...
Yere düşen birkaç cam parçası ayağıma sağlanmıştı ama acı yoktu. Kalbimde ise bir acı vardı. O ne yüzle buraya gelmişti? Burada olduğumu nereden öğrenmişti? Giderken tereddüt bile etmemişken zor zamanında yanında olmak istiyorum palavrasını mı kullanacaktı. Belkide pişmandır. Hayır hayır o pişman olsa bile umurumda değil. Chris 'e bağırdım.:
-KAPAT O KAPIYI HEMEN!
Chris ne yapacağını bilememiş o panikle kapıyı yüzüne çarpmıştı. Baba diyip sarılmak istemiştim aslında, özlemiştim de ama bunu yapamazdım. Onu affetmek anneme ihanet etmekti. Koşarak yukarı çıktım. Koltuğa kendimi bırakıp göz yaşlarımın bedenimi terk etmesine izin verdim. Israrla çalan kapı açılmamış olsa gerek bir süre sonra ses kesilmişti. Odaya giren Chris ayağımdan akan kanları gördüğünde o mükemmel bal rengi gözlerini kocaman açtı:
-Se-sen iyi misin?
Endişeden sesi titriyordu. Gözleri dolu dolu oldu. Cılız bir 'iyiyim' yolladım dudaklarımın arasından. Beynimin içinde ise kapı zili çalmaya devam ediyordu. Bunlar benim için çok fazlaydı. Annemi özlüyorken bir anda beni terk eden babamı görmek çok zordu. Chris aceleyle içeriden pansuman için bir şeyler getirdi. Ufak bir cımbızla çıkarttı ayağıma saplanan kırık cam parçalarını. Keşke kalbimdeki hançeri çıkartmak da bu kadar kolay olsaydı. Islak pamuğu yarama deydirdiğinde canım acıdığı için irkilmiştim. O ise vicdan azabı içindeydi yüzüme acı acı bakmıştı. Eğilip öpmek istedim. Ama yapmalı mıydım? Annem hep"Geç olmadan istediğin şeyleri yapmalısın. '' derdi. Bu sefer beklemeyeceksin dedim içimden. Ani bir şekilde eğilip öptüm onu. Ayağıma pansuman yapmasını beklemeden kalktım ve mutfağa indim. Bir yandan da ağlıyordum. Ya bunun yüzünden onu kaybedersem ne yapacaktım. Düşünmek için geç kalmıştım. Mutfak masasında duran fotoğrafımızı aldım elime sıkıca göğsüme bastırdım. 'Seni seviyorum.' dedim sadece kendi duyabileceği bir ses tonuyla. Merdivenlerden gelen ayak sesleri gerilmemi sağlamıştı. Bir anda kapıda beliren Ege bana bakmış ve:
-Ayağın kanıyor! İyi misin? Demişti.
Ben ise gelenin Chris olmamasıyla normale dönmüş ve başımı sallayarak bir sorun olmadığını belli etmiştim. Ege gerilediği zaman parlak sarı saçlarını karıştırırdı. Elleri saçında yanıma geldi ve göz yaşımı sildi:
-Lütfen ağlama. Geçecek. Gel ayağına bakalım sonra da biraz uyu, dedi.
Söylediğine uydum ve onunla gittim ayağıma bir bandaj sardı ve odama kadar geldi. Chris hala odanın zemininde oturuyordu. Sanki hiçbir şey olmamış gibi geçip yatağa uzandım. Gözlerimi kapatıp onun sessizliğini dinledim. Bir süre sonra uyuduğumu düşünecek ki yanıma oturup saçımı okşadı bir yandan da bir şeyler mırıldanıyordu ~Dinle dinle baktın olmuyor bu şarkıyı söyle. Bir gülümseme kondursun yüzüne. Sen hiç üzülme... ~ Yavaşça gözlerimi aralayıp sürdürdüm. ~Asla ziyan olmasın, ziyan olmazsın sen. ~ Yüzüme bakıp gülümsedi. Olmamış 6yapmaya devam edecekti. Onu tanıyorum, bir olay hakkında kararsız ise karar vermekten kaçınır olmamış gibi yapmayı tercih ederdi. Bense bunu umursamamasına sevinmiştim. Bir süre konuşmadan öylece izledi beni. Sonrasını hatırlamıyorum sanırım uyuya kalmışım. Sabah uyandığımda aşağıdan kokular geliyordu. Bu gün diğer günlere göre daha iyiydim. Acıya alışıyordu kalbim. Olaydan sonra ilk kez gülümseyen bir ifadeyle aşağıya inmiştim. Ege kahvaltı hazırlamıştı. Güldüğümü fark edince neşesi yerine geldi :
-Ooo uyanmışız bakıyorum. Hadi otur bende Chris'i çağırayım.
Bende gülümseyip 'Tamam' dedim. Oturdum ve gelmelerini bekledim. Bu sırada gözümü duvara dikmiştim. Geldiklerini fark etmemiştim bu yüzden. Bir anda tam karşıma Chris oturunca bir anda şaşırmıştım. Ege ile dalıp gitmemle dalga geçip eğlenmişlerdi. Bense sadece gülümsemiştim. Bir anda düşünmeden konuşmaya başladım. Kelimeler dudaklarımdan kendiliğinden dükülüyordu :
-Bu günden itibaren katili arayacağım. Onu bulup bana yaşattıklarının cezasını vereceğim. Canımı yakanın canı yanacak. Beni annemden ayıran her kimse onu bulup bunu ona ödeteceğim!
Bir anda bunları söylemem onları şaşırtmıştı. İkisi de öylece bana bakakalmıştı. Neler yapabileceğimizi konuştuk ve bir gelişme olup olmadığını öğrenmek için karakola gitmeye karar verdik. Hızlıca kahvaltı ettikten sonra hazırlanmak için odaya çıktım. Yalnızca buraya geldiğimde kalan birkaç parça eşyam vardı. Aynanın karşısına geçip kendime baktım ve 'Sen çok güçlüsün Arya' dedim. Üstüme siyah pantolon ve sıradan bir kazak geçirdim. Saçlarımı tepeden özensizce toplayıp odadan çıktım. Aşağıda beni bekleyen Ege ve Chris ayak seslerimi duyar duymaz bana bakmışlardı. Kararlı bir tavırla hızlıca evden çıktım. Zaten taksi çağırmışlardı. Karakolun önüne geldiğimizde biraz korkuyordum ama belli etmemeye çalışıyordum. İçeri girmeden önce duraksadım. 1 saniyeliğine düşündüm eğer öğrenirsem ne yapacaktım. Daha önce düşünmediğimi fark ettim. Oluruna bırakmaya karar verip içeri girdim. Danışma bölümüne gittik Ege sorulması gerekenleri sormuştu ve önümüze geçip bizi yönlendiriyordu. Sonunda bir memurun odasını. Önünde durdu:
-İşte bu memur ile görüşeceğiz, dedi.
Ben öne atılıp kapıyı çaldım.
-Merhaba memur bey. Ben Rüya Göksü'nun kızıyım.
İsmini söylerken boğazımda bir düğüm oluşmuştu. Gözlerimin dolmasını engellemek için yukarı baktım. Memur bilgisayardan dosyayı aramaya başladı. Dosyayı çabucak bulmuş olacak ki bilgi vermek için dudaklarını araladı:
-Güzel kızım annenin otopsi sonuçları elimize yeni ulaşmış. Bilgi almak istediğine emin misin?
Başımı sallayarak onayladım. Hazır değildim ama yine de duyacaktım. Cevabımı kabullenen memur devam etti:
-Annen birkaç yerinden kasten bıçaklanarak öldürülmüş kızım.
Sötlediği her bir kelime canımı acıtıyordu. Göz yaşlarımı daha fazla tutamayıp gitmelerine izin vermiştim. Daha fazla orada kalmaya dayanamayıp hızlıca kapıya yöneldim. Memur seslendi:
-Ayrıca bilmen gereken bir şey var.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Değişim Öğrencisi
Детектив / ТриллерO günün diğerlerinden bir farkı yoktu ta ki o kapıyı açana kadar...