(Taehyung)
Ne kadar sürdüğünü bilmediğim uykumdan uyandım. Hava kararmaya başlamıştı. Başımı aşağı eğip hala göğsümde uyuyan sevgilim büzüşmüş Bacaklarını kendine çekmiş aynı zamanda da bana sıkıca sarılıyordu.
Serumuna baktığımda bitmek üzere olduğunu fark ettim. Tek kolumun üzerine doğrularak güzel yüzünü incelemek istedim. Eğilip gözlerini öptüm, elmacık kemiklerini, çenesini en sonunda ise beni bağımlısı yapan dudaklarını.
Dudaklarımı ayırıp biraz uzaklaştığım zaman uzun ve kıvrımlı kirpikleri titreyerek açıldı. Gözleri mayışık ve yorgun duruyordu.
"Tae~"
"Shhh kendini yorma sevgilim."
"Seni bırakmak istemiyorum."
"Öyle bir şey olmayacak şimdi sadece dinlen. Gözlerini kapat ve uyu. "
"Tamam."
Dakikaların ardından düzenli nefes almasından tekrar uykuya daldığını anladım. Dudaklarına ufak bir öpücükle yerimden doğruldum.
Kapının çalmasıyla irkildim.
"Geeel"
Kapının açılmasıyla karşımda 6 tane ne diyeceğimi bilemediğim abilerim ve kardeşim girdi. Kapının önünde resmen tek sıra haline Suga hyungun önderliğinde dizildiler.
"Evet ne demeniz gerekiyordu."
"Ö~zür~ di~le~riz~"
"Kesin şöyle bebek gibi konuşmayı çok tuhaf duruyorsunuz."
"Aman özür dilemeye gelmiyorsun."
"Evet gelemiyorum. Tamam size sinirim geçti oldu, tamam mıyız? Hadi gidin artık, bu gece yokum beni beklemeyin."
"Neden hyung yoksa-"
"Kes sesini ergen maknae. Sizin gereksiz şakanız yüzünden hastalandı. "
" Olamaz noonam hastalanmış hyung ben de seninle geliyorum onu iyileştirmeliyiz."
"Jungkook defol."
"Hyung nolur! "
"Güle güle."
Başta Jungkook olmak üzere hepsini arkalarından itip çıkardım. Zaten onlara fazla kızgın kalamayacağımı da biliyordum. Eşyalarımı toplayıp maskemi yüzüme taktım, kimliğimin belli olmaması için iyice kamufle oldum.
Ben hazırlanırken bitmiş olan serumu canını acıtmadan yavaşça çıkardım. Mira'nın da hazır olmasını sağlandıktan sonra kucağıma alıp şirketin otoparkına götürdüm. Koridordan geçerken tüm çalışanlar hayretle ve şaşkınlıkla bana bakıyordu ancak umursamadım sonuçta üst mertebeden onayım var yani.
Arabamın arka koltuğuna yatırıp kendimde arabaya yerleştim ve Mira'nın evine doğru yol aldım. Evine vardığımda Mira'nın çantasından ev anahtarını alıp önden kapıyı açtım. Yine ve yeniden kucağıma alıp odası olduğunu düşündüğüm yere taşıdım. Kucağıma alıp taşımak sevgilimle ilgili elde ettiğim başka bağımlılık olmuştu.
Yatağına bıraktığımda gözüme minicik çocuk gibi gelmişti, masum, sevimli... Üzerine örtüyü çekip odadan çıktım. Mutfakta ne var ne yok şöyle bir bakıp yapabileceğim en basit yemeği hazırlamak için kolları sıvadım.
.
.
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü ๛ KTH
Fanfiction" Biri sana uçabilmek için kanatlarını nasıl kullanacağını öğretir. Uçmaya onunla devam edersin. Ama sonra etrafına bir bakarsın ki kanatlarını senden koparıp gitmiş. İşte o zaman sen hızla yere çakılırsın, ve kendini düşmekten kurtaramazsın. " Başl...