Vatan demek

203 28 2
                                    

Çakalların gücü kurtlar ayağa kalkana kadardır.
*****
Korku içinde yaşamak kulağa korkunç gelir. Ezra saatlerdir yüreğine kor gibi yerleşen ağrıya bir anlam vermeye çalışıyordu. Bu ağrıyı en son babasının şehadet haberini aldığı gün hissetmişti.

"Kötü bir şey oldu," diye fısıldadı. Gökhan Yüzbaşının zor durumda olduğunu hissetmişti.

"Kızım." Ferda yıllar sonra zamanında duymak istediği kelimeyi babasından duymuştu ama bu kelimenin canını bu kadar yakacağını düşünmemişti. Öfkeyle harmanlanmış gökyüzü misali mavi gözleri, koyu mavi gözleri  delip geçmek ister gibi bakıyordu.

"Kızım mı biliyor musunuz Kenan Bey, bu kutsal kelime sizin ağzınıza hiç yakışmadı. Ne kızından bahsediyorsun sen insan hiç kızını bile bile cehenneme atar mı?" Sesi öfkeyle harmanlanmıştı. Yıllardır içinde biriktiği öfkeyi kusuyordu. Gün hesap sorma günüydü. Genç kadın yıllardır içinde biriktiği öfkeyi kusuyordu.

"Sen attın. Karnımda çocuğum ile cehennem ateşine attın. Buna rağmen babamdır dedim, kurtun kucağına atan senin, beni kurtarmasını bekledim. Korku içinde yaşamak çok korkunç bir şey. Ben tam sekiz yıl boyunca gecem gündüzüm korku içinde geçti. Kendim için değil, kızım için korktum. Düşünsene bana dünyayı dar eden o psikopat, kızıma neler yapardı, yaptı da?" Sesi gittikçe içine kaçıyordu. O günler gözlerinin önüne geliyordu.

"Doktor." Ayla Yüzbaşının sesi hastanenin duvarlarına çarptı. Ayla Yüzbaşının üniforması, elleri ve yüzü kanlar içindeydi.
Gökhan Yüzbaşı bomba yüklü aracı üsten uzaklaştırmayı başarsa da patlamadan araçtan atlasa da yara almadan kurtulamamıştı. Araçtan fırlayan cam parçaları karnına saplanmıştı. Kayalıklardan yuvarlanan Gökhan Yüzbaşının yüzü yaralar içindeydi.

"Ayla ne oldu?" Handan Hemşire endişe ile yanlarına geldi. Sedyede Gökhan Yüzbaşını görünce kalbi korkuyla çarptı. Anne ve babası öldükten sonra elinden tutan adam perişan halde sedyede yatıyordu.

"Gökhan ağabey." Sesi korkuyla harmanlanmıştı. Endişeyle harmanlanmış ela gözleri Ayla Yüzbaşının açık kahverengi gözlerini buldu.

"Ne oldu?" Ayla Yüzbaşı dünya ile bağlantısını kopartmış gibiydi. Gökçe Astsubay hâlâ giden sedyenin arkasından bakıyordu. Tim darmadağın olmuştu bir anda.

Hatice Hanım nefes almakta zorlanıyordu. Elini sıkışan kalbine koydu. Gökhan'ı, kendisi doğmasa da onu büyüten kendisiydi. Anne ve baba  olmak için kan bağına gerek yoktu.
Fulya, Ceylan'ın elinden tuttu.

"İçimde kopan fırtına var. Önüne geleni peşinde sürükleyen hortumun içinde kalmış gibiyim. Hissediyorum kötü bir şey oldu ama ne olduğunu tam olarak bilmiyorum." Fulya'nın sesi çaresizlikle harmanlanmıştı. O da hissetmişti nasıl hissetmesin henüz bilmeseler  de Gökhan ve Fulya kardeştiler. Fulya'nın annesi Nur Hanım doğumda kaybettiğini sandığı oğluydu Gökhan Yüzbaşı.

"Fulya rengin gittikçe soluyor lütfen derin nefes alıp ver. İlacının bittiğini söylemiştin krize girersen durumun kötüleşebilir." Ceylan'ın sesi korkuyla harmanlanmıştı. Fulya, Ceylan'ın sesini duymuyordu.

"Annem ya da babama mı bir şey oldu acaba?" Aklına gelen kötü ihtimaller ile kalbindeki ağrı gittikçe artıyordu. Fulya'nın kalbinde ritim bozukluğu vardı. İleri derece ritim bozukluğu olduğu için ani duygulardan uzak durması gerekiyordu. Kullandığı ilaçlar sayesinde iyi olsa da şu an ilaçları yoktu. Ani korku yüzünden kriz geçirmek üzereydi.

Handan kimseden bir şey öğrenemeyeceğini anlayınca ameliyathaneye koştu. Elini  kapıya gösterdi kapı açıldı. Ameliyathanenin camından ameliyatı izledi. Doktorlar canla başla Gökhan Yüzbaşını hayatta tutmaya çalışıyordu. Handan Hemşire endişe ile ameliyatı izliyordu.

Vatan SağolsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin