"Minji! Çek şunu gözümün önünden!" dedi Chen, sinirle Minji'ye bakarak. Minji, bir sürü fotoğraf çekiliyordu ve bunlara Chen'i de dahil ediyordu.
"Ne yapayım? Seninle olan fotoğraflarım daha çok beğeni alıyor." dedi Minji, dudak büzerek. Chen, belli belirsiz güldü ve tatmin olan egosuyla cevap verdi.
"Tabi kızım! Kim bu suratı beğenmez? Ben de olsam, ben de beğenirdim bu muhteşem ötesi suratı! Ama ben, fazlasıyla mütevazi olduğum için, hiç öyle ego falan yapmıyorum(!)" dedi Chen. Minji, inanmazca ona bakıyordu. Gülerek kafasını salladı.
"Tabi yakışıklı oppam! Neyse hadi gel de millet mütevazi(!) görsün!" diyerek kameraya ikisini aldı. Birkaç tane çekildiler. Minji, içlerinden bir tanesini seçti ve paylaştı.
"İnsanlar yeterince yakışıklı, aman mütevazi gördüyse hadi kalk gidiyoruz." dedi Chen. Minji, onun bu hallerine güldü ve kafa sallayıp kalktı.
"Öğlen yemeğine beni nereye götüreceksiniz Chen oppa?" dedi Minji, saçlarını savurarak.
"Hastanenin kantinine! Nereye olacak?" dedi omuz silkerek. Minji'nin yüzü düştü.
"Tost ısmarlarsın şimdi sen?(!)" dedi alayla gülerek. "Kantinde pirzola var da ben mi bilmiyorum? Tabi tost ısmarlayacağım kızım, ne ısmarlayayım?(!)" dedi gayet rahat bir tavırla. (Biz buna öküzlük diyoz jsjahs)
"Bu günde kaşara doyduk!" dedi Minji, göz devirip önden yürüyerek. Onu kızdırmanın zevkini alan Chen, devam etti.
"İstersen sucuklu yiyebilirsin. Ya da paraya kıyıp karışık yaptırabilirim." dedi gülerek. Öğrencilik yıllarından çıkamamıştı anlaşılan.(!)
"Yalnızca üç tl farkla Minji dayağı yemek de ister misiniz Chen Bey?(!)" dedi Minji, sinirle arkasına dönerek. Chen, elleri cebinde düşünür gibi yaptı.
"Hımm... Yok sağ olun. Ben ne olduğu belirsiz şeyler tercih etmiyorum." dedi sırıtarak. Minji daha fazla dayanamayarak, hızlı hızlı ilerledi. Chen'de gülerek onu takip etti.
__________________________
"So-ra, Kang Mi daha gelmedi mi?" dedi Joon ho, So-ra'ya. So-ra, kafasını salladı.
"Henüz değil. Konferansta da yoktu, bir sorun yoktur umarım." dedi So-ra. Joon ho'da onu onayladı. Ellerindeki numuneleri makinaya yerleştirdiler.
"Sence yüzde üçlük dilim çok mu?" dedi Joon ho, So-ra'nın fikrini merak ederek. So-ra derin bir iç çekti.
"Şimdilik iyi. Hatta böyle kalsa bile iyi. Ama bulaşıcı özelliği olduğu için artacağa da benziyor. Açılışı üçle yaptık ama bakalım..." dedi So-ra. Joon ho, kafasını salladı.
"Ama şu ânâ kadar yapılan testlerde, o kadar da kötü değil sonuçlar. Hastaların yüzde ikilik kısmı, doktorların da yüzde bir nokta on ikilik kısmında bağışıklık zayıflığı var. Anlayacağın o kadar da kötü değil." dedi Joon ho. So-ra gülümsedi.
"En azından bu iyi bir haber." dedi diğer numuneleri de makinaya yerleştirerek.
"Aynen. Sağlık Bakanı bir açıklama yapmadı mı?" dedi So-ra. Joon ho dudaklarını büzdü.
"Hiç haber dinleyecek ya da telefon açacak vaktim olmadı ki. Ama yapmıştır büyük ihtimalle." dedi, ellerini yıkayarak.
"Ben de hiç rastlamadım." dedi So-ra, elinin tersiyle yanağını silerek.
"Efendim, izole odasındaki bir hastada titreme başladı!" dedi içeriye aniden giren Soojin hemşire. Joon ho ve So-ra, birbirlerine baktılar ve kafa salladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİROLOJİ : COV-E9
Ciencia FicciónSalgın hastalık : Cov-E9 Ölenler bedenler değil, fikirlerdir! •Kapağın tüm hakları 'Roy Tasarım'a aittir!• Lee Jong Suk#1