suskun

12 1 2
                                    

Soğuk tenine işlemişti.Bankın kıyısına tutunan ellerini hissetmiyordu.Gözlerinin ağır bir duruşu vardı.Neler yaşadığını bilmek bile istemeyecek kadar bitik geliyordu yaşananlar.Her gün ayrı bir zorluktu.Insanlar arasında insan kalmaya çalışmanın ağırlığı kalbini gün geçtikçe zehirliyordu.Düşünceler bir hortum misali alıp götürdü gerçeklikten geriye boşluk bırakarak.Daha fazla düşünmemeliydi yoksa geriye kalacak bir benliği olmayacaktı.En iyisi düşünmemek.Gözlerini hafifçe kırpıştırarak düşünceler âleminden sıyrıldı.Kafasını yasladığı ellerini banktan çekip güçte olsa kendine gelerek ayağa kalktı.Evden çıkmadan önce montunu giymediği için kendine kızdı havaların ısınmaya başlaması onu yanıltmıştı.Sessizce yürümeye başladı.Geri dönüş yolunda ilerlerken bu alışkanlığının ne zamandan beri olduğunu düşünüyordu.Yalnızlıkta kendini aramak ona kendiyle barışma imkanı veriyordu.Bu düşünce ona histerik bir kahkaha attırdı.Düşünmemek onun için mümkün değildi.Keşke diye mırıldandı. "Keşke mutsuz bir düşünür olmaktansa mutlu bir cahil olarak kalsaydım" bunu der demez kahkasına bir yenisini daha ekledi.Mutlu olmak ona artık yabancı bir insanla el ele tutuşup gezmek kadar saçma ve uzaktı.Hayatın verdikleri aldıklarının yerini tutamıyordu.Bunu çok acı bir şekilde deneyimlemişti.Gözünde hafif bir ıslaklık hissettiğinde irkilip istemsizce elini yüzüne götürdü.Eline gelen yaşın bıraktığı neme gözlerini dikti.Ağladığını idrak edince elinin tersiyle yüzünü sildi.Adımlarını hızlandırdı.Ileride evini görünceye kadar durmadı.Gözleri tanıdık binayı görür görmez içini tanıdık buruk bir acı kapladı.Hava bunun farkına varmışçasına daha da kapandı bulutlar adeta kara gün dostu olduklarını belli edercesine çarpıştı.Istemsizce kafasını gökyüzüne çevirince yağmurun yağmak üzere olduğunu fark etti.Yağmuru çok severdi o yüzden sadık dostuna ufak bir gülümseme bahşetti. Ellerini havaya kaldırdı gözleri kapandı ve yüzünde huzurlu bir gülümseme oluştu.Yağmur benim cennetim bulutlar mezarım olsun, dedi.O anda elinde duran parlak gümüşi metal fark edilebildi ama artık çok geçti.Silah adeta susuzluktan kurumak üzere bir çiçeğe can veren su gibi mermiye can verdi ve teniyle buluştu.Artık tek değildi.Bu dünya onu yenemeden bu sistem onu çökertmeden bu gezegenden bir suskun gitti.Susmak onunla anlamını yeniden keşfetti.Bütün dünyaya yeni bir lisan öğretmişti:Suskunluğu...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 31, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SuskunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin