Regulus,
Belki de mektubuma başlarken sevgili Regulus demeliyim çünkü artık sana duyduğum öfke o kadar da güçlü değil. Sana kızgın mıyım? Kısmen öyleyim hatta buna sitem bile denebilir ama öte yandan senin için üzülüyorum da. Hem de çok üzülüyorum. Benim küçük, saf, sersem kardeşim!
Annemin bir iyilik meleği ve dünyanın en iyi annesi olduğunu düşündüğünü biliyorum ama sen bal gibi de yanılıyordun. O öldü, sen de öldün ama annem hiç değişmedi. Her gün tablosundan bağırıp, bize varlığını hatırlatıyor. Böyle biri sahiden iyi olabilir mi dersin? Bence kesinlikle olamaz. Onun bir kalbi yok ve fazlasıyla kaba. Onun aksine, sen artık yanımızda yoksun; yokluğun hissediliyor.
Aslında babam da yok ama onun yokluğunu hissetmiyorum ya da yokluğu sebebiyle üzüntü duymuyorum. Onu aklımda ve kalbimde de gömdüğüm için artık ondan sadece nefret ediyorum ve güven bana, o bu nefreti sonuna kadar hak ediyor. Bugüne kadar seni günah keçisi ilan ettiğim için özür dilerim.
Yıllar sonra seni neden anımsadığıma gelecek olursak; kulağa saçma ve imkansız gelecek ama seni sahiden çok özledim. Harry'ye her baktığımda aklıma ve gözümün önüne sen geliyorsun. Tabii vaftiz oğlum bir Ölüm Yiyen değil ama en az senin kadar heyecanlı ve hevesli... Ölüm Yiyen olmak için değil, bir şeylere dahil olmak için.
Onu destekleyip desteklememek arasında kaldım. Bir an önce öğrenmesi gereken her şeyi öğrenip, işinin başına geçmesini ve hepimizi bu zulümden kurtarmasını çok istiyorum ama aynı zamanda ona bir şey olacak diye aklım çıkıyor. O da çocuk, tıpkı senin gibi ama tabii görüşleriniz birbirinizin tam aksi.
Benzerliğinizin yanında bir de kocaman bir farkınız var anlayacağın. O senin gibi sersem bir çocuk değil. Evet, kırıcı olacak belki ama sen bu konuda çığır açtın. Ah, Regulus! Kim bilir ne yapıyordun da yaşına başına bakmadan canına kıydılar! En üzücüsü de cesedini bile teslim etmediler. Böyle bir ölümü, üstelik bu kadar erken, kesinlikle hak etmedin.
Bu evde, kaçmaya çalıştığım bu lanet evde, kısılıp kaldım ve ne var biliyor musun? Eşyalarınızı atıyorum ama seninle geçirdiğim tüm günler, her köşede karşıma çıkıp duruyor. Sanki yeniden küçüldüm de seni kovalıyorum, sanki bana pusu kuruyorsun ve üzerime atlıyorsun. Her yer Sirius-Regulus anılarıyla dolup taşmış ve bu canımı acıtıyor.
Evi sevmediğimi biliyorsun ama çocukluk yıllarında yanımda sen varken evin çilesini çekmek de kolay oluyordu. Şimdi yapayalnız hissediyorum. Böyle hissederek Aylak'a, Harry'ye ve diğer herkese haksızlık ettiğimin de farkındayım ama ben senin eksikliğini onlarla dolduramıyorum. Gözlerim hep seni arıyor.
Çok üzgünüm, seninle kardeşliğin hakkını bir türlü veremedik. Ne sen çabaladın ne de ben. Sadece seni suçlayamam o nedenle. Bu suç ikimizin de. Seninle sadece kovalamaca oynayıp boğuşan çocuklardan öteye gidebilirdik ama olmadı, ikimiz de kardeşlik sınavında sınıfta kaldık. Ne yazık bize!
Şimdi, her ne kadar istesem de seni geri getiremeyeceğimi biliyorum. Aslında imkansız değil ama kara büyüyle uğraşmak insanın başına beladan başka bir şey getirmiyor. Bunun için artık yokluğunu kabullenmek zorundayım. Bir de...
Seninle son kez sarılmamız ne zamandı kim bilir! Gözlerini kapat ve o anı hayal et. Sana söylemek istediğim, söyleyemedikçe de içimi kemiren son bir şey var: hoşça kal, Regulus!..
Sevgiler, son defa vedalaşmak için yıllarca bekleyen ağabeyin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hoşça Kal, Regulus! | Black Brothers (One-Shot)
FanfictionSirius'un Regulus öldükten yıllar sonra kardeşine yazdığı tek mektup. Yayımlanma tarihi: 30.01.2021