınıklığı ile uğraşacaktı.
Tatil dönüşü...
Gidelim diye o kadar hayal kurduk. Ben hayatıma dair en uç noktalara orada çıktım ve şimdi ise evdeyiz. Nasıl başladı nasıl bitti?
Aklım bulanmıştı yine. Uyanır uyanmaz bu kadar şeyi düşünmenin yanında bir de zihnimde beliren yeşil gözler yattığım koltuğa sığınma hissimi saklandığı yerden çıkardı.
Altıncı gündü bugün ve hala beni aramamıştı. Kursağımda biriken ağırlığı tarif edecek kelimem yoktu. Az zaman geçirmemize rağmen ben nasıl böyle tutulmuştum? Kapılmamak için verdiğim mücadelem beni yarı yolda bırakmamıştı aslında. İkimizde sadece kendimizi kandırmıştık.
Onun hakkında kötü şeyler düşünmek istemiyordum. Çünkü samimiyetinden şüphe etmiyordum. Ama neden aramadığı sorusu aklıma düşer düşmez negatif fikirler etrafımı sarıyordu.
Yaz aşkı yazda kaldı, Vera. İstediğin bu değil miydi?
İç sesim canımı daha da sıkarken düşünmeye devam ettim. İstediğim 'sorgulamadan' anı yaşamaktı. Nereden bilebilirdim ki beni aramak istemediğinde bu kadar üzüleceğimi. Ona veda etmeden döneceğimi bilsem tamamen tanırdım onu.
Her şeyiyle...
Bu yazın kalbimde böylesine bir delik açması ilginçti aslında. Ben Onur'la sorun yaşarım diye düşünürken tam tersi olmuştu. Kendi hayatıma yeni bir heyecanı ben sokmuştum. Üzülmemin sebebi bendim.
Onur zararsız kaldı, Vera. Ama Yabancı şu an aklını ele geçirmiş durumda.
Kızamadım iç sesime. Haklıydı. Yabancı aklımı, kalbimi, mantığımı ele geçirmişti. Peki. Ne yapmıştı da ben böyle olmuştum. İlk konuşmamız felaketten ibaretti. Bana o aptal cümleyi kurmuştu. Sonra kendini affettirmek için çabalamış ve benim teklifimi geri çevirmemişti.
O an aklıma gelince tokalaştığımız andaki gibi çarptı kalbim. Yumuşak ve sıcak elini yeniden elimde hissettim. Yüzümdeki buruk tebessümle koltuktan kalktım ve üzerimdeki pikeye göz devirdim. Bir de şu gariplikten vaz geçsem iyi olacaktı. Yürümem yetmiyormuş gibi bir de yatarken kendime yer yapıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİHABER
Teen FictionAilesiyle çıktığı basit bir tatilin Vera için hayatının dönüm noktası olacağını kim bilebilirdi ki? Küçük bir kalp çarpıntısı ve beraberinde gelen tesadüfler... Yarım bıraktığı hikayeyi kendi şehrinde tamamlayan Vera, şansa inanmanın büyüsünü yaşaya...