Yorgun bir şekilde kendimi yola attım. Gün boyu yağan yağmur ancak bitmişti. Hava yeni karamıştı. Dışarısı, nefes alırken ağızdan çıkan buharı görebileceğim kadar soğuktu. Ellerimi birbirine sürttüm. Hemen otobüse binmek istedim; ancak içimde, bu soğuk havayı iliklerime kadar hissetmemi isteyen bir istek vardı. Hasta olmak istiyordum belki de? Bilmiyordum. Tek bildiğim o an üşümek istediğimdi. Adımlarımı yavaşlattım.
Arkamdaki insanlar yavaş yürüdüğüm için birkaç saniye arkamda benim gibi yavaş adımlar atıyor, daha sonra dayanamayıp sağımdan solumdan önüme geçiyorlardı. Büyükşehirlerde her zaman bir acele vardır. İnsanları keyfi bir şekilde, yavaş yavaş yürürken göremezsiniz. Özellikle de işe gidiş ve dönüş saatlerinde. Metrolar tıka basa dolu, arabalar yolda peş peşe dizili, insanlar kaldırımlardan taşmıştır.
Kafamı kaldırdım. Belki de varmama birkaç adım kalan otobüs durağından kalkan ve duraktaki bütün insanları içine alan otobüsün gidişini izledim. On dakika beklemem gerekecekti. Otobüs durağına vardığımda arkamdaki kişinin ne zamandır tıpkı benim gibi yavaş yavaş yürüdüğünü merak ettim. Boş otobüs durağının altında sadece ikimiz vardık. Bir sigara yaktı. Oysaki öğrenciye benziyordu. Benim gibi, benim yaşlarımda. Ona gereğinden uzun süre ya da gereğinden belli edecek şekilde bakmış olmalıydım ki henüz içine çekmediği taze sigarasını bana uzattı: "İster misin?"
Kafamı sağa sola sallayıp "Kullanmıyorum." dediğimde gülümseyerek "Sigaraya çok dikkatli bakınca canın çekti zannettim." dedi. Bu cümleye nasıl cevap vereceğimi bilemediğim için sadece yüzüne baktım. Bir miktar dumanı içine çekip dışarı üfledikten sonra "İlk defa mı sigara içen birini görüyorsun?" dedi. Kafamı yola çevirip "Sana sigara yasak değil mi?" diye sordum. Sigarayı tekrar içine çekip "Evet, henüz reşit değilim." dedikten sonra dumanı dışarı verdi.
Otobüs yolun başında gözüktüğünde yaslandığım yerden uzaklaştım ve kaldırımın ucuna yaklaştım. Beklediğimden önce gelmişti. Sigara içen çocuk sigarasını yere atıp ayağının altında ezdi ve yolsa doğru fırlattı. Yüzümü buruşturdum. Kıkırdayıp "İlk defa mı reşit olmadığı halde sigara içen birinin sigarasını bitirdikten sonra yere atıp ezdiğini görüyorsun?" dedi. Dalga geçiyordu. Alayla gülümsedim: "Maalesef herkes gibi çöp arkasında olmasına rağmen sigarasını yola atan birini görüyorum. Bir de gençlerden umutluyuz, diyorlar."
Arkasındaki çöple dönüp baktığı sırada otobüs geldi. Otobüse bindiğimde hâlâ durakta durup çöpe baktığını gördüm. Tam bitmemiş sigarasını otobüse binmek için söndürmemiş miydi? Neden binmiyordu? Otobüs gidene kadar çöpe bakmış, otobüs uzaklaştığında otobüse bakmıştı. Belki de bu yaptığı hareket üzerine daha önce hiç düşünmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nephente[s] • JJK
Fanfiction"Sana iyi gelmem gerekirken sende kötü etkiler bırakıyorum ama sen, yine de beni bırakmıyorsun."