Scenery, Kim Taehyung
•
Yüzümde dolaştığını hissettiğim parmaklar ve kulaklarımda çiseleyen yağmurun sesi, gözlerimi açmama sebep olmuştu. Yeni bir güne başlarken göreceğim ilk yüzün Taehyung'a ait olacağını ise tamamen unutmuştum. Dün gece evime geldiğinde daha sonra konuşmak istediğini söylemişti ve ben de onu anlatmaya zorlamanın yanlış olduğunu bildiğimden itiraz etmemiştim. Neler olduğunu, Jungkook ile konuşmasının nasıl ilerlediğini deli gibi merak etmiş olsam da o karşımda böylesine üzgün görünüyorken sesimi dahi çıkaramamıştım. Sadece sarılmıştım ona, iyi hissetmesi benim önceliğimdi çünkü.
Ve biz, birlikte uyumuştuk. Onun beni sermest eden kokusu odamı ve yatağımı işgal etmiş, teninin sıcaklığı ilmek ilmek içime işlenmişti. Göğüs kafesimde tarifi imkansız bir kıpırtı vardı, Taehyung'un kollarının arasında uyandığım ilk sefer değildi ancak bu kez hislerini biliyordum, hislerimi biliyordu ve artık ikimizinde bir çekincesi yoktu.
Uyku sersemliğinden dolayı göz kapaklarımı hala tam olarak açabilmiş değildim ancak yine de onun solgun dudaklarına yayılmış tebessümü net bir şekilde görebiliyordum. Dağılmış kıvırcık saçları ve tıpkı benim gibi yeni uyanmış olduğunu belli eden hafifçe şişmiş gözlerine rağmen hala nefes kesici görünüyordu. Kim Taehyung'un her ne olursa olsun bu kadar iyi görünmeye devam ediyor olması, dünyanın geri kalanı için büyük bir haksızlıktı zannımca. Tek bir kusuru barındırmayan esmer yüzü kesinlikle hayran olunasıydı.
"Bana niye öyle bakıyorsun?"
Boğuk çıkan sesi bir fısıltı eşliğinde döküldüğünde dudaklarından, birkaç kez gözlerimi kırpıştırmak zorunda kaldım kendime gelebilmek için. Uyandığım ilk andan beri Taehyung'un ne denli güzel olduğunu düşünmeye öyle çok dalmıştım ki, bunu hayranlıkla ona bakan yüzüme de yansıtmış olmalıydım.
"Hiç," dedim tıpkı onun gibi fısıldarken. İçinde bulunduğumuz sessizlik öylesine huzur doluydu ki, sesimi yükseltirsem eğer bütün büyü bozulacakmış gibi hissetmekten alıkoyamıyordum kendimi. "Ne zamandır uyanıksın?"
"Bilmiyorum," bedenini usulca yana kaydırarak aramızdaki neredeyse olmayan mesafeyi en aza indirdi. "Seni izlemeye öylesine dalmışım ki, zamanın nasıl geçtiğini anlamadım bile."
Bu kez gülümseyen taraf ben olduğumda, başımı göğsüne yasladım ve vücuduma anında yayılan tatlı hisle gözlerimi yumdum. Onunda kolları kendine adeta yuva edinmiş belime dolanırken bir süre ikimizde sessiz kaldık. Pencereme vuran yağmur damlalarının tık-tık sesleri ve düzenli alıp verdiğimiz soluklarımız küçük odamı dolduran tek gürültüydü.
Taehyung'un dudaklarının saçlarıma kondurduğu öpücükleri hissettiğimde ise, zamanın tam da o an durmasını istememe sebep oldu. Gitmemiz gereken bir okul, hazırlanmamız gereken bir üniversite sınavı ve yüzleşmemiz gereken o insanların hepsini ardımızda bırakmak istedim. Hep bu an da yaşamak, karnımda kelebeklerin uçuşmasına sebebiyet verecek kadar güzel bir düşünceydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
strawberries and cigarettes
Fanfictionlalisa manoban, şimdi seni bütün okulun önünde öpeceğim ve sen, bu haftaki okul gazetesinde kendi haberini yapmak zorunda kalacaksın.