12'

870 67 24
                                    

Oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim. Teşekkürler :)

Tam yolu dönecekken aklıma ofiste unuttuğum bir kaç eşyam geldi. Çok önemli değildiler ama alsam iyi olur.

Eşyalarımı toplayıp odadan çıktıktan sonra Bae ile karşılaşmıştım. Sinirliydi. Elinde dilekçem vardı ve beni aniden durdurmuştu.

"Bu ne Ye Jin?"

"Görmüyor musun? İstifa dilekçesi."

"Hahah görüyorum. Neden peki?"

"Bazı sebeplerim var. Boşver..."

"Odama gelir misin lütfen?"

"Peki."

Odasına gidip kanepeye oturmuştum. Bir süre sessizlik olduktan sonra Bae konuşmaya başladı.

"Bana o sebepleri anlatabilir misin? Detaya girmeni istemiyorum."

Ona güvendiğim için söyleyeceğim. "Jiminle aramızda bir şeyler vardı. Bu kadar."

"Birlikte miydiniz?"

"Çok kısa bir süre."

"Peki hala seviyor musunuz birbirinizi?"

"Sanırım evet..."

"Hmm, tamam."

Bunu dedikten sonra sustu Bae. Ben de yavaşça odadan çıktım. İşten çıkmam çok iyi olmuştu. Eski hayatıma geri dönmüştüm.

Bir kaç saat boyunca işlerimi halletmiştim. Daha doğrusu oyalanıyordum boş boş. Hava karardığın da eve gitmiştim. Evdeki işlerimi halletmem de uzun sürmüştü. Yatmaya hazırlanırken telefonumun çaldığını gördüm. Bae arıyordu.

"Bae? Bu saatte neden aradın?"

"Ye Jin aşağıya gelir misin konuşmalıyız."

"Ama geç ol..."

"Aşağıya gel." Bu sözüne çok şaşırmıştım. Bae asla benimle emir verir gibi konuşmazdı. Ayrıca sesine bakılırsa sinirliydi de.

Fazla bekletmeden aşağıya inmiştim. Bae arabasında beni bekliyordu. Arabanın kapısını açmıştım sadece.

"Otur."

Oturmuştum. Ama benimle emir verir gibi konuşmasına sinirlemmiştim.

"Öncelikle benimle emir verir gibi konuşmayı keser misin?"

"Kabul etmiyorum istifanı." Derken elindeki dilekçemi yırtmıştı.

"Napıyorsun sen? Bu benim alacağım bir karar. Seni asla ilgilendirmez!"

"İlgilendirir. Çünkü seni hala seviyorum."

"Delirmişsin sen!" Arabadan inmek istemiştim ama kolumu sıkıca tutmuştu.

"Eğer bunu yaparsan olacaklardan sen sorumlu olursun."

İçimden 'En fazla ne yapabilir ki?' diye düşünmüştüm. Ama yapamayacağı bir şey yoktu.

"Kendine gel Bae! Ne oldu sana?"

"Ben kendimdeyim. Dediklerim aklında bulunsun. Senin için gerekirse onu öldü..."

"Sus artık!" Dediklerini aklım almıyordu. Ne yapmaya çalışıyordu bir türlü anlayamıyorum. Bir an önce eve gitmeliydim. Arabadan inip kapıyı sertçe çarpmıştım. Gidene kadar bana bakmıştı.

Resmen değişmişti. Ya da ben yanlış tanımıştım... O kelimeyi duymak bile istemiyordum. Bae'nin yanında çalışmak zorundaydım. Yoksa gerçekten olacaklardan ben sorumlu olurum.

Jimin doğru demişti... ikimizinde hayatını mahvetmiştim. Ve nasıl düzelteceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Bütün gece boyunca gözüme uyku girmemişti. Üzerimi değişip ofise gittim. Doğruyu söylemek gerekirse Jimin'i tekrar görmek için can atıyordum. Ama bunu bir türlü kendime yediremiyordum. Onun için çok korkuyordum.

Toplantının başlamasına çok kısa bir süre kalmıştı. Bae içeriye girdiğinde göz göze gelmiştik ama hemen önüme dönmüştüm. Yanıma oturduğunda aramızda mesafe olması için biraz yana kaymıştım.

Jimin ve diğer üyeler de gelmişti sonunda. Karşıma oturmuştu. İkimizde birbirimize bakıyorduk. Onu o kadar çok özlemiştim ki...

"Ye Jin, orda mısın? Ye Jin!" Bae bana sesleniyordu. Düşünürken dalmışım.

"Pardon dalmışım."

Toplantı başlayalı yarım saat geçmişti sanırım. Herkes odadan çıkmak üzereyken Bae bir dakika istemişti. Hepimiz ona bakıyorduk. Beni bir anda yanına çekmişti. Ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordum.

"Artık arkamızdan konuşulanlara bir son vermek istiyorum. Zaten uzun zamandır bunu size söylemeyi planlıyorduk. Ye Jin ve ben birlikteyiz!" Bir saniye... Ne? Onu itmek isterken bana sarılmıştı. Ve kulağıma susmam gerektiğini söylemişti.

Hemen Jimin'e bakmıştım. Hayal kırıklığı ile bana bakıyordu. Gözlerinin dolduğunu buradan görebiliyordum. Hızlıca odadan çıktı.

Her şey çok daha kötü bir hal alıyordu. Ben düzeltmek isterken Bae işi batırıyordu. Herkes odadan çıktıktan sonra onu itmiştim. "Sen cidden kafayı yemişsin!"

Jimin'in peşinden gidecektim ama onu görememiştim. Her yerde onu arıyordum. Sonunda bulmuştum. Yanına koşup durumu açıklamaya çalıştım.

"Jimin inanma ona! Öyle bir şey yok kendisi uyduruyor. Benim haberim bile yoktu."

"Sana inanmamı mı bekliyorsun? Her şey ortada işte. Mutluluklar dilerim."

"Bak çok yanlış yapıyorsun. Lütfen inan bana. Bae beni..."

Başını yana doğru sallamıştı. Tabii haklıydı. Bana olan güveni tekrar sarsılmıştı. Yanımdan ayrılırken kolu ile gözlerini ovalamıştı.

Jimin:

Herkes dağıldıktan sonra çalışma odama gittim. Şarkı sözü yazacaktım ama Ye Jin'i düşünmekten odaklanamıyordum. Kalemi masaya fırlatmıştım. Odadan çıkmak üzereydim ki telefonuma gelen bildirimle tekrar yerime oturmuştum. Ye Jin yazmıştı.

YeJiniee: Jimin | 23.34

YeJiniee: Nasılsın? | 23.34

Chmj27: İyiyim. | 23.36

YeJiniee: Hala bana inanmıyor musun? | 23.37

Bu mesajına cevap vermek istemiyordum. Ama sözünü kestiğim de bana ne söylemek istediğini hala merak ediyordum.

Chmj27: Bana ne söyleyecektin? | 23.40

YeJiniee: Boşver. Nasıl olsa senin için önemsiz bir şey. | 23.41

Chmj27: Bir gün müsait olduğumuz da konuşalım. Seni dinleyeceğim. | 23.42

YeJiniee: Tamam. Teşekkür ederim... | 23.42

Ona inanmak istiyordum. Bu yüzden onu dinleyecektim. Bütün olanlar hakkında konuşmak istiyordum. Neden bunları yaptığını söylemeliydi.

Ye Jin:

Ona her şeyi dürüstçe anlatacaktım. Her şeyi. Artık çok uzatmıştı bu saçmalık.

Devam edecek...

useless | pjm jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin