It Ain't Me

25 1 3
                                    


" Asla onun için iyi olmayacağım Jimin . Biliyorsun , onun tek gözdesi sensin."

Bedenimi saran korseden kurtulduğumda bile ciğerlerime nefes gitmiyordu . O kadar yorulmuştum ki . Hem bedenen hemde ruhen yorgun düşmüştüm . 

" O herifin sana garezi yok Jungkook . Sadece kendini çok fazla kasıyorsun . Biraz rahatla ve akışına bırak . " 

Dediklerinin doğru olduğunu biliyordum lakin başka açıklaması olamazdı . Kusursuzdum ve yıllardır buradaydım . Sekiz yıldır bale yapıyordum ama o beni hiç bir zaman dikkate almıyor , rol vermiyordu . 

O benim o salonda bir dansçı olduğumun bile farkında değildi. 

Tek gözdesi Jimin'di. Sadece onu seçiyor , o olmayınca ise ya Hoseok'u ya da onun kardeşi Jaehyun'u seçiyordu . Asla bana bakmıyor hatta beni seçmelere bile almıyordu . 

Ellerimi yumruk yaptım ve yere çöktüm . Dayanamıyordum. Gözlerimden yaşlar akarken sertçe yutkundum .

Yanıma çöken Jimin ise destek olmak için sırtımı vurdu . Dizlerimi kendime çektiğimde ise o elini cebine sokup telefonunu çıkarmıştı . Kulaklığının tekini kendi kulağına diğerini ise benim kulağıma yerleştirdiğinde ise gözyaşlarım hafiften durulmaya başlamıştı.

Açtığı fransızca şarkı ruhumdaki medceziri yavaşlatırken başımı arkada yer alan aynaya yasladım . Ellerim birbirine kavuşurken gözlerimi kapattım . Gözlerimin hapsolduğu karanlıkta oluşan sima ise benim bir platonik aşık olduğumu gösteriyordu.

Onun kuğusu , onun ankası , onun gözdesi olmak istiyordum . Onun olmak istiyordum.

Ben onun yüzünden bir aptal aşıkken o beni tanımıyordu bile . 

Zihnimdeki düşüncelerden kurtulmak adına hızla ayaklandım . Bana şaşkınlıkla bakan Jimin'e sadece biraz yalnız kalmak istediğimi söylediğimde ise bana anlayış ile gülümsedi.

" Sen beni umursama git , zaten randevum var . Anlarsın ya sana noona getireceğim . "

Umursamazca gülümsedim ve çantamı alarak çıktım . Onun ilgisinin kadınlara olmadığını biliyordum . Tam bir erkek avcısıydı ve her hafta başkası ile çıkardı . Ondan ciddi bir ilişki beklemeyi bırakalı uzun zaman olmuştu. 

Adımlarım sakince otobüs durağına doğru ilerlerken ellerimi üşümemek adına ceplerime sokmuştum . Hafiften yağan kara karşılık üstümde yalnızca gri bir hırka vardı sadece . Onun altında ise sadece çıplak tenim . 

Üşüyen bedenim yüzünden adımlarım istemsizce hızlanmaya başlamıştı . O sırada omzuma çarparak giden bedenin kokusu yüzünden olduğum yerde kalakalmıştım . Kahverengi kaşe montu ona bol gelmiş , boynuna doladığı atkısı dudaklarının yarısını saklıyordu . Saçlarına konan beyaz kar taneleri ona anlamadığım bir hava katıyor , midemde karıncalanma etkisi bırakıyordu . 

Adımları hızlı ve aceleciydi . Saçları rüzgar yüzünden alnından ayrılıyordu ve ben bunları sadece önünden geçtiği mağazaların vitrin camlarından izliyebiliyordum . 

O sırada kollarının arasına giren kadına baktım . Saçları sarı olan kadın kollarını ince bele dolamış ve kafasını boynuna doğru gömmüştü.

Dudaklarımdan kopan kısık nefes gözlerimi yaşlar ile doldurmuştu . Onların olduğu yönün tersine doğru ilerlemeye başladım seri adımlar ile . Gerdanımı açıkta bırak hırka yüzünden oraya konan kar taneleri sanki birer gözyaşı gibi damla oluşturuyordu.

Moondust - TaekookWhere stories live. Discover now