Medya: Ayça
Nasılsınız? Karantina günleri nasıl geçiyor? Benim baya yoğun geçiyor. Ödevlerden kafamı kaldıracak çok vaktim olmasa da sizin için yazıyorum. Seviliyorsunuz!
İyi okumalar <3
-------
Mehir'den
Eve gelmiştik. Benim ister istemez gözlerim dolu doluydu. Ağlamamak için tırnaklarımı avuç içlerime geçirsem de gözümden bir yaş akmıştı. Bu adamın yanında çok güçsüzdüm nedense. Kahretsin!
Kolumu bıraktı ve beni savurarak yere fırlattı. Kaşlarımı çattım. Dövecekti. Şaşırmadım. Kulağıma küçük kızın fısıltısı dolduğunda yumruklarımı sıktım.
"Mehir."
Göz yaşlarım akmasın diye uğraşırken kulağıma dolan sesle bana ihanet etmişti göz yaşlarım. Güçlü bir kız olan Mehir Altınok ağlıyordu. Ağlamaktan nefret eden Mehir Altınok ağlıyordu.
Bu kadar mı güçsüzdüm? Kendimi hep 'güçlüyüm' diye kandırmıştım. Aptaldım ben aptal.
Yanağıma inen tokatla acıyla güldüm.
"Neden benden nefret ediyorsun, baba?" Diye fısıldadım. Fısıldayışımla kaşları çatılırken bir tokat daha attı bana. Dudağımdan akan kan ile burukça gülümsedim.
"Çocukluğumu çaldın benim. Yine de sevdim seni. Beni dövsen bile sevdim ulan. Ama sen ne yaptın! Çocukluğumu bana zehir ettin. Ulan ben çocukluğumu yaşayamadım ki! Bilmezsin belki ama benim bir tarafım yaralı bir çocuktu be. Ama kimseye o tarafımı göstermedim. Herkese sahte gülücükler sundum. Kimse anlamadı bile! Gülsem de herkes benim acı çektiğimi anlamadı. Bunca zaman benden nefret edip benden uzaklaştın. YİNE ÖYLE YAP! Beni umursama! Bu saatten sonra da ben seni sevmeyi ve umursamayı bırakıyorum be baba."
Sözlerimi söylerken bile ağlıyordum. Hıçkırarak ağlıyordum. Babam sıktığı yumruklarını gevşetti. Bana bakıyordu. Hatta bu adamın gözleri dolmuştu. Bana doğru gelmesiyle kendimi geriye çektim.
"Pişman mı oldun, baba?"
"Me-"
Onu susturdum ve sırtımı açtım babama. Sırtımda kemer izleri vardı. Kemerle sırtıma vururdu hep. O anı hatırlamamla gözümden akan yaşı sildim hemen. Babam sırtıma dokunduğunda irkildim ve sırtımı kapattım.
"Ne zaman kavga etsem beni hep çalışma odanda kemerle döverdin! Ah, pardon. Her zaman bana dayak atardın. Benim çığlıklarımı duymazdan gelerek kemerle vurdun bana! Bu kadar mı bana kinlisin be baba?"
Gülümsedim ve devam ettim laflarıma.
"Okulda öğretmenlerim 'ailenizden izin alın' falan derdi. Ben ne yapardım biliyor musun! Sana söyleyemezdim. Döversin diye söyleyemezdim. Ben de kendimden izin almaya kalkışırdım defalarca."
Gözlerimi sildim ve yutkundum.
"Çocukların genelde ilk aşkı babalarıdır. Ama sen. Sen benim hayal kırıklığım oldun be! Normalde bana sevgiyi öğretmen gerekirken bana KÜFÜR ETMEYİ öğrettin! Ağzından küfür eksilmezdi ki. Benim çocukluğumu elimden aldığın SENDEN NEFRET EDİYORUM!"
Sona doğru bağırmamla gözlerini sildi. Alt dudağımın titremesiyle kendimi evden dışarıya attım. Sonunda ona olan içimde birikmişliği ona söylemiştim. Ama o anları konuşmak canımı yakmıştı yine de. Elimi ağzıma koyarak hıçkırıklarımı bastırdım. Ve oradan uzaklaştım.
=======================================
Sokaklarda başı boş, dalgın bir şekilde yürüyordum. Telefonumu da kapatmıştım. Kimse bana ulaşamıyordu. Yalnız kalıp kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı zaten. Kafamın içine dolan küçük kızın haykırışları ile kocaman bir çığlık attım.
"YETER LAN! SUS ARTIK KÜÇÜK KIZ! SUS! KAPA ÇENENİ!"
Bağırışımla tüm sokak inlerken ben o sinirle ağlamaya başlamıştım. Buğulanan gözlerimle önümü göremezken birden bilincimin kapandığını hissettim.
Sonrasında mı? Karanlık beni aldı.
Ayça'dan
Dudaklarımı dişlerken kızlarla Mehir'i takip ediyorduk. Mehir'in çığlığını duyduğumuzda hızlanmıştık. Ama sonrasında ise bir kamyon şoförü ona çarpmıştı ve Mehir şuan baygındı. Ve kafası kanıyordu. Kızlarla Mehir'i hastaneye götürürken ben göz yaşlarıma hakim olamıyordum. Hastaneye gelmemizle Mehir'i hemen ameliyathaneye aldılar.
Telefonumdan Metehan'ın ismini bulup onu aradım. Uzunca çaldıktan sonra açıldı.
"Ayça? Mehir nerede!" Diye bağırışının ardından yutkundum. Göz yaşlarım durmazken mırıldandım.
"Mehir hastaneye kaldırıldı." Dememle telefon yüzüme kapatılırken duvara çöktüm. Çocukluk arkadaşım ölemezdi! Bizi bırakıp asla gidemezdi! O sırada Erdem'i görmemle ona doğru koştum ve sarılarak ağlamaya devam ettim.
Metehan'dan (Mehir ameliyattayken nişanlısından yazmamak olmazdı :D?)
Akan göz yaşlarımı sildim ve sinirle duvara yumruğumu geçirdim. Duvara yumruklarımı geçirirken doktor ameliyathaneden çıktı. Kanayan ellerimi umursamadan doktorun yakasına yapıştım.
"O İYİ Mİ!" Diye kükrememle doktor yutkundu.
"Buraya geldiğinde çok kan kaybetmişti. Ameliyat başarısız geçti maalesef. Onu 2 gün boyunca gözetim altında tutacağız. Geçmiş olsun."
Doktor yanımdan ayrılırken kızlara döndüm. Kızlar ağlamaya devam ederken Allah'a yalvardım. Sevdiğim kadın benim kollarıma geri dönsün diye yalvardım. Ona hangi piç çarptıysa sikecektim onu. Ona çarpan piçe küfürlerimi sıralarken yere çöktüm ve öyle ağladım.
Annemi kaybetmiştim. Ama sevdiğim kadını kaybedemezdim. Ben tüm kalbimle inanıyorum ki sevdiğim kadın uyanıp bana 'seni seviyorum' diyecekti.
Seni seviyorum güzelim ve ne olur bana geri dön!
BÖLÜM SONU...
EVEET, BU BÖLÜMÜN SONUNA GELDİK DOSTLARIM!
FİNALE TAM 2 BÖLÜM KALA YİNE BİR GICIKLIK YAPTIM NİHAHAHAHHA!
BURADA BİTİRDİM DİYE SÖVEBİLİRSİNİZ AMA 2 BÖLÜM KALA EFSANE ŞEYLER OLACAK!
TABİİ, DİĞER BÖLÜM DAHA UZUN OLACAK.
ÖPTÜM SİZİ <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ERKEK LİSESİ (FİNAL OLDU)
HumorOkulundan atılan 3 kızın erkek lisesine gitmesi ve kendilerini bir savaşın ortasında bulmaları... Kazanan aşk mı yoksa nefret mi olacak??