8.Bölüm "bencilim..."

7.5K 622 456
                                    

Okuldan çıktığımızdan beri, yarım saattir gözünü telefondan ayırmayan Jungkook'u izliyordum. İyi mi ya da kötü mü yaptım diye endişeleniyordum ya, artık emindim. Kesinlikle kötü yapmıştım!

"Jungkook?" Diye seslendim, yan yana yürürken.

"Hı?" Bana cevap vermek yerine, gözünü ayırmayıp mırıldanması hoşuma gitmemişti.

"Artık telefondan başını kaldırsan diyorum?"

"Ama bu uygula-mama ço-ok güzel-zelmiş."

Telefonu bana gösterip aegyo yapan Jungkook'a ilkin gülerken, sonradan göz devirmeyi de ihmal etmemiştim.

"Ne yapıyorsun o uygulamada?" İmalı bir şekilde konuşunca kafasını telefondan kaldırıp bana bakmıştı.

"Arka-kadaş edi-diniyor-yorum."

"Ama ben varım ya." Dedim üzüntülü bir şekilde.

"Amaa So Young, ne-neden böy-böyle yapıyor-yorsun?"

Omuz silkmekle yetindim. Neden yapıyordum ki gerçekten? Jungkook'a bir şey demeden hızla yanından yürüdüm. Aramızdaki mesafe açılınca arkama dönüp ona bakmaya çalıştım. Fakat yoktu. Kaybolmuştu birden. Endişeden hemen geri dönüp onu aramaya başladım. Bulamayınca bu sefer adını seslendim.

"Jungkook!"

Ses yoktu, ve ben deli gibi etrafımda dönüyordum. Biraz daha aradıktan sonra telefonuma bildirim sesi geldi.

~Jungkook: Bir yere gitmem gerekti, özür dilerim.

Endişem azalırken, sinir kat sayım çoğalmıştı. Bu çocuk beni çıldıracaktı!

~Ben: Neden haber vermedin? Nereye gittin sen?

~Jungkook: Beni öylece, saçma bir nedenden dolayı bırakıp giden sendin. Nereye gittiğim de senin pek umurunda olduğunu sanmıyorum.

Ne? Bu yaşadığım neydi? Durun söyleyim, koca bir hayal kırıklığı...

Ona neden karışıyordum ki? Neden başkalarıyla arkadaş olmasını istemiyordum? Ya da doğru soru, onunla sadece arkadaş mıydık? Bilmiyordum...

Ona cevap vermeyip eve doğru gittim. Bir süre sonra kapının önüne geldiğimde zile basıp, bekledim. Kapıyı annem açınca birşey demeden içeri geçtim. Yabancı bir kadın koltukta oturuyordu.

"Hoş geldiniz efendim." Deyip, saygı niyetine önünde eğildim. Bana gülümseyip karşılık verdi.

"Hoş geldin kızım. Öğrendiğime göre Ji Won ile aynı sınıftaymışsınız."

"Evet efendim." Karşımdaki kadın, öyle bir gülüyordu ki, gözlerinin bir an var olup olmadığını sorguladım. Gülerken gözleri kapanıyordu.

"Benim oğlumla da aynı sınıftasınız o zaman?"

"Sizin oğlunuz?"

"Benim oğlum Jungkook..." diyerek kafasını yana çevirdi. Utanmış mıydı?

"Evet, Jungkook benim arkadaşım." Dedim sevinmesini istediğim için.

"Arkadaş mısınız? Normalde kimseyle konuşmaz o. O şey biraz..." Kafasını yine çevirdiğinde gerçekten üzülmüştüm. Bir anne için, oğlunu düzgün anlatamaması... Her anlattığında canının yanması... Kötü bir durumdu.

"Evet, biraz tatlı. Hatta çok tatlıı. Bir de biliyor musun teyze, cidden çok zeki. Böyle çözemediğim matematik sorularını ona gösteriyorum, hemen çözüyor. Çok yardımcı oluyor bana. Zaten sıra arkadaşıyız."

𝐃𝐢𝐬𝐞𝐚𝐬𝐞「 JJK 」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin