Keyifli okumalar!
"Yabancı kız? Çok yakında tekrar görüşeceğimizi söylemiştim değil mi?"
Kutay onunla iletişim kuracağıma emindi ve gerçekten de çok fazla beklememiş, hemen onu aramıştım. Ne yazık ki insanları pek şaşırtmıyordum.
"Seninle konuşmam gerekiyor. Müsait misin?" Diye sordum biraz çekinerek.
Kutay'ın keyifli gülüşü yankılandı. "Telefonda mı konuşacağız?"
Tereddütlü bir sesle "Evet..." derken kaşlarımı çattım. Onunla buluşmak istediğimden emin değildim.
"Bence bu iyi bir fikir değil yabancı kız," dediğinde sinirli bir nefes aldım.
"Bana yabancı kız demeyi bırakır mısın?" Bunu her seferinde yüzüme vuracaksa hiç sağlıklı iletişim kuramazdık.
Kutay tekrar gülmeye başlarken "Tabii bırakırım ama benimle yüz yüze konuşmayı kabul edersen. Bu akşam benim mekana gel, seni güzel bir şekilde ağırlayayım. Sen de derdini bana anlatmış olursun," diye karşılık verdi.
Bu bir tuzak olabilir miydi? Ya geçmişte yaptıklarını yine yapmaya kalkarsa ne yapacaktım? Kendimi savunmayı bilmiyordum.
"Derin?" Kutay'ın bana seslenmesiyle kendime geldim.
"Ben...benim bu akşam kendi barımda bulunmam gerekiyordu aslında." Yalan değildi, Can'la buluşacaktım.
"Hadi ama Derin, benden korkuyor musun yoksa?" Diye sordu Kutay. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Ondan yardım istemeyi düşünürken bu kadar korkmam ve bunu belli etmem anlamsızdı. Dengesizce davranıyordum.
"Peki, geleceğim."
"Güzel, o zaman akşam yedide seni evinin önünden alırım," dedikten sonra telefonu kapattı.
Sakin olmam gerekiyordu. Panik yaptığım an işler daha da karmaşık bir hal alıyordu ve her şey ayağıma dolanmaya başlıyordu. Nilüfer'in dediği gibi güçlü olmak zorundaydım. Güçlü olmak bu şehirde kötülük yapmak anlamına gelse de ben bu yargıyı değiştirecektim. Bunu yaparken de karda yürüyüp ayak izimi belli etmemem gerekiyordu.
Akşam yediye iki saat kaldığında hızlıca duş alıp hazırlanmaya başladım. Siyah, mini bir elbise giydikten sonra aynaya baktım. Biraz zayıflamıştım ve bu kesinlikle annemin yemeklerini yiyemiyor olmamdan kaynaklanıyordu. Acaba benim yerime geçen Derin onları yiyor muydu? Araları nasıldı?
Hızlıca hazırlandıktan sonra aşağı inerek Nilüfer ve kendime birer sandviç hazırladım ve koltuğa oturdum. Can'ı arayıp gelemeyeceğimi haber vermem gerekiyordu. Kutay'la buluşacak olmama tepki göstermesi muhtemeldi.
Nilüfer yanıma oturduğunda hazırladığım sandviçlerden birini ona uzattım. "Bu buluşmadan Can'a bahsetmeli miyim sence?"
Nilüfer sandviçten büyük bir ısırık alırken "Bence hayır," diye cevap verdi. Birilerinden bir şey saklamaktan hiç hoşlanmıyordum.
"Neden? Beni engeller mi?"
"Arabada Kutay'dan yardım isteyeceğini söylediğin an nedense yüzünde bir korku oluştu. Nedenini bilmiyorum ama seni engellemeyi düşünüyor gibiydi. Bu işi kimseye söylemeden halletsen daha iyi olacak galiba," dedi. Özgür'ün Kutay'la ilgili anlattıklarını demek ki Can da biliyordu. Bu yüzden korkmuş olmalıydı.
"Tamam, o zaman bir bahane uydurmam gerekiyor."
Telefonu elime aldıktan sonra derin bir nefes alıp Can'ı aradım. "Alo bebeğim? Beni bu kadar çabuk mu özledin? Biraz daha sabretseydin akşama görüşecektik," diye telefonu açan Can'a güldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARALEL
FantasyFarklı evrenlerden aynı anda dilenen bir dilek... Ve o dileğin değiştirdiği iki hayat... Derin fazlasıyla sıradan bir hayata sahip sıradan bir kızdı. Herkes gibi anne ve babası, onunla tamamen zıt bir kardeşi vardı. Hayatında her şey normalken bir...