Sürpriz Söz

60 11 8
                                    


Diyarbakır'ın taş konakları içinde, içine kapanık ama neşeli ve güler yüzlü bir kız vardı. Adı Berfin. Berfin Cansoy. O konağın taşına, duvarına anlatmakla bitiremediği dertlerini dışarı vurmayan, güler yüzlü ay parçası bir kız. Dedesi Mahmut, babaannesi Asiye, babası Ferman, annesi Semra, amcası Edip, yengesi Emine, kuzenleri Lorin ve Rodin ve mutfağın gülleri Halime ile kızı Asminle büyük bir aileydi Cansoy ailesi. Diyarbakır'ın en büyük plazasının sahipleri... Berfin'in dedesi plazayla yaşından dolayı fazla uğraşmaz, oğullarına bırakırdı. Tek nasihati diğer plazalarla rakip olarak değil dost olarak çalışmaları gerektiği. Berfin, içine kapanıktır kapanık olmasına ama en yakın dostu Berivan'a anlatmadığı şey yoktur. Yediklerinden içtiklerinden haberleri vardır. Öyle ki aralarından su sızmaz.

Bugün dedesiyle Berfin kahvaltıda okul ile ilgili sohbet ederken Lorin içeri girdi ve dedesine onunla özel konuşması gerektiğini söyledi. Müsaade isteyip sofradan kalktı, Mahmut. Lorin ve Rodin ikiz değiller, Rodin abi Lorin kız kardeştir. Emine ile Edip isimli birbirine benzesin diye böyle koymuşlar. Berfin, Lorin ve Rodin küçüklüklerinden beri çok iyi anlaşırlardı. Hatta birbirlerini korur, birbirleri için yalan bile söylerlerdi ailelerine. Cansoy ailesi taş duvarları olan otantik bir Diyarbakır konağında yaşıyorlar. Berfin'in dedesinin dedesinin de dedesi ta küçüklüğünden beri ailesiyle bu konakta yaşarmış. Daha fakirken bile bu evde yaşarlarmış. Berfin'in dedesinin babası sayesinde büyümüş ailelerinin namı... Babası Ferman ve amcası Edip, Kaplan plazasının en yakın işbirlikçileridir. Onların büyümesinde Cansoyların önemli payı vardır.
Berfin o kadar çok sever ki ailesini hani kalp kalbe karşıdır derler ya onlar da Berfin'i çok seviyorlar.

Mahmut ile Lorin'in konuşması Lorin'in artık evlenmek istemesi üzerineydi. Dedesi buna karışamayacağını babasıyla konuşması gerektiğini söyledi. Lorin de can sıkıntısı ile oradan ayrıldı. Çünkü Edip, Lorin'i çok sevdiği için yabancı bir adama kolay kolay vermeyeceği âşikardı.

Bir gün Kaplanlar, Cansoylara misafir olarak akşama kahve içmeye geleceklerini haber verdiler. Mahmut ve Ferman Kaplanların böyle nedensiz yere gelmeyeceğini bildikleri için gönderdikleri elçiyle neden geleceklerini bilmek istediklerini bildirdiler. Tabii olarak artık aile gibi olduklarını ve artık bu ailenin büyümesi gerektiği için hayırlı bir iş için geleceklerini söylediler. Ferman ve Edip şaşakaldılar. Çünkü Kaplanların sadece bir tane oğlu vardı. O da plazanın başındaki Ferhat Bey'in torunu Macitti. Acaba kimi isteyecekler diye düşünürken Kaplanların belirttiği gün geldi çattı. Mahmut hemen Halime ve Asmin'e hazırlıklara başalamalarını söyledi. Taş konakta büyük bir hazırlık vardı. Aşağı yukarı koşuşturanlar, odalarında hazırlananlar ve odadan odaya girip çıkanlar...

Akşam oldu ve Kaplan ailesi kapıyı çaldı. Hanımlar karşılamaya giderken Asmin ve Halime kapıyı açıp misafirlerin ellerindekileri almaya başlamışlardı bile... Kaplan ailesi başlarındaki Ferhat Bey, oğlu Hasan, kızı Nafiye, ikisinin eşleri Canan ve Adnan, Hasan'ın oğlu Macit, kızı Azize ve Nafiye'nin kızı Melisa ile birlikte arabadan indiler. Derken arkadan bir araba daha geldi. Cansoy konağı halkı kapıda merakla gelenin kim olduğuna bakıyorlardı. Gizemli adam arabadan inerken havalı havalı indi. İnen kişi yakışıklı, boylu poslu, kasları giydiği takımın içinden bile görünüyordu, kısa dalgalı saçlı, mavi gözlü, uzun kirpikli heykel gibi biriydi. Cansoylar bu adamı ilk defa görüyorlardı. O yüzden bakakaldılar adama... Görünüşü sert ve kibirli birini andırıyor olsa da görünüşüne nazaran kibar, beyefendi ve saygılı bir adamdı.

Herkesle tokalaşıp içeri girdi. Salonda ağırlanan Kaplan ailesi neşeli bir hâlde yerlerinde otururlarken, Cansoy ailesi hâlâ o ilk defa gördükleri adamın etkisindeydiler. Herkes yerine oturdu ve sohbete koyuldular. "Nasılsınız" faslı bitince Cansoylar konuyu açtı. Mahmut Bey:"Eee Ferhat, nasılsınızlar bittiğine göre söyle bana hele, bu beyefendi de kimdir? İlk defa görmekteyiz!" diye soruverdi. Ferhat Bey de:"Bu Devrimdir, Mahmut Bey Benim İstanbuldaki torunum. İlk defa görüyorsunuz biliyorum, size daha önce bahsetmeye fırsat bulamadım. Hatta bugün buraya Devrim torunum için geldik." diye cevapladı. Mahmut Bey:"İşte tam konumuz bu. İsterseniz kahveler gelince başlayın. Ferhat Bey:"İnşallah inşallah hele bir kahveler gelsin."

Gizli HediyelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin