Lütfen..

28 2 7
                                    

'' Lütfen bana bu güzel anın bir kez daha yaşanacağını söyle..''

Rüzgar ile beraber revirden çıktığımda tüm dersi kaynatmıştık. Asla ve asla derse girmek istemiyordum ve eve de gitmek istemiyordum. İyi değildim ama kötü de değildim. İlacın etkisi uzun sürecek gibiydi. 

Sonunda sınıf kapısına geldiğimizde durdum, o da durdu.

–Girmek istemiyorsun, değil mi?

Aklımı okumuştu, ve buna çok sevinmiştim.

–Kesinlikle.

Bir süre yüzüme baktı, sanki detayları incelermişçesine. Sonrasından iç çekti ve:

–Telefonun yanında mı?  gibisinden bir soru yöneltti.

–Evet de, neden?

Hafifçe güldü ve elimi tuttu. ( sıcak ellerini buz gibi soğuk ellerimde hissettiğimde bir ürperti geldi, nasıl hissettiğimi anlatamam.)

–Benimle gel.

Hızlının aksine, yavaş ve büyük adımlar atıyordu. Sanki beni yormamak için elinden geleni yapıyor, küçük elimi kırılgan bir kanatmışçasına hafif tutuyordu. Okulun kapısına kadar geldik, hava güzeldi. Anladığımda sorumu yönelttim.

–Kaçıyor muyuz?

Parlayan gözleriyle yanıtladı.

–Evet.

Sonrasını siz de biliyorsunuz zaten. Ben atlayamasam da arka bahçedeki demirliklerden dışarı çıktık ve yürümeye başladık. Tam olarak nereye gittiğimizi bilmiyordum, sadece onu izliyordum. Sanki yol göstericimmiş gibi beni yönlendiriyordu. Az önce kollarında ateşler içinde yattığım çocuk o değildi sanki. İlaç işe yaramıştı. 

Ne kadar yürüdük hatırlamıyorum ama baya bir yürüdük. Sonunda yorulduğumu anlayınca ''Biraz daha sabret, çok az kaldı'' dedi ve yürümeye devam ettik. Bir süre sonra kendimi küçük ama bir o kadar da şirin bir kafenin önünde buldum. Kapalı bir alan seçmesi beni mutlu etmişti. Biraz fazla uzun süre incelemiştim ki bana seslendi, içeri girdik. İçerisi de en az dışarısı kadar marjinal ve samimiydi. Gerçekten sevmiştim. Arkalarda koltuklu bir masaya geçtik. Anında gelen garsona sıcak bir şeyler söyledik ve öylece oturduk. Ben etrafı inceliyordum, oysa bana bakıyordu. Hissedebiliyordum ve sonunda kafamı çevirip ona baktım. Savaşmakta kararlıydı, tam gözümün içine bakıyordu. Gözlerinin derinliğinde kaybolmak istedim, o harika bir insandı. Çok tuhaf şeyler hissettiriyordu, daha önce kimsede hissetmediğim şeyler.

–Nasıl hissediyorsun??

–Daha iyi, ağrılarım çok az.

Gülümsedi.

–Sevindim.

Sormak istediğim çok soru vardı, ama hangisinden başlamam gerektiğini bilemiyordum.

–Seninle komşu olduğumuzu yeni öğrendiğime hala inanamıyorum. Yaklaşık ne zamandan beri komşuyuz acaba?

Sorduğum soruya hafifçe güldü ve yanıtladı.

–Okul başlamadan biraz önce taşındık. Okuldan eve farklı saatlerde gittiğimiz için fark etmemen normal.

Biraz düşündükten sonra tekrar sordum.

–Annelerimiz nasıl bu kadar hızlı kaynaştı peki??

Yine o bakış. İlk sorumu sorduğumda da böyle bakmıştı ve bu bakışın arkasına bir şeylerin yattığından emindim.

–Bilmem.

Pek çok şey bildiği belliydi, hissediliyordu ve ben de bunu öğrenmeden peşini bırakmayacaktım.

MESAJ (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin