Usb

6.9K 196 22
                                    

Arkadaşlar başlamadan önce eklemek istediğim ufacık bir şey var; son bölümde videoya şaşıranlar oldu. Benim hatam, önceki bölümlerde yeterince iyi açıklayamamış olmalıyım ki yanlış anlaşılmalar meydana gelmiş. Cihangir de cinayeti kanıtlayan bir video hep vardı, evliliğin gerçekleşmesini de bu video sağladı. Olayları elimden geldiğince açıklayacağım bölümler ilerledikçe. Bu işte başarılı olmadığımdan olayları bölümlere yedirerek verme konusunda zorlanıyorum. Kusura bakmayınız. Öptüm reisler.



Adam soğuk betona yığılırken, sanki o kurşun benim karnımı delip geçmiş gibi fırladım sandalyeden.
"Bu ne!? Yoksa izleyip izleyip zevke mi geliyorsun Cihangir? Ne güzel köşeye sıkıştırdım ama, mı diyorsun? Ya da gözümün önünde mi kalsın istedin? Tıpkı o silah gibi!?" Videoyu silmek gibi, bilgisayarı karşıdaki duvara çarpmak gibi şeyler yapmak istedim ama gereksiz bir efor kaybı olacaktı. Bakışlarım silikleşti giderek. Cihangir'den yeniden, yeniden, bir kez daha iğreniyordum.
"Hayatımın içine sıçtın Cihangir! Pat diye dahil oldun hayatıma! Belki benim skorumu yüze katlamışsındır dimi? Ama senin gibi bir piçe hiçbir şey olmaz! Ben..."  kesilen nefesim beni daha da telaşa soktu. Hızlı hızlı nefes alabilmek adına çabaladım. Sanki soluğum boğazımda tıkanıyor, ciğerlerime dek ulaşamıyordu.
"Nefret ediyorum senden. Nefret ediyorum."
"Sakin ol Arya, sakin ol, dur." Yanıma doğru gelerek hafifçe omuzlarımdan tuttu.
"Sakin ol, nefes al bebeğim." Tüm gücüm çekildiği için beni yönlendirmesine izin verdim. Kendi irademle hareket edecek gücüm yoktu. Omuzlarımdan bastırarak sandalyeye oturmamı sağladı tekrar.
"Derin derin nefes al güzelim." Bir dakika kadar ona uyup derin derin ve yavaşça soluklandım. Kalp atışlarım yeniden normale döndü, hızla inip kalkan göğsüm yavaşladı.
Bir katil olduğumu tekrar tekrar görmekten feci olan, bunu bana karşı kullanan bir adamla bir arada olduğumu yeniden anımsamaktı. O adama henüz hiçbir şey yapamazdım da, görmem gereken başka hesaplar vardı. Ondan nefret etmiyor gibi davranmalıydım. Her şey çok normalmiş gibi yapmalıydım. En azından şu durumdayken, olabileceği kadar normalmiş gibi. Ama bu, gerçekleri anımsadıkça yüz kat zorlaşıyor ve iğrençleşiyordu.
"Bu kadar dibimizde olmak zorunda mıydı Cihangir?" Sesimim kısıklığı beni incitti tekrar. Bu kadar ezilmiş davranmak istemiyordum. Kulaklarımda tekrar tekrar çınladı silahın sesi. Kendimi durduramıyordum. O sahneden kopamıyordum bir türlü.
"O video bugün bana gönderildi."
"Ne? Sana gönderildi mi? O ne demek Cihangir? Delirtme beni!"
"Bu aralar birileri benimle uğraşmayı çok seviyor demek." Çekmeceden bir usb çıkarıp avucuma bıraktı.
"Bugün bana geldi."
"Ne..."  diye fısıldadım. Biri onu tehdit ediyordu. Biri onu benim üzerimden tehdit ediyordu. Kim olabilir? Miraç? Belki. Yelda' bu kadar seviyor mudur? Beni mahvedecek kadar? Ben ömrümü bir kafeste değil de içinde Cihangir gibi birinin de olduğu bir kafeste geçirmeyi onun için kabul etmişken, beni hapse tıkmayı istiyor mudur? Hem de sırf Yelda' için? Ya da bana sinirlendiğinden belki. Yani Miraç bana bunu yapar mı? Dur, dur, dur. Annen olsa ne yapardı Arya? Annen olsa ne yapardı? Önce sakin olurdu. Soğukkanlı olurdu.
Kendimi toplamak için yutkundum. Ellerimle yüzümü sıvazlayarak derin bir nefes aldım. Bileğimde kalan tokayla saçlarımı ensemden topladım.
Şimdi baştan başla, Miraç? Hayır. Miraç seni karşısına almaz. Bugünden sonra hiç. Bu oyunda tek kalmaya cesaret edemez. Ama belki bir anlık delilikle? Hayır. Sanmıyorum.
Başka kim olabilir? Benimle alakası olmayan biri mi? Evet belki de sadece Cihangir'in hayatın
daki biri.
Gözlerim sol elime kaldı. Dövmem orada duruyordu. Cihangir'in hayatı demek benim hayatım demek artık.
"Nasıl olabilir Cihangir? Bu bir tek sende vardı. Nasıl sahip çıkamazsın bir videoya! Dalga mı geçiyorsun benimle?"
"Arya!.."
"Bu şehir seninmiş, sen buranın kralıymışsın! Bilmem neymiş. Bunları dedikten sonra şimdi de kalkıp bana birinin avucunun içinden bir şeyini alıp sana duyurmadan kaçtığını mı söylüyorsun? Biri senden benim hayatımı çalmış Cihangir!" Kahkahalarla güldüm.
"Ve senin ruhun bile duymamış. Kabul edelim bu gerçekten komik." Sinirlendiğini fark edebiliyordum ama zerrece korkmuyordum ondan. Ne olursa olsundu.
"Kimin yaptığını soracağım, bulacağım diyeceksin tabii. Ne yaparsan yap. Şimdi bakınca hapse girmek o kadar da kötü gelmiyor kulağa."
Elimdeki belleği odanın bir kenarına fırlattım. Keşke her şeyi böylece fırlatmak mümkün olsaydı. Şimdi her şey biraz daha karmaşıktı. Cihangir'le yalnız kalışım yetmez gibi dışarda beni yok edebilecek biri daha vardı.


Günah Tohumu (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin