01: allen davidson'la tanışmak

832 61 23
                                    

Tony Stark'ın kadar büyük olmasada Alyanın babasının kaldığı ev baya büyüktü. E Dışişleri Bakanı olunca devlet böyle ikramiyeler yapabilir. Alya babasıyla hiç kendini başkaları babalarıyla yakın oldukları gibi yakin hissedemedi. Bu aralarda nedense daha çok anlaşılıyordu bu durum.

Alya odasında valizine son parça kıyafeti koyup fermuarını çekerken mutfaktan bir ses duydu.

"Baba? Sen mi geldin?" Alya odasından seslendi. Cevap gelmeyince bavulunu alıp kapının yanına koydu ve mutfağa taraf gitti. Mutfakta yoktu babası. "Baba?" yine çağırdı Alya odaları arayarak. Sonunda babasını salonda koltukta bir elinde bir bardak şarap diğer elinde kim bilir neyin hakkında evraklarla buldu. Alya kollarını göğsünün üstüne katlayarak duvara yaslandı. "Nasıl gitti toplantı? Yenilmezler Sokovia Anlaşmasını kabul ettiler mi?" diye sordu Alya. "Baba, seninle konuşuyorum," diye sesi biraz sert çıktı Alyanın.

"Evet duyuyorum, Alya. Bilmiyorum, kızım. Lagos'ta yaratıkları olaydan beri toplantıdan toplantıya yetişmeye çalışıyorum ve daha yeni geldim eve. Çok uzun bir gün oldu, rahatlamak istiyorum. Kafamın etini yeme, kızım," diye cevap verdi Bakan elindeki evrakları sehpaya atarak.

"Peki, baba," dedi Alya yanağının içini ısırarak. "Yarın Vienna'daki toplantı var. Hani Sokovia Anlaşmasını imzalamak için toplantı," dedi Alya.

"Benim yerime katılıyorsun ona değil mi?" diye sordu babası kaşlarını çatarak.

"Evet, baba, son zamanlarda daha çok işle meşgulsün. Yoruyorsun kendini," diye sessizce cevapladı Alya göz devirerek.

"Evet haklısın, Alya, çok yorgunum. Tamam hadi gidebilirsin," dedi Başkan haberleri açarak şarabını içti.

"Tamam... hoşçakal, Baba," dedi Alya ve döndü, ama içi hiç rahat değildi. "Baba, bunların hepsine senin için katlanıyorum. İşimi bıraktım geldim buraya, ama getir götür işleri için değil senin için geldim buraya," dedi kadın geri babasına dönerek. Ondan bir cevap alamayınca sinirlenmeye başladı. "Ben kalp cerrahı olacam ya! Gelmişim burda senin için asistanlık yapıyorum! Teşekkür bile etmiyorsun! Geldiğimde bi merhaba bile gelmedi mi içinden? Bi sarılmak? 'Hoşgeldin kızım' demek?" diye bağırdı Alya. Babası cevap olarak umursuz bir şekilde şarabından bir yudum aldı. Alya bi anda tuttuğu nefesi bıraktı ve siniri bozulduğu yüzünden güldü. "Gelmişim de kimden neyi istiyorum," dedi sonrada gözlerini kapatarak iki gözünün ortasını tuttu, "O toplantıya katılacam ama sonra kendi evime bilet alıp gidecem. Ne haylin varsa gör, baba," dedi ve spor ayakkabılarını giydi, bavulunu aldı ve kapıyı çarparak çıktı evden.

♥︎

Alya eskiden babasının asistanı olduğundan dolayı toplantilara katilmak için havaalanlarına ve uçak binmeye alıştı, ama başka bir ülkeye hiç gitmemişti Alya. Dürüst olmak gerekiyorsa, Alya kendisini gergin hissediyordu bügün. Şimdilik babasına yardım etmek için gelmiş olabilir ama Alya kendi geçimini sağlayan birisidir. Ancak, bügün birisini isterdi yanında, ama babasının pek umrunda değildi.

Düşüncelerine daldığı için Alya önüne bakmazdan kızıl saçlı bir kadına çarptı. "Pardon, çok üzür dilerim!" dedi Alya dönerek kollarından tuttu kadını düşmesin diye. İçerde güneş gözlüğü giydiği biraz garip geldi Alyaya. Kadın ciddi bi yüz ifadesiyle başını bir kez onayla saladı ve hemen dönüp gitti. Uçağını kaçırmamak için Alyada şimdilik konuyu bırakıp dönüp gitti.

♥︎

Devlet tarafından Viyanadaki toplantıya gittiği için bileti business classtı. Alya girdiğinde business classta varı yoğu 20-25 kışı vardı. Bir elinde biletiyle yerini bulmaya çalıştı, diğer eli de bavulunu çekiyordu. Sonunda Alya yerini bulunca bavulunu yanına çekti. Etrafa bi baktı. En yakın olan kişi dergiler inceleyen uzun boylu, yakışıklı bir adamdı.

Alya geri önüne döndü. Boyu pek yetmese de bavulunu kaldırdı ve havai kutuya koymaya çalıştı ama bavul geri Alyanın yüzüne doğru düşüyordu ki Alyanın daha evvel fark ettiği adam hemen kalktı ve Alyanın arkasından bavulu tuttu. Geri kutuya koydu bavulu adam Alya da yardım etmeye çalıştı ama pek yardımcı olamıyordu. Alyanın boyu kısa değil, boyu normal, sadece kutular inanılmaz derecede çok yüksektiler.

"Çokta uzağa koyma lütfen, içinden bişey almak istesem ulaşamam," dedi Alya bavulu biraz geri çekmeye çalışarak.

Adam bavulu daha uzağa itti. "Çok çekiyorsun, kenarda duruyor. Uçak kalkınca düşebilir. İçinden bişey lazım olursa, beni çağır ben indiririm bavulunu," dedi adam.

"Teşekkür ederim," diye cevapladı Alya.

"Rıca ederim. Kim olursa yapardı," dedi yabancı adam ellerini pantolonun ceplerine sokarak. Hayır yapmazdı diye düşündü kendi kendine Alya biraz gülümseyerek. Adam geri yerine doğru giderken Alya adamı durdurdu.

"Bi dakka. Bavuldan bişey alacak olsam ne diye çağırım seni?"

"Allen. Ismim Allen Davidson."

𖠌

yazardan- Allen'ı unutmayalım arkadaşlar, kitapta çok önemli bi rolü olucak.

yaralı kalpler » s. rogersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin