"Gelen yeni haberlere göre Güney Kore'nin Seul ilinde çok sayıda insan, hastanelere akın etmiş bulunmakta. Hastaların çoğuna idrar yolu enfeksiyonu teşhisi konulsa da, vücuttaki bazı morluklar ve kızarık tahrişleri bu teşhisi desteklemiyordu. Şimdilik nedeni bilinmiyor. Ama yirmi saat içerisinde bu kadar insanın aynı teşhisle hastaneye gelmesi merak konusu. Güncel haberlerle tekrar karşınızda olacağız. Saat 20:00'da görüşmek üzere..."
Başhekim Kang Seowon, izlediği haberden sonra da iyice kuşkulanmıştı. TV'yi kapattı ve sıkıntıyla koltuğuna yayıldı. Hiç iyi şeyler olmadığı belliydi. Ama ne olduğu belli değildi...
Tıklatılan kapının ardından, başhekim Seowon 'gel' komutunu verdi ve içeriye İmmünoloji doktoru Kang So-ra girdi.
So-ra, otuzlu yaşlarının başında, güzel ve bekâr bir doktordu. Hastanede oldukça saygın ve başarılı biriydi
"Efendim, hastanede yüzden fazla idrar yolu enfeksiyon teşhisi konulmuş hasta var. O kadar çok idrar testi verildi ki, labaratuvar bölümünde yer yok. Hastalar şikâyetçi ve başhekimlikle görüşmek isteyenler var. Size bildirmek istedim efendim." dedi So-ra. Seowon, izlediği haberi aklına getirdi ve yutkundu. Kafasını salladı ve ayağa kalktı.
İkisi birlikte önce odadan,sonra binadan çıktılar ve genel hastalıklar binasına doğru yürüdüler. Giriş katında danışmanlarla kavga eden hastaları gören Seowon, hızla o tarafa yöneldi.
"Merhaba bayım, ben yardımcı olabilir miyim?" dedi Seowon, kibar bir dille. Yaşlı adam ve yanındaki eşi, danışmadan, Seowon'a döndüler. Yaşlı kadın, Seowon'u baştan aşağı süzdü.
"Bu kız bizi muayene edemeyeceklerini söylüyor! Kaç gündür gelip gidiyoruz, kimse yardımcı olmuyor. Gündemde de bununla ilişkin bir çok haber duyuyoruz! Ben böbrek ağrısı ve idrar zorluğu çekiyorum!" dedi yaşlı kadın dert yakınarak. Yaşlı adam da onu onaylıyordu. Seowon kafasını salladı ve tam birşey diyecekken, gözü koridorun sonuna takıldı.
Birkaç insan kaçışıyor, yerdeki orta yaşlardaki bir kadın ise yere düşmüş kan kusuyor ve titriyordu.
"Neler oluyor?" dedi yaşlı adam, korkuyla. So-ra ve Seowon şaşkınca o tarafa bakıyorlardı. Seowon koşarak, insanların içinden geçti ve hastanın yanına geldi.
Kadının yüzü mosmor, vücudundaki, yüzündeki ve boynundaki bütün damarlar belirginleşmişti. Gözlerinin sadece beyazı vardı ve her tarafı kusmaktan kan olmuştu. Arada hırıltı gibi garip sesler çıkarabiliyordu. Sürekli gerindiği için kıyafetleri parçalanmıştı.
Seowon şok içerisinde hastaya bakıyordu.
"Efendim, hastalığı bulaşıcı olabilir. Lütfen bu maskeyi takın." dedi hastanede stajyerlik yapan Minji. Seowon kafasını salladı ve elindeki maskeyi alıp taktı.
"Herkes zemin kata insin!" diye bağırıyodu doktorlar. Hastaların çoğu hastaneden kaçıyor, kimisi üst kata çıkıyor, kimisi alt kata iniyordu.
"Sedye! Sedye getirin!" diye bağırdı Seowon. İki hemşire sedye getirdi ve hastayı aldılar. Kadın hâlâ titriyor ve kan kusuyordu. Damarları patlayacak gibi zorlanıyordu.
"Efendim, hastanın durumu hiç iyi değil!" dedi stajyerlik döneminde olan Chen. Seowon kafasını salladı.
"Acil ameliyathaneye! Çabuk!" diye bağırdı Seowon. Chen ve Minji, sedyeyi hızlı bir şekilde ameliyathaneye götürdüler. Ama hasta hâlâ titriyor ve kan kusuyordu. Gözleri akmaya başlamıştı.
Seowon, sedye gidince arkasına baktı. Şimdi yeni bir kaos başlıyordu!
Kulakları tırmalayan siren sesleri, doktorların yaptıkları anonslar, etrafta kaçışan insanlar, kanı gördükleri için kusanlar, bayılanlar ve karışmış koridor...Nedeni bilinmeyen hastalık, insanlığın sonunu mu getirecekti?
____________________________
Merhaba! Ben geldim! Oyun ve Gerçek sezon finali oldu! Snob'a ve Bad Boy'a devam etmek istemedim. Yeni bir kurguyla karşınızdayım. Lütfen OY verin ve YORUM yapın^^
Bu bölümü Beni yazmam için zorlayan ve ilhamlandıran ablama ithaf ediyorum^^ @Lee_Kulsa_16
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİROLOJİ : COV-E9
Ciencia FicciónSalgın hastalık : Cov-E9 Ölenler bedenler değil, fikirlerdir! •Kapağın tüm hakları 'Roy Tasarım'a aittir!• Lee Jong Suk#1