'Hey uyan artık Norman. Gitme vakti geldi. Kolileri taşımama yardım etmelisin yoksa şurada düşüp bayılacağım yahu.'
Yataktan hızlıca kalktım ve tamam diyerek annemi onayladım. Rockport, Maine'ye taşınacaktık. Babamın ölümünden sonra burada daha fazla devam edemezdik. Annem Rockport Maine'nin sahil kenarlarında bulunan bir otel satın almıştı. Oraya gitmek için sabırsızlanıyordum. Etrafa bakınarak, annemin yanına gittim. Kolilerden birini tutup kamyona taşımaya yardım ettim. İçimde biraz hüzün vardı. Anneme olanları unutturmak için elimden gelen her şeyi yapacaktım. Annem gerçekten güçlü bir kadındı. Babamın ölmesinden bir kaç hafta geçmişti, annem hiç yıkılmadı ve hemen yeni ev aramaya başladı. Oteli buldu ve bunun bizim için bir şans olabileceğine inanıyordu.
'Norman neden oyalanıyorsun. Yoksa oteli merak etmiyor musun?'
' Ah anne saçmalıyorsun. Meraktan çatlamak üzereyim.'
'Bu bizim için yeni bir şans Norman.'
' Ve bu şansı en iyi şekilde değerlendireceğiz. ' Gülümsedim, o da gülümsedi. Bir kaç koli daha taşıdım. Sonra ev eşyaları için Görevlilere yardım ettim. Taşınma işini bitirdik ve mavi eski model arabamıza bindim. Annemde bindi, gülüyordu, gözleri parlıyordu. Heyecanlı olduğu her halinden belliydi. İpodumu çıkarıp kulaklığımı taktım. Agnes obel'in riverside şarkısını açtım. Bir yandan onu dinliyor bir yandan da yolu seyrediyordum. Biraz ilerledikten sonra bir körfeze geldik. Deniz çok güzeldi. Yaklaşık on dakika boyunca deniz yolundan devam ettik ve annem 'işte burası, yeni evimiz.' dedi. Çok hoş bir yerdi. Otelin tabelası çok eskiydi üzerinde kırmızı harflerle yazılmış 'Mermaid Hotel' Yazısı vardı. Yanında da bir deniz kızı. Anneme 'çok eski ve güzel bir yer.' dedim. Başıyla onayladı. Arabadan indim ve oteli incelemeye başladım. On iki odası vardı. Bir de giriş kısımı. Boyası eskiydi ve çoğu yeri kırık döküktü. Tabii biz otelde kalmayacaktık onun yanında iki katlı bir ev vardı. Kocaman ve geniş merdivenleri vardı. Her yeri yabani otlarla kaplıydı. Sessiz ve sakindi. Şehir gürültüsünden uzak bir deniz kasabasıydı. Burayı sevmiştim.
'Norman hadi gel evi gezelim.'
'Geliyorum'
O büyük ve geniş merdivenlerden çıkarak iki katlı evin girişine ulaştık. Annem çantasından bir sürü anahtar çıkardı ve hepsini deneyerek sonunda doğru anahtarı buldu. Kapı açılırken gıcırdamıştı. 'Norman galiba bunu yağlaman gerekicek' dedi annem. 'Sorun değil,hallederim.' diyerek cevapladım. İçerisi toz götürüyordu ve içerisi loş ışıkla doluydu. Annem ışıkların yerini bulup yaktı. Önce mutfağa doğru ilerledik. Her şey eskiydi ama idare ederdi. Daha sonra üst katları felan dolaştık , üst katlardaki odalarda eşyalar yoktu. Çoğunun duvar kağıdı eskimişti. Annem ikide bir konuşuyordu. 'Şurası senin odan olur Norman. Burayıda ben alırım.' Başımı salladım ve kendi odama gittım.
Herkese merhaba ^_^ Bu benim ilk hikayem değil ama umarım hoşunuza gider. Haftaya yeni bölüm yayınlamayı planlıyorum. Okuduğunuz için teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heart Like Yours
Teen Fiction-Ve hayat her gün aynıyken nasıl mutlu olabiliriz?- ' Babam öldüğünden beri bazı düşünceleri kafamdan atamıyordum. Resmen kendi içimde boğuluyordum. Hayal ile gerçeği ayırt etmek zordu. ' ☾17 yaşında, annesiyle yeni bir yere taşınıp otel açan ve ote...