VII.Bölüm

1K 50 28
                                    

Suzan abisine korku dolu gözlerle bakarken duyduklarının gerçek olmamasını diliyordu. Kafasının içinde abisini hem yargılıyor hem de alkol yüzünden diyerek aklıyordu. Daha fazla dayanamadı Kenan'ın önünden kadehi  çekip aldı. Kenan'ın dikkati şimdi Suzandaydı. Kenan homurdanarak Suzan'ın eline uzandı.
K: Ver şunu!
S: Ne dedin sen az önce?
Kenan boş bakışlarla Suzan'a bakıyordu. Suzan'ın ciddiyetinin farkına varacak durumda değildi.
K: Ne demişim?
S: Adnan dedin. Adnan'ın Fekeli'yi öldür..
Kenan öfke ile yerinden fırladı Suzan'ın ağzını kapatarak "Sus!" dedi. Geçmişi ile yaptığı hesaplaşmadan mağlubiyet ile çıkmıştı o iki ismi de duymaya tahammülü yoktu. Elini Suzan'ın ağzından çekerek devam etti "Ikiside zayıftı,ben değildim! "
Kenan ayakta durmakta zorlanıyordu tırabzanlara tutunarak odasına çıktı.
Suzan abisinin kalktığı sandalyeye yığıldı bu duyduklarının gerçek olmamasını diliyordu.
"Bu işin sonu cehennem olacak." diye fısıldadı.

Ertesi sabah güneş Çukurova'ya yayılan soğuk savaş rüzgarını örtmek istercesine daha sıcak, daha parlak doğmuştu.

Yaman konağı sakin ve sessizdi. Hünkar balkonunda ki çiçeklere bakıyordu. Kendini saklamadığı tek yer çiçeklerinin yanıydı. Bazen saatlerce konuşurdu onlarla. Kırgınlıklarını, yorgunluklarını anlatırdı uzun uzun. Bu zamana kadar insanların ona belirledikleri kalıplar ile yaşamıştı. Her geçen yıl Hünkar Yaman olmak daha da zorluyordu onu. Olması gereken kadının gücü ile içinde ki Hünkar'ın yalnızlığı muharebe halinde idi birbirleri ile. Hünkar her geçen yıl daha da acı çekiyordu. Kimsesi yoktu etrafında bu yüzden çiçeklere anlatırdı, onlara yüklerdi içinde kaybolmasını istemediği parçalarını. Geçen gün için de sancı yaratan belirsizliğin bir adı vardı artık. Bu ismi aklından geçirirken bile kalbinin çarpışına engel olamıyordu.
Derin bir nefes aldı,sonsuz gibi görünen arazilere kaydı gözleri "Benim zincirlerimde bunlar." diye fısıldadı kendi kendine sonra arabayı ilk gördüğü yere takıldı gözleri kontrol edemediği bir damla yaş aktı gözlerinden. Geçmişi omzuna binmişti bunun altından kalkacak gücü bulmakta zorlanıyordu. Gözlerini kapadı ve havayı koklarcasına kaldırdı başını o sırada Demir geldi balkona. Annesinin son zamanlarda ki haline anlam veremiyor sadece endişeleniyordu. Annesinin yanına yaklaştı saçlarından öptü.
D: Annem yine gelmedin kahvaltıya.
H: Bu aralar iştahım yok.
D: Daha yeni toparlandın böyle devam ederse başında bekleyeceğim.
Hünkar Demir'in yanağını okşadı. Gülerek cevap verdi.
H: Oğlum benim.. Iyiyim merak etme. Uzun zaman olmuştu çiçeklerim ile konuşmuyordum onlara ayırdım sabahımı.
D: Benimle de konuşmuyorsun çiçeklerini kıskanacağım neredeyse.
İkiside güldüler. Demir devam etti: Şirkete gidiyorum ben dikkat et yorma kendini.
--
Fekeli Hünkarla konuşmasından sonra yok saydığı duygularının benliğini ele geçirdiğini hissediyordu. O günden beri aklında olan tek şey Hünkar'a zarar vermiş olduğuydu. Hakikatlerin peşinden koşarken Hünkar'a zarar vereceğini hiç düşünmemişti. Hünkar'ın ona bir yabancı gibi bakması da kabul edebileceği bir şey değildi.. Fekeliyi girdiği dehlizden Çetin'in gelişi çıkardı.
Ç: Ağam müsait misin?
Fekeli bir an irkildi. Çetin'e döndü.
F: Gel Çetin.
Ç: Ağam bu ortaklık yapacağımız adamlar erken gelmişler. Şimdi buluşmak istiyorlar.
F: Şimdi mi? Daha önce niye gelmedin oğlum beklettik adamları.
Ç: Ağam az önce haber göndermişler. Kulüpte bekleyeceklermiş.
F: Daha fazla bekletmeyelim o zaman hadi.
--
Suzan hala kaldırılmamış olan kahvaltı sofrasına baktı mutfağa doğru seslendi.
S: Kızım toplasanıza şunları kimse kalmadı evde. Abimi beklemeyin baş ucuna bir ağrı kesici koyun yeter.
Mutfakta çalışan kızlardan biri acele ile masanın yanına geldi. Suzan konuşmaya devam etti: Ben kulübe gidiyorum sizde durmayın öyle aylak aylak toparlayın çabuk buraları.
--
Hünkar istemsizce kulübe gitmek için hazırlanıyordu o sırada Saniye elinde kahve ile girdi odaya.
S: Hanımım bir şey yemediniz bari kahvenizi için öyle gidersiniz.
Hünkar istemsizce omuzlarını silkti.
S: Hanımım siz kaç gündür böylesiniz. Anlatın bana derdinizi valla bütün Çukurova yaprak döküyor siz böyle olunca.
Hünkar hafifçe tebessüm ederek: Bu aralar keyfim yok. Şu sahte toplantılarda üstüne olunca içim sıkılıyor.
S: Gitmeyin hanımım. Hem siz ne zaman böyle olsanız at binersiniz bırakın bir kere de siz olmadan halletsinler.
Saniye bir an duraksadı munzur bir tavırla ekledi: Beceremezler ama olsun.
Hünkar gülerek karşılık verdi. Saniyenin omzunu sıvazlayıp: Iyi madem Gaffur'a söyle hazırlasın Küheylan'ı.
--
Kenan gecenin verdiği baş ağrısı ile gözlerini araladığında kurduğu planı düşünmeye başladı. Bütün gece kaderi ile hesaplaşırken içten içe kurduğu planın sadece zamanını belirleyemiyordu. Fekeliden kurtulacaktı ama eski günlerin hatırına vedalaşmak istiyordu. Baş ucunda ki ilacı içip ayaklandı. Fekeli ile son kez dostu olarak konuşacaktı.
--
Suzan kulübe girerken Fekeli'nin çıktığını gördü.
S: Ali Rahmet!
Dostça bir gülümseme ile bakıyordu Ali Rahmet'e.
F: Merhaba Suzan. Nasılsın?
S: Ben iyiyim görüyorum ki sende çok iyisin. Geçen zamana rağmen bildiğimiz gibisin. O gün konakta konuşma fırsatımız olmadı görünce selam vermek istedim.
Fekeli konuşmanın gittiği yerin farkındaydı hızlıca bitirmek istiyordu.
F: Seninle karşılaştığıma sevindim ama kusura bakmazsan acelem var arazilere gitmem gerekiyor.
Fekeli arabasına doğru yürümeye başlamıştı ki Suzan arkasından seslendi.
S: Aslında merak ettiğim bir şey var. Herkesin merak ettiği bir şey..
Fekeli tekrar Suzan'a döndü sorgulayıcı bakışlar ile bakıyordu.
S: Neden döndün?
F: Yamanlar da tutturmuş bir neden döndün.. Burası benim doğduğum yer. Hem doğduğum hemde doyduğum yer..
Suzan keyifle gülümsedi.
S: Hasretinden döndün yani.
F: Insan sevdalısına hasret kalır gibi toprağına da hasret kalıyor..
S: Bütün derdiniz bu değil mi zaten..Bütün derdiniz Çukurova..
Suzan Ali Rahmet'i Hünkar'ı sıkıştırdığı gibi sıkıştırmaya çalışıyordu. Ikisi de çocukluğundan bildiği insanlardı, büyürken aşklarına şahit olmuştu bitmeyen bir hikayenin peşindeydi Suzan.
Fekeli Suzan'ın imalarını anlamamazlıktan gelerek gülümsedi.
F: Gitmem gerekiyor hoşçakal.
--
Hünkar Küheylan ile arazilerde dolaşırken zincirlerinden kurtulduğunu hissediyordu. Küheylan hızlandıkça Hünkar'ın ciğerlerine dolan hava ruhunu esaretten kurtarıyordu sanki.
Ali Rahmet yol boyunca Suzan'ın imalarının etkisi ile geçmişin derinliklerine dalmıştı yine. Yanından geçtiği arazilere bakarken bu sonsuz topraklarda Hünkarla saatlerce at bindiklerini anımsadı. Bu yüzden Hünkar gerçekten Küheylan ile yanından geçerken zihninin küçük bir oyunu olduğunu düşündü. Onun hayal olmadığını anladığında ise çok geçti..
--
Kenan Fekeli ile son bir karşılaşma yapmak için tüm hırsını kuşanarak fabrikaya gitmişti. Fabrikada gördüğü herkese Fekeliyi sordu ama kimseden nerede olduğunu bilmiyordu. En sonunda Çetin'e rastladı.
K: Fekeliyi arıyorum ben nerede?
Ç: Niye arıyorsunuz siz Fekeli ağamı?
Şüphe ile bakıyordu Kenan'ın yüzüne.
K: Merak etme zarar vermeyeceğim sadece konuşmak istiyorum nerede?
Ç: Arazilere gitti gelmez bugün fabrikaya.
Kenan sahte bir gülümseme ile Çetin'e teşekkür edip arabasına bindi.
--
Hünkar'ın düşüşü ile arabadan fırlayan Ali Rahmet panikle Hünkar'a yaklaştı.
F: Hünkar.. Hünkar iyi misin?
Hünkar hafif doğrularak: Iyiyim.
Fekeli korku dolu bakışlarla Hünkar'ı tarıyordu çok paniklemişti. Hünkar Ali Rahmet'i sakinleştirmeye çabalayarak.
H: Ali Rahmet bak bana, bana bak sakin ol iyiyim..
F: Hünkar özür dilerim çok özür dilerim. Hemen hastahaneye gidiyoruz.
Fekeli Hünkar'ın kollarından tutarak kaldırdı. Hünkar ayağa kalkınca kendini geri çekti.
H: Hastahaneye gitmemize gerek yok hem Küheylan'ı bırakamam burada.
F: Bağlarız bende aldırırım onu merak etme. Şimdi hastahaneye gidiyoruz.
H: Iyiyim ben ger..
Fekeli sert ve net bir tavırla: Hünkar ben seni burada bırakmam boşuna inat etme bin hadi.

Kenan Hünkar'ın Ali Rahmet'in arabasına bindiğini görünce peşini bırakmayan öfkesi tekrar gün yüzüne çıktı. Arabanın uzaklaştığını görünce Küheylan'ı bağladıkları yerden çözdü. Ikisinin de canı yansın istiyordu ve elinden gelen her şeyi yapacaktı. Hünkar'ı bir kere daha kaybetmeyecekti.
--
Fekeli Hünkar'ı kendi konağına götürmüştü. Araba durunca Hünkar çekingen bir tavırla: Neden buraya geldik? Madem hastahaneye götürmeyecektin evime götürseydin..
F: Ikimizin birlikte hastahaneye girmesi tuhaf olurdu sana zarar gelecek bir şey yapmak istemiyorum. Gültekin'i çağıracağım  o sana herkesten iyi bakar.
H: Istemiyorum hastahaneye de gitmedik evime gideceğim.
Hünkar arabadan inmeye çalışırken ayakta duramadı kapıya tutundu. Fekeli hemen yanına koştu koluna girip salona çıkardı. Doktoru aradıktan sonra Hünkar'ın yanına oturdu.
F: Çok ağrıyor mu?
H: Ağrımıyor. Bir şeyim yok diyorum boşuna telaş yapıyorsun.
F: Özür dilerim..
H: Ne için?
F: Sana zarar vermek istemedim.. Hiç istemedim ne o gün ne de bugün..
Hünkar sıcacık bakışlar ile Fekeliye bakıyordu. Fekeli bundan cesaret alarak Hünkar'ın ellerinden tuttu.
F: Senin canın bir kere yansa benim yüreğimde bin olur ateşi ruhumu yakar.. Kalbimde mühürlüsün sen nasıl kıyarım ben sana..
Fekeli ve Hünkar yirmi yıl sonda ilk defa duvarlarını indirip konuşuyorlardı. Elleri, gözleri, ruhları yine birdi.
Bu anları kapının çalınması ile bölündü. Fekeli kapıyı açmaya kalktı.
F: Gültekin gelmiştir. Sen iyiyim diyorsun ama birde o söylesin içim rahat etsin.
Hünkar Fekeliye gülümsedi.
Fekeli  kapıyı açınca karşısında jandarmayı gördü.
F: Hayırdır komutan?
J: Ali Rahmet Bey sizi almaya geldik..
Hünkar jandarmanın geldiğini duyunca endişe ile kalktı yerinden Fekeli'nin yanına geldiğinde duyduğu cümle tarihi tekerrür ettiriyordu sanki..
F: Ben vurmadım!

Zümrüd-ü AnkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin