3 - En Hafif Acı

6.5K 281 20
                                    

"Bir hafta önce trafik kazası sonucu hayatını kaybeden Haluk Sönmez'in şirketi bugün iflaslarını açıkladı. İflas haberinde sonra ise akıllara kaza mı yoksa ve intihar mı düşüncelerini getirdi."



Henüz bir hafta olmuştu. Sadece bir hafta. Ne şirket boş durmuştu ne de televizyonlar. Her gün yeni bir haber vardı. İlk gün acılı ailesi ve sevenlerine baş sağlığı dilerken ikinci gün içlerindeki canavarı çıkarmışlardı. Aslında canavar demek doğru mu bilmiyorum ama kim daha ikinci günden borçları vardı, ailesi ile sorunları vardı, cinnet getirmişti vs vs vs konuşurdu ki. İnsanlar için sadece bir kişi ölmüştü. Haberi yapılmalıydı tanınan biriydi neticede. Şirkettekiler içinse daha farklı bir yas vardı. İşlerini kaybetmişlerdi. Aslında bunu geneli için söylemek doğru olmazdı. Kimisi gerçekten çok üzülmüştü. Ama çoğunluk için önemli olan işleriydi ha bir de almadıkları tazminatları. Ödenecekti öyle ya da böyle bir şekilde halledilecekti. "Buna izin vermem." Zor da olsa. "Sevgi Hanım durum çok ciddi. Borçların ödenmemesi durumunda dava açılabilir ki bu yüksek bir ihtimal. Ödemeniz gerekenden çok daha fazlasını ödeyebilirsiniz. Lütfen bizi de anlamaya çalışın" Haklılardı çok fazlaydı cidden çok fazla. "Orası benim e -satalım!" "Sen ne saçmalıyorsun asla olmaz" "Satalım gitsin anne. Başka çaremiz mi var ha söylesene. Bu kadar insanın maaşı, bankalara olan borçlar, diğer alacaklılar. Nasıl ödemeyi düşünüyorsun var mı bir planın!" Haklıydım o da biliyordu bunu. Ama istemiyordu. Her şeyi ile kendi ilgilenmişti tek başına. Eşyalarını özenle seçmişti, bahçesine gözü gibi bakmış çiçeklerle donatmıştı. Sevgi Sönmez'in imzasıydı bu ev. Arkadaşları imrenerek bakardı ona. Ailesine, evine,hayatına... Zordu farkındaydım ama olmalıydı. "İnsanlara ne deriz nasıl izah ederiz." Hımm insanlara hesap vermeliydik değil mi. Çünkü onlarla beraber yaşıyorduk bu hayatı evet. "Ne zamandan beri başkalarına hesap veriyoruz anne?!" Sadece baktı. Kızgındı, öfkeliydi. İmzasını atıp öylece çıktı odadan. Suçlayacak birini arıyordu ve bulmuştu.


"Aptalsın sadece aptal. Böyle olmak zorunda mısın ha. Her şey doğru olmak zorunda değil mi senin için. Başka çıkar yolun yok çünkü!" Dinledim sadece dinledim. "Ben yaptım her şeyi. Günlerimi, aylarımı hatta yıllarımı verdim ben o eve. Bu kadar kolaydı ama senin için satalım demek değil mi? Sen hayatın boyunca neye değer verdin ki zaten. Ya da bir şeylere değer vermeyi biliyor musun!" Evet verdim. Size, insanlara herkese çok değer verdim. Ama siz bunu hiç görmediniz diyemedim. Kafamı yerden kaldırmadım bile. Çünkü anlamayacaktı anlamak istemiyordu. Suçlayacak birisi lazımdı ve bulmuştu.


O arabaya binerken ben farklı yöne ilerledim. Çünkü yanında kalsaydım sinirlenecekti. Cevap vermemi isteyecek vermeyince de kızacaktı. Sonunda ise ilaçlarını vermek zorunda kalacaktım. Onu yıpratan o zehirleri ona içirecektim. Gitmedim onunla, gitmemeliydim. "Tek başına dolaşmak hiç eğelenceli değildir söyleyeyim." Konuşmadım, gerek yoktu. Çünkü anlardı beni, konuşmasam bile dinlerdi sessizliğimizi. "biliyorum biliyorum hadi gel gidelim. Sessiz bir Öykü Ece günü yapalım bugün." Her zaman olduğu gibi sağ koluma girmişti. Her zaman olduğu gibi yanımdaydı.


01.02.2020 tarihinde düzenlenmiştir.


Gizemli Ve Tehlikeli (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin