2.Bölüm=...Alışma...

108 15 6
                                    

...Aydınlık yoksa bir yerde, karanlığın...                

     ...bitmesini bekleyemezsin...

    

 Belki de saatlerdir bir yer bulma umuduyla dolaşıyordum bu ıssız ormanda. Ama bu zamana kadar kavrayabildiğim tek şey her yer karanlık ve ben açım. Bugünkü yemek saati gelmeden beni sürgün etmişlerdi. Elimde hiçbir eşya yok, fener yok, kıyafet yok, yiyecek yok, içecek yok... Ve en kötüsü de sanırım artık umutlarım da yok... Nasıl yaşayacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yok. Kasabanın içinden uzakta bir orman olduğunu görürdüm, evet ama asla yanından bile geçmemiştim. Şimdi burada yaşamak zorundaydım. Yapmadığım bir şeyden cezalandırılmak çok gücüme gitmişti. 

     Ormanın derinlerine doğru giderken arkamdan ayak sesleri geldiği duydum. Bir anda arkamı dönmeye çalışmamla boynumda hissettiğim kını bir oldu. Yapan kişinin yüzüne bakmaya çalışsam da kafamı çeviremiyordum. 

"Sessiz ol!"

"Kimsin ve ne istiyorsun benden?" Tek düşmanım yok muydu benim? Kimdi şimdi bu?

"Var olan tek düşmanın tabi ki!" Yavaşça boğazımdan kınıyı çekerken  arkamı dönüp yüzünü gördüm. Gerçekten de oydu! İyi ama beni neden takip etmişti ki? Zaten sürgün edilmiştim, daha ne istiyordu?

"Daha ne istiyorsun Alisa!" Küçük bir kahkaha attı. Gözlerinin mavisi geceyle o kadar uyumlu oluyordu ki her ne kadar ondan nefret etsem de etkilenmemek elde değildi.

"Şerifin yanında çok doğru bir tespit yaptın! Sana kurulan bir komplo!"

"Biliyordum senin yaptığını." 

"Bilmen bir şeyi değiştirmedi ne yazık ki. Ben Yavuz'un, Sehir'i koruyan askerlerin komutanının kızıyım. Sen ise sadece bir marketçinin kızı! Hangimize inanmalarını bekliyordun ki, aptal kız!" Bana bu şekilde hitap etmesi hiç hoşuma gitmemişti.

"İstediğin oldu işte. Sürgün ettiler, o kasabada bile değilim artık. Daha ne istiyorsun?" Küçük bir tebessüm etti. O mavi gözlerinin parladığını gördüm ve ardından ağzından tek bir kelime çıktı.

"Ölmeni." Elindeki kınısıyla benim üstüme doğru koştu ve ben hiçbir şey yapamadan karnımda bir acı oluştu. Acı içinde inliyordum.

     Bir anda bir rüyadan uyanırcasına irkildim ve hiçbir şey olmamıştı. Alisa önümde duruyordu ve konuşuyordu. Ve istemsizce ağzımdan sözcükler çıktı.

"İstediğin oldu işte. Sürgün ettiler , o kasabada bile değilim artık artık. Daha ne istiyorsun?" Ben bunu zaten söylememiş miydim? Neden şimdi tekrar ettim ki? Bunu bilinçsizce nasıl yapabildim?

"Ölmeni." Alisa'nın aynı tepkisiyle az önce şu an olanları gördüğümü fark ettim. Cebinden kınısını çıkarır gibi olması da bu düşüncemi kanıtlar nitelikteydi. Hızlıca kınıyı tutacağı elini tutup ters çevirdim, ardından dizimle beline vurarak yere düşmesini sağladım.  Az önce belinden çıkarmaya çalıştığı kınısı şimdi yerde duruyordu. Sırtına biraz sert vurmuş olmam kalkmasını önlemişti. Yerden suratıma baktı. Hızla eğilip kınısını aldım.

"Kasabaya tekrar dönmemin bir yolu yok! Yapabileceğin en kötü şeyi yaptın zaten. Git kasabanda doya doya yaşa! Ama şunu da unutma; aydınlık yoksa bir yerde karanlığın bitmesini bekleyemezsin!" 

     Oradan olabildiğince uzaklaşmaya çalıştım. Ayın tepeden beni izliyor oluşu, her adımımda beni daha da güçlendiriyordu. Ayın pir parçası olmamdı sebebi belki de... Karnımda oluşan ve tüm vücudumu kaplamaya başlayan açlık hissini bastırabilmek için şu an yapabileceğim tek şey uyumaktı. Uzunca bir arayış sonunda içinde sığabileceğim kadar boşluk olan bir çalının içine girdim ve uyumaya çalıştım. Son haftalarda yaşadığım şeyler çok ağır geliyordu. O kadar ağırdı ki her aklıma geldiğinde göz kapaklarım daha çok açılıyor ve uykuya dalmamı zorlaştırıyordu. Uykuya dalmam zorlaştıkça ise açlık hissi artıyordu. En kısa zamanda başka yaşam olan bir yere gitmeliydim! Alisa'dan aldığım kınıyı çıkardım ve incelemeye başlayacaktım ki kınının benim kınım olduğunu fark ettim. Babalarımızın davaları artık bize de bulaşmıştı. Ezeli düşmandık belki de... Ama benim aklımdaki en büyük soru işareti Alisa ile tartışırken olanlardı... Resmen kısa süreliğine geleceği görmüş, hayatımı kurtarmıştım. Bunu nasıl başarabilmiştim? Daha önce başıma hiç böyle bir şey gelmemişti. Belki de hayatımı kurtarmama yarayan bir çeşit sensördür.

     Ben Mehir Leyal. Geceyi yorgan, ayı yastık yapmış,ormanda çalıların içinde umutlarının geri gelmesini dileyerek uykuya dalmaya çalışan bir kızım. Bundan sonra ne olacak, nasıl yaşayacağım, nereye gideceğim bilmiyorum ama biliyorum ki gece benimle... Ve gece benimle olduğu sürece hiçbir zaman üşümeyeceğim...

Ay ParçasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin