Selaaaam çooook uzun zaman sonra tekrar burdayım. Biraz düşündüm ve yazmayı bırakacaksam bu hikayeyi bitirip bırakmanın daha doğru olacağı kanısına vardım. Umarım özlemişsinizdir. Keyifli okumalar🌼
ARYA
Bir saattir tahlil sonuçlarını bekliyorduk. Sonunda Kudret çok ciddi bir ifade ile bize döndü.
"Tahlil sonuçları pek iyi görünmüyor. İdrar sonucunda bir sorun yok fakat amniyon sıvısı ve kanındaki değerler için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Kanındaki değerler çok düşük. Durmadan kan kaybetmişsin. İlk başta anlamamıştım. Amniyotik keseden aldığım sıvıda kendi kanına rastlayana kadar. Görüntüdeki bulanıklığın sebebi de buydu. Çocukların senin kanınla besleniyor."
Şaşkınlıkla
"O ne demek oluyor?"dedim.
"Gayet açık. Çocuklar yarı vampir olduğundan kan istiyorlar. İnsan kanı."
"Ben de mi kan içeceğim?"diye sordum. "Evet hem de Aral'ın kanını."
"Nasıl ya ben kan içeceğim hem de Aral'ın kanını. Başka bir çaresi yok mu?" diye sordum.
Aral da şaşırarak
"Benim kanım onu olumsuz etkilemesin."dedi.
"Hayır tersine olumlu etkiler. Daha dirençli olur ve hızlı iyileşir. Günde en az yarım litre içmeli. Yemek yemeyi ihmal etme. Öğünlerini aksatma. Yalnız Aral senin de insan kanı tüketmen gerekiyor. Kan bankalarından alabilirsin. Taze kan önerirdim fakat insanların ölmesini istemiyorum."
"Tamam Kudret sağ ol her şey için.
"Ne demek her zaman. Burada işim bitti. Bir şey olursa ararsın. Gerçi senin kanını içtikten sonra bir şey olacağını sanmıyorum. Bir de insan kanı içtikten 1 saat sonra Arya'ya kan ver. Bu arada doğum birkaç ay sonra gerçekleşir." diyerek çantasını toparlamaya başladı. Bense bu kan olayının şokunu atlatmaya çalışıyordum.* * *
Kudret gideli birkaç saat olmuştu. Aral da peşinden çıkıp kan bankasına gitmişti. Ben de yatağımda uyumaya çalışıyordum. Fakat aklımı işgal eden düşünceler buna izin vermiyordu. O küçük ekranda bebeklerimi gördüğüm anı hatırladım. Gözlerime hücum eden yaşı geri gönderdim. 40 yıl düşünsem kan içeceğim aklıma gelmezdi. Gerçi bir vampir ile karşılaşacağımı da düşünmüyordum ya da çocuklarını taşıyacağımı. Gerçi çocuklar sayesinde bana iyi davranıyor. Bu kadar yakın davranması da hoşuma gitmiyor değil. Aslında varlığını hissetmek bile güzel.
Bir şeyler içmeyi arzulayarak düşüncelerinden sıyrıldım. Mutfağa indim dolabı açtım. Aral kan şişelerini kaldırmış. Sürahi alarak bardağa su doldurdum. Su içerken anahtar sesi geldi. Aral'dan başkası olamaz diye düşündüm. Bardağı bırakarak salona yöneldim. Aral büyük bir kutuyla yanıma geldi.
"Ne işin var burada. Neden hala uyumadın?"
"Uyku tutmadı." dedim.
O mutfağa geçince peşinden gittim. "Yardım edeyim mi?"
"Saçmalama Arya. Senin yorulmaman gerekiyor. Seni yatağına götüreyim mi?"
"Yok hayır seni bekleyeyim. Birlikte çıkarız." diyerek sandalyeye oturdum. Aral kan torbalarını çıkardı. Etrafa yayılan kokuyu gözlerim kapalı bir şekilde içime çektim. Aral hızlıca hepsini yerleştirdi. Son bir tane kaldı. Onu da torbaya dişlerini geçirecek içti. Tatmin olmamış gibi bir torba daha ve sonra bir tane daha. Sonunda kendini durdurdu. Ağzının kenarına kan bulaşmıştı. Yanıma geldi. "Hadi odana götüreyim seni bir saat uyu. Ben seni uyandırırım."
"Tamam." dedim ve dayanamayarak kan bulaşan yere yani tam dudağının kenarına bir buse kondurdum. Şaşırmış ama memnun bir hali vardı. Neden öptüm ki ben şimdi onu? Hoşlanıyor olamam ya? Yok canım kana aşerdiğimdendir. Aral'la bir ilgisi olduğunu sanmıyorum. Bir elini belime doladı. Diğer eliyle de kolumdan destek vererek beni yukarı çıkardı. Birlikte yatağa yattık. Arkamdan sarılarak elini karnıma koydu. Ben de iyice ona sokuldum ve elimi elinin üstüne koydum. Ben sanırım Aral'a karşı gerçekten bir şeyler hissediyorum.* * *
Sabaha karşı uyandım. Aral yanımda yoktu ve beni de uyandırmamıştı. Yavaşça kalktım ve merdivenlere yöneldim. Mutfaktan sesler geliyordu. Kapının önünde durdum.
Aral masanın üzerindeki bardağa bileğini keserek kanını damlatıyordu. Fakat sadece birkaç damla kan bardağa düşüyordu. Çünkü Aral'ın yarası kestiğinden itibaren iyileşmeye kapanmaya başlıyordu. Bir süre sonra da hiç iz bile kalmıyordu. Beni fark edince "Günaydın." dedi gülümseyerek.
"Günaydın. Erkencisin bakıyorum." diyerek masa yöneldim ve
"Neden beni uyandırmadın?" diye devam ettim.
"Kaç gündür doğru dürüst uyuyamadın. Dinlen istedim."
"Anladım."
Oflayarak bıçağı bıraktı. Bardak yarıya kadar dolmuştu sadece.
"Benim için mi?" diye sordum bardağı göstererek.
"Evet ama böyle içemezsin. Kaç saattir uğraşıyorum ancak bu kadar doldu.
O yüzden direkt damardan içsen daha iyi olacak gibi duruyor.
" Yani bileğini mi emeceğim."
" Bilek değil. Boynumdaki damardan. Orayı keseceğim."
" Ama nasıl olacak? Ben görmeye bile dayanamam. Bir de içecek miyim?"
Aral sadece başını sallamakla yetindi. Sahte bir şekilde güldüm.
" Yok canım ben almayayım."
Bardağa uzandım.
" Ben böyle içerim." diyerek bardağı kafama diktim. Kan tadını almamla günlerdir canımın çektiği şeyi bulmuş oldum. Bardaktaki kan bittiğinde direkt Aral'a baktım. Anlamış olacak ki boynunu tam damardan kesti. Hızlıca yanına gittim. Boynuna uzandım. Erkeksi kokusunun verdiği hazla boynunu emmeye başladım. Yarasının kapandığını hissedebiliyordum. Yara kapanmaya başladığında ısırarak daha da derinleştirdim. O sırada Aral'dan küçük bir inleme geldi. Sonunda kana doyduğumda yaranın kapanmasına izin verdim. Boynuna bulaşan kanları da temizledim ve bir adım geri çekildim.
Gerilmiş bir şekilde bana bakıyordu. Çenesi kasılmış gözlerinin rengi değişmişti. Ne oldu der gibi ona bakıyordum. Hiçbir şey demeden bir adım yaklaştı dudağımın kenarındaki kanları temizledi. Sonrasında dudakları dudaklarımı buldu.Ne yapacağımı bilemeyerek gözlerimi kapattım ve karşılık verdim. Bir süre sonra geri çekildi ve kan torbalarına koştu. Şaşırmıştım ve yüzümdeki sırıtışa engel olamıyordum. Bu adam niye öptü ki beni? Acaba o da beni mi seviyor? Yok canım saçmalama Arya onca şeyden sonra aşık olacak değil ya sana. Eskiden olduğu gibi. Zevk meselesi yani. Son düşündüklerimle yüzüm asıldı. O kan içerken ben de sandalyeye oturdum. Kendimi daha iyi hissediyorum. Aral'ın hazırlamış olduğu kahvaltı tepsisine baktım. Önüme çekerek yemeye başladım. Kanı tercih ederdim ama en azından artık midem bulanmıyor. Ben kahvaltımı yaparken o da işini bitirmişti. "Ben duşa gidiyorum." dedi bana dönerek. Yüzümü kaldırmadan başımı salladım. Ona bakacak cesareti kendimde bulamıyordum. Utandığımdan değil bakmak istemedim o an. O da bir şey demeden mutfaktan çıktı. Hızlıca kahvaltımı yaptım ve yukarı çıktım. Üzerimi değiştirdim aşağı indim ve televizyonun başına geçtim.
Biraz sonra Aral duştan çıkıp yanıma geldi. Birlikte biraz daha televizyon izledik. Artık sıkılıp kapattığımızda kapı çaldı. Birbirimize endişe ile baktık. Aral yerinden kalkıp kapıya yöneldi.Oy ve yorumu unutmayalım. 🌼
Yarın akşam 21.00 da hazır bekleyin.🥳
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKTA SAKLI
VampireTürlü yollarla kızı kendine tutuklu bırakan bir adam ve herşeyin tesadüften ibaret olduğunu düşünen bir kız. Bir vampirin acımasızlığı.. Herşeye rağmen intikamını almak isteyen kız..