Bazen gözlerden yaş akmaz kan akar ve kalp ağlar.
Bazen vedalar sevgisizlikten değil çaresizliktendir. İnsanın içi kan ağlasada elinden hiç bir şey gelmiyordu.
Yak, yık, vur, kır ama kendini hiç bir zaman kaybetme eğerki kendini kaybedersen işte o zaman sen, sen olmaktan çıkarsın... İçte bu yüzden kendine hakim ol ki karşı tarafta senin göçlülüğünle ayakta dimdik dura bilsin..
Saniyeler, dakikaları, dakikalar saatleri, saatler günleri, günler ayları, aylar ise yılları kovalasada bir türlü evlendiği kadın kendine gelmek nedir bilmiyordu.
Çok güzel bir okadar da sevinçli bir yerde eğleniyorlardı ..
Nedense piknikte eksik olan kişiler vardı. Sevdiği insanların yarısı gelmiş, diğer yarısı neden geç kaldıklarına bir türlü anlam veremiyordu genç kız .
Keremin pişirdiği etten annesi kızına uzatırken"mis kokulu kızım" deyip kızının ağzını açmasını sağlamıştı.
Kemal ile Ali koyu bir sohbetin içindeyken. Celil ile Emel güzel manzara ve suyun içinde ki hayvanları seyre dalmışlardı.
Levent ile Alperen ip sallarken Dilara ortada zıplıyordu.
Hasret gözlerini etrafta birkez daha dolandırdıktan sonra annesinin göğsüne başını biraz daha bastırıp hiç unutamadığı kokusunu çekerken.
"Anne" diye seslendi
Zeynep kızının bu içten sesine karşı.
"Söyle kuzum" diye yanıtlayınca
Hasret boğazını temizlerken."Abimler ne zaman gelecekler
Hasret küçük bir çocuk gibi elini mangala doğru uzatarak." Bak etlerde pişti ama hala kimsecikler yok "diye sitem etti.
Zeynep kızını biraz daha bağrına bastırırken
" Onlar değil sen gideceksin "diye cevap verince. İstemsizce Hasret'in kafası annesinin göğsünden ayrılmış annesinin mavi gözlerinin içine bakarak.
" Ben mi "diye cevap verdi
Annesi istemsizce başını olumlu anlamda sallamaya başlayınca.
Hasret hırsla ayağa kalkarak bağırmaya başladığı için herkesin görüş alanına girmişti.
Kemal ile Ali anında sohbeti bırakıp koşarak gelmişlerdi tabi diğerleride aynı şekilde gelince tam kadro Hasret'in neden bu kadar bağırdıklarını merak ediyorlardı.
Ali bir hışımla kızını bağrına bastırırken.
"Ne oldu güzel kızım?"
Hasret hırsla babasının kollarından kurulurken etrafa şöyle bir baktı sonra bakışını babasına dikerek.
" Ben anneme bizimkiler neden geç kaldıklarını, neden gelmediklerini sordum. O da bana gelmeyeceklerini ve benim gideceğimi söyledi "diye bas bas bağırdı.
Zavallı Ali içi kan ağlaya karısının söylediklerinin doğru olduğunu söyleyince
Hasret delirmiş gibi etrafına baktı.
İlk önce Kemal'in her iki kolunu sararak Rüzgar la Lila'yı sorunca Kemal cevap yerine başını öne eğdi. Hasret ondan cevap almayınca Emel le Celil'in arasına giderek Ada'yı sordu
Onlardanda aynı muamele görünceBu sefer diğerlerine sordu ama Onlardanda aynı hareketi görünce
Bas bas bağırarak yere yığılı verdi.....BİR YIL ÖNCE
İnsan sevdiklerini her daim yanıbaşında olmalarını istemezmiydi.
Ama olmuyordu işte hiç bir şey insanın istediği gibi olmuyordu.Tüm etraf ölüm, ve kan, kokuyordu
korku tüm herkesin hücrelerini işgal etmişlerdi.