(1.) Başlangıç

6 0 0
                                    

  Rüzgârların uğultusu havada karışırken ağaçlar geceyi gökyüzüne boyayan
  fırçalar gibiydi. Ölümün damarlarını anımsatan kuru dallar ay ışığında
  simsiyah görünüyordu. Sanki bir ağacın değil de ağaçların dibinde biriken
  o karanlığın yükselen dallarıydılar. Bir patika ıssızlığın arasında, kimsesiz
  toprakların üzerinde, uzun zamandır uykudaydı. Sabah olduğunda o perde
  kalkıyordu.
         Ama bu gece ıssızlığın içinde kaderin iz bırakmayan adımları
  düşmüştü.
         Ilk önce uzaklardaki bir arabanın ışığı karanlığı ortadan yırtılan bir
  tablo gibi iki yana ayrıldı, ardından patikayı uyandıran tekerleklerin
  sesi duyuldu. Araba ilerledikçe ışık daha da öteyi aydınlatıyor olmasına
  rağmen karanlık, arabanın arkasından geliyor ve arabaya dokunamasa da
  bu topraklara bekçilik ediyormuş gibi onu takip ediyordu.
        Başını arabanın camına yaslayan kadın, boğazında biriken hıçkırıklardan
  kurtulmak istercesine yutkundu. Ahmet Keskin'in gece siyahı gözleri
  hemen yanında oturan eşine kaydı. Aklındaki düşünceler kaşlarının
  çatılmasına neden olmuştu ve zayıf yüz hatlarında belirgin bir gerginlik
  hâkimdi.
  "Böyle yapma" diye mırıldandı, daha çok kendi kendine konuşuyormuş
  gibiydi. Onu bu kadar Üzgün görmek, kaburgalarında dikenlerin
  yetişmesine ve içine saplanmasına sebep oluyordu. Sude Keskin başını
  kaldırıp sevdiği adama baktı, gözlerinde birikmiş çaresizlik vardı ama
  yine de kararlıydı.
      "Ben hep yanında olacağım," diye söz verdi adama. "Tüm bunları
  beraber atlatacağız."
       Bu sözler kader defterine sayfadan aşağı düşüyormuşçasına yamuk
  bir şekilde yazılmıştı.
       Ahmet Keskin uzanıp eşinin elini tuttu ve yüzüne doğru çekerek
  dudaklarına bastırdı. Yüzündeki sert ifadeye rağmen teninin altında
  ruhu kıvranıyordu. Takvimler 9 Ocağı gösteriyordu ve bu gün üzerinde
  anlam veremediği bir ağırlık vardı. Eşinin kokusunu içine çekerek
  endişesini yok etmesini bekledi.
      "Bilmiyorum güzelim," dedi kendinden emin bir sesle. "Artık kendini
  harap etme. Senin bir suçun yok. Babamla aramızdaki bağın bir gün
  tamamen kopacağı belliydi."
      "Ama o bağı kesen makas ben olmamalıydım." dedi genç kadın
  çatlayan sesiyle.
       "Bu bağı koparan sen değil, babamın o kör kibri oldu."
        Kadın başını hafifçe iki yana salladıktan sonra tekrar arabanın camına
  yasladı ve nefesi ince bir buğu tabakası oluştururken camdaki yansımasına
  baktı. Kahverengi gözlerinin akına koyu damlalar örtülmüştü ve kirpikleri
  gözyaşı ile ıslanmıştı. Uzun kahverengi saçları omuzlarından aşağı
  dökülüyordu, teni sağlıksız bir şekilde solgundu.
      "Onun parasına ihtiyacım yok." dedi genç adam kendinden emin
  bir sesle. "Sana da oğluma da güzel bir hayat kuracağımı biliyorsun."
       Ahmet Keskin'in gücü, sesine âdeta is gibi sinmişti ve kadının boğazında
  biriken çaresizliği yakıyordu.
       "Beraber kuracağız." dedi Sude Keskin kararlılıkla ve bir elini karnına
  koydu. Parmak uçlarındaki dokunuşlar karnındaki bebeğin varlığına
  tutunmuştu. "Rüzgar herşeyi daha da güzelleştirecek."
        Kader defterine ayrılan kalemin bitmek üzere olan mürekkebi bu
  cümleyi kesik kesik yazdı.
        O sırada patikadan geçmekte olan arabanın arkasından bakan
  karanlık, ilerideki köyün ışıklarından dolayı daha öteye gidemedi. Araba
  gözden kaybolana kadar uzun uzun onları izlemişti sanki. Patika ıssızlığın
  içinde yine uykuya dalmıştı, rüzgârın uğultusu ağaçların arasından tekrar
  yükselmişti. Sanki yaşanmamış gibi, tutulamayacak sözlerin verildiği o andan
  hiçbir iz kalmamıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 24, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kendi katilinin peşindenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin