" Bir yıldız kaydı.
Gözlerimi kapatıp gökyüzü kadar sonsuz mutluluğum olmasını diledim."
"Mehir, burada kalmak istediğine emin misin? Bak abimle de barışmışsınız, gel bizde kal işte." Bergüzar'ın saatlerdir bitmek bilmeyen ısrarlarına rağmen hala akli dengemi korumayı başarabilmiştim.
"Bergüzar, bak ben burada cidden iyiyim. Rahatsızlık vermek istemiyorum. Sonsuza kadar sizde kalacak değilim. Ayrıca burada da çok kalmamaya çalışacağım. Bir ev bulmam gerekiyor. Tabi bunu nasıl yapacağım bilmiyorum..." Umutsuzca Bergüzar'a baktım. O ise hala ışıl ışıl ela gözleri ile bana bakıyordu. Aslında oldukça etkileyici bir yüzü vardı. Ela gözleri belli eden siyah saçları ve açık renk teninin uyumu... Belline kadar uzanan o hafif dalgalı saçlarıyla mükemmel kelimesinin tanımı gibiydi...
"Aslında bir tane boş ev olması lazım." Gözlerimi umutla açarak ona baktım.
"Nerede?"
"4. sokakta olması lazım." Gözlerini kaçırmasıyla bir şeyler olduğu belliydi. Sahi, ev neden boştu?
"O ev... Neden boş?" Gözlerini biraz dükkanın parkelerinde gezdirdikten sonra tekrar benimle buluştu gözleri.
"O evde... Biri yaşıyordu. Ama yaklaşık 4 ay önce sahibi vefat etti. Nadan Teyze..." Nadan mı? İsminde bile tuhaflık vardı.
"Aslında kasabadaki pek kimse onu sevmezdi. İsminden de anlayacağın gibi biriydi işte. Yani o vefat ettikten sonra da pek kimse kale almadı. Hiç olmamış gibi davrandı. Evine de kimse girmedi sanırım bu zamana kadar."
"Sen peki?" Bana tuhaf bir şekilde baktı.
"Ben?" Tek kaşını havaya kaldırdı.
"Sen, Nadan Teyzeyi seviyor muydun?" Başını olumsuz anlamda salladı.
"Bu kasabadaki herkes herkesi sever. Ama o kimseyi sevmezdi, kimse de onu sevmezdi. Sürekli bir aksilik yapardı. Bile isteğe insanları üzerdi. Ve bundan mutluluk duyardı. O yüzden, mutlu olan birisi olarak ben de kendisinden pek haz etmezdim."
"Peki benim bu kadının evinde kalmam ne kadar doğru olur?" Ellerini iki yana açıp dudağını büzdü.
"Bilmiyorum, ama başka çaremiz yok. Evin de yok sonuçta. Orayı temizler, düzenlersek bence sorun olmaz. Kasaba halkı da bir şey demez." Başımla onu onayladım. Dediği gibi başka şansım yoktu. Nadan Teyze'nin evinde kalmak ne kadar mantıklı hiçbir fikrim yok doğrusu!
Kapı tıngırtısıyla Bergüzar'la ikimiz de ayağa kalkıp kim olduğuna baktık. Tarık abi gelmişti. Geri oturup birbirimize baktık.
"Selam kızlar. N'aptınız?" Bergüzar'a baktım. Benim yerime de cevap veriyordu.
"İyiyiz Tarık abi." Tarık abi elindeki boş çantayı tezgaha koyup kısa bir göz gezdirdi. Benim postalara bakıyordu belli ki. Hiçbirinin olmadığını görünce şaşkınlıkla bana baktı.
"Evet, hepsini dağıttım." Gururlu bir ifade ile baktım Tarik abinin yüzüne. Bana oldukça etkilenmiş bir şekilde baktı.
"Bilerek fazla posta koymuştum. Hepsini nasıl yetiştirdin? Erken kalkıp mı başladın" başımı olumsuzca salladım.
"Hayır. Öğlene yakın çıktım. Seri bir şekilde hallettim o kadar." Bana oldukça etkilenmiş şekilde baktı.Taburelerden birini yanımıza çekip oturdu.
"Ee, ne konuşuyordunuz bakayım?" Bergüzar'la birbirimize baktık. Biraz tedirgindim açıkçası. Nadan Teyzenin evinde kalmam Şeb ve Kamer Kasabası halkının hoş karşılayacağı bir durum gibi durmuyordu. Bergüzar küçük öksürüklerle boğazını temizledi. Anlaşılan o da durumun garipliğinin farkındaydı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Parçası
Fiksi Remajababasının intikamının sonucunu ağır bir şekilde ödeyen Mehir, işlemediği bir cinayetten hapse atılmış masumiyetinin ortaya çıkacağı günü bekliyordu... Ama sadece beklemek zorundaydı çünkü böyle bir şey olmayacaktı... "Ben, 1 kişinin öldüğü cin...